Ali Rıza Özkan

Ali Rıza Özkan

YALAN SÖYLEMEYE MECBUR MUYUZ?

Yalan söylemek o kadar yaygınlaştı ki, pek çok Batı üniversitelerinde bu konuda araştırmalar yapıldı. University of South Carolina’ın yaptığı araştırmaya göre “sorun yaşamamak” için yalan söyleyenlerin oranı % 41. Sevgi toplamak için yalana başvuranların oranı ise % 8,5. Buna karşılık, sadece yalan söylemek için yalan söyleyenlerin oranı % 6!

TNS Emnid tarafından yapılan başka bir araştırmada da, kadınların % 51’i, erkeklerin ise % 59’u “birisine yardımcı olacaksa” yalan söylemeyi meşru tanımlamış. Yine aynı araştırmaya göre, “kompliman yapmak” amaçlı yalan söylemeye kadınlar % 28, erkekler de % 44 onay vermiş. Yine erkeklerin % 41’i ve kadınların ise sadece % 28’i “ilişkiyi kurtarmak” adına yalan söylemeye evet, demişler.

Harvard Business School tarafından yapılan bir araştırma ise, “yaratıcı özellikleri gelişkin” insanların diğerlerine göre daha çok yalan söylediğini ortaya çıkarmış. Yalan söylemek burada, daha çok “inanılabilecek bir hikâye uydurmak” olarak anlaşılmış.

Aynı araştırmanın ortaya çıkardığı bir gerçek de, insanların birbirlerinin gözlerinin içine bakışlarının yalan söylemeyi zorlaştırdığı. Araştırmaya göre, en kolay yalan söyleme yolu telefon. Araştırmanın ortaya çıkardığı bir diğer ilginç bulgu ise, elektronik posta yoluyla insanların elle yazılan mektuplara oranla daha kolay yalan söyleyebildiği (yazabildiği) olmuş.

OnePoll Araştırma Şirketi’nin yaptığı bir çalışmada ise, “başkalarının duyguları yaralanmadıkça” yalan söylemeye onay verenlerin oranının % 75 olduğu görülüyor.

Yine aynı şirket çalışmasında erkeklerin yılda 1092, kadınların ise 728 kez yalan söylediği ortaya çıkmış! Buna karşılık yalan söyledikten sonra bunu vicdanî sorun yapanların oranı kadınlarda % 82, erkeklerde ise % 70.

Bonn ve Maastrich üniversitelerinin ayrı ayrı araştırmalarında ise, testosteron seviyesi yüksekliği ile kişilerin dürüstlüğü arasında doğrusal bir ilişki kuruluyor.

Mahatma Gandhi’nin “Yalan ve şiddetten iyilik çıkmaz” cümlesini ciddiye alırsak, o halde, yalancıların hiç de iyi niyetli kişiler olmadığını düşünebiliriz. Nitekim Viyanalı senarist ve gazeteci Alfred Polgar “İnsanlar yeni duydukları gerçeğe değil, yüz kere tekrarlanan yalana inanırlar” derken, eminim, Nazilerle yaşadığı acı tecrübeleri göz önüne alıyordu.

Dünyaya, ülkelere, şehirlere egemen olmak isteyenlerin sıklıkla yalan söylediklerini biliyoruz. Alman filozof Carl Friedrich von Weizsäcker’e göre, “siyaset ile belirli bir yalan söyleme biçimi sıkı sıkıya bağlı: parti için faydalı olanın yasal olduğunu iddia etmek”! Tam da burada, yalanın çıkarların tahkim edilmesinde bir araç olduğunu anlıyoruz.

Bu aşamada, “çıkar” tanımını sadece siyaset dünyası ile sınırlı tutamayız. Kapitalizmin hüküm sürdüğü bir alanda, her türlü çıkar elde etme çabasının “doğal yöntemi” yalan söylemek oluyor.

Yeri geldi, vurgulayayım: yazıya başlarken sözünü ettiğim, yalanın doğal karşılanması durumu da, insanların kapitalizmin bu özelliğini kabul etmesi, hatta onaylaması nedeniyledir.

Halbuki yalana izin vermek, onaylamak demek, kapitalist egemenlik savaşlarının vahşetini de onaylamak demektir.

Yalanı kendi hayatınızda sıradanlaştırdığınızda, size petrole bulanmış kuş yavrusu gösterip Irak’ta milyonlarca insanı katledeceklerdir.

Siz, herkes yalan söyler diyerek, yalana meşruiyet alanı sağladığınız ve hatta içselleştirdiğiniz anda, aslında petrol savaşlarını, uzay rekabetini, uyuşturucu baronlarının hâkimiyet mücadelelerini, kontrgerillanın cinayetlerini de onaylamış olursunuz!

Her ne kadar, Otto von Bismarck “Yalanlarla savaşlar başlatılabilir ama gerçekler de koca orduları durdurabilir” dese de, hepimiz biliyoruz ki, bu ancak büyük kitlelerin yalanlara karşı kararlı duruş sergilemesi ile mümkün olabilir.

Çünkü Mark Twain’in çok doğru olarak vurguladığı gibi “gerçek ayakkabılarını giyinceye kadar yalan dünyayı üç kere dolaşır”. Yalanlarla toplumları yönlendirmeyi davranış modeli haline getirmiş kapitalist-emperyalistler için, ikinci aşamada yalanı kanıksatmak kazanmaları gereken zafer için hayati derecede önemlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar