Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI YAKLAŞIRKEN

Yakın dönemde Türkiye’nin küresel konumunu keskin gözlemleri ile analiz ederek, milli bir jeostrateji çizilmesi için etkili öneriler yapan ender aydınlarımızdan olan Amiral Soner Polat, daha 2016 yılında, ABD’nin kışkırtıcısı olacağı bir dünya savaşı ihtimalini gündeme getirmişti.

Amiral Polat, ABD’nin üretim ve rekabet yeteneğini kaybedişi ve trilyonlarca Dolar borcunun neden olduğu “sağlıksız ve dengesiz durumu”nu bir dünya savaşı ile sürdürülebileceği konusunda fikirlerin olduğuna dikkati çekerek, “ilk kurşun atıldığı anda dolar ve karşılığı olan hisse senetleri, bonolar, banka cüzdanları sadece sobada odunu tutuşturacak kâğıt olarak işe yarar” diye yazmıştı.

Polat’a göre, ABD, “önceki dünya savaşlarında olduğu gibi savaşı finanse edecek kaynakları bulamaz” ve içeriden yıkılırdı.

Amiral Soner Polat’ın bu makaleyi yazmasına ve bir dünya savaşının çıkma olasılığını değerlendirmesine neden olan ise, o dönem gündemde olan başkanlık yarışında küreselcilerin adayı olan Hillary Clinton’un bir açıklamasıydı.

Şu ifadeler, 31 Ağustos 2016 günü “Amerikan Eski Muharipler Derneği Ulusal Kongresi’nde (The American Legion’s National Convention) konuşma yapan Hillary Clinton’a ait:

“Dünyayı askeri yöntemlerle denetim altına almak ABD’nin hakkı ve sorumluluğudur. Askeri gücümü kullanarak ABD’yi dünyanın patronu yapacak, Uzak Doğu ve Avrupa’yı kontrol edeceğim. Gerektiğinde, dünya kamuoyunu hiç dikkate almadan tek taraflı askeri girişimlerde bulunacağım. Çin ve Rusya ABD için potansiyel tehdittir. Nükleer bir çatışma riski bulunsa bile bu ülkelere karşı adım atmaktan asla geri durmayacağım!”

“Amerikalılar diğer uluslarla kıyaslanamayacak emsalsiz niteliklere sahiptir. Bu çerçevede askeri hazırlık durumunu en üst düzeye çıkaracağım... ABD dünyaya daha çok müdahale edecek! Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’den kaynaklanan tehditlere karşılık vereceğim.”

Biden’ın yaptıklarına bakınca, Clinton’ın açıkladığı politikaların hayata geçirildiğini görüyoruz.

Ukrayna savaşının, özünde Rusya’yı teslim alma savaşı olduğunu artık tüm Batı yanlısı medya dahi kabul ediyor.

ABD, AVRUPA’YI SAVAŞA SOKMAK İSTİYOR

Ukrayna'da, eğer önleyici bir güç devreye girmezse, savaşın seyri farklı bir yol alacak. Büyük ihtimalle, benim daha savaşın en başından itibaren söylediğim, ABD'nin savaşı Avrupa'ya yayma amaçlı kışkırtmaları yoğunlaşacak.

Polonya ve Baltık ülkeleri üzerinden Rusya'ya karşı yeni tertiplerin gündeme gelmesi mümkün.

Kuzey Akım boru hattına ve Kırım'da Kerç Boğazı köprüsüne yapılan sabotajlar, esasen savaşın Avrupa'ya yayılmasını hazırlayan kışkırtmalardır.

Rusya'nın bu planı anladığı, verdiği tepkilerden ve karşı hamlelerinden anlaşılıyor.

Ama, asıl soru Avrupa ülkeleri tarafından cevaplanmayı bekliyor.

Avrupa, eli kolu bağlı ve ABD'nin belirlediği kaderine razı mı olacak, yoksa Ukrayna savaşının Avrupa'ya sıçramasını önleyecek ortak irade ile alınacak tedbirleri mi gündeme taşıyacak?

Göreceğiz.

Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya'nın NATO üyeleri olmaları, savaşı Avrupa'ya taşıyacak kıvılcımın bu bölgeden çakılacağı ihtimalini güçlendiriyor.

Öte yandan, Lübnan'ı terör ve ekonomik şantajla teslim alan ABD/İsrail'in Doğu Akdeniz'de yağmacı haydutluğunda ısrarcı olması halinde, Akdeniz'in batısından doğusuna kadar boydan boya ateşe verilmesi tehlikesi var. Akdeniz'in güneyindeki ülkelerin her birinin, özellikle de kabile çatışmaları yoluyla Libya'ya dönüştürülmesi planı Kuzey Afrika için ciddiya alınması gereken bir olasılık.

Sadece güney ülkeleri değil, İtalya'nın belirleyici olacağı Akdeniz'deki gerginliğin niteliğini ve nesiller boyu kapatamayacağı borç içerisinde halkı kıvranırken, savaş sarhoşu yöneticilerin elinde felakete kapı aralayan bir maceraya sürüklenen Yunanistan üzerinden yürütülen kışkırtmaları da dikkate alırsak, Akdeniz'de parlayacak bir savaşın, güney ülkelerini aşıp, kolaylıkla kuzey yakasındaki ülkeleri de içerisine çekebileceğini hesap edebiliriz.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI ÇIKACAK MI?

Pek çok düzlemde tartışılan soru şu:

Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak mı?

Bu soruya verilecek cevap bellidir: Elbette, çıkacak! 

Çünkü, kendi ülke sınırları dışında ekonomik ve siyasi çıkarlarını koruma anlayışı, "a priori", bir dünya savaşına yol açacak çelişmeyi içinde barındırır. 

Bu “olasılık” bugün tanık olduğumuz, dünyanın diğer milletlerini egemenliği altına alma dayatmasını "iktisadi çıkarlarının sürdürülmesi" olarak tanımlayan küresel mali sermayenin siyasi ve askeri hamlelerinin sonuçlarıdır.

3. dünya savaşı çıkacak. Ancak, bunun yer ve zamanını kimse belirleyemez. 

Fakat şunu söylemeliyiz: ilk iki savaşın aksine, üçüncü dünya savaşının pazara yeni giren ve statükoyu değiştirmek isteyen emperyal güç tarafından değil, kontrol ettiği pazarları elinden çıkarmak istemeyen güç tarafından kışkırtılacağını belirtmek gerekir. 

Bu gücün ABD olduğunu biliyoruz. 

Globalizm şiarı altında, Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile oluşan boşluğu tek başına doldurmaya kalkışan ABD zaman içerisinde, kendisine karşı gelişen tepkilerin bir karşı cephede birleşmesini önleyemedi. 

Egemenliğini garanti altına almak amacıyla başlattığı tüm girişimler teker teker yenilgiye uğradı. 

Bu durumda, ABD'nin küresel egemenlik iddiasının toptan çöküşü hiç de imkânsız değil.

ABD'nin Türkiye ile Yunanistan'ı, Ermenistan ile Azerbaycan'ı, Afganistan ile Pakistan'ı, Hindistan ile Çin'i, Kuzey Afrika kabilelerini, Avrupa ile Rusya'yı savaştırma planları, üçüncü dünya savaşının ABD'nin savaşı kurgularken kazanan ülke olarak ayakta kalma kurnazlığının sınırlarını da gösteriyor.

Dünya birbiri ile savaşırken ABD'nin bundan kazançlı çıkacak ülke olarak kalması bir emperyalist hayal olarak masada alıcı bulabilir. Ancak, Amiral Polat'ın da vurguladığı gibi, her durumda savaşın kaybedeni olmaya mahkum olan ABD'dir.

Önceki ve Sonraki Yazılar