Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

YANGINLARI ÇIKARANLARA DA ÖNLEM ALMAYANLARA DA LANET OLSUN!

Ülke yanıyor. Aynı gün pekçok yerde yangın çıkıyor. Bilinçli olarak çıkaranlar da var bilinçsizlik, vurdumduymazlık nedeniyle çıkaranlar da.

Bir akşamüzeri Milas'tan Ören'e giderken önümüzden gelen bir araç dikkatimizi çekti. İçindekilerden bazıları kollarını, bazılarını AYAKLARINI pencereden çıkarmıştı. Sanırım sarhoştular. Ve bize yaklaştıkları sırada biri sigara izmaritini dışarı attı. Yolun iki tarafı da orman. Jandarmaya telefon ettik. Beş on dakika sonra jandarma arabası önümüzden geçti. Umarım bu sorumsuz kişileri yakalamışlardır.

Dağlarda gezerken, ya da karayollarının kıyılarında, hiç ummadığınız yerlerde içki şişeleri, kırık cam parçalarını görüyorsunuz. Yaz günü kuruyan otları kolayca tutuşturan bu tür atıklar temizlenmeli, ormanlar, ağaçlıklı alanlar ormancılar tarafından daha sıkı denetlenmelidir.

Bir de mangalcı halkımız var. Deniz kıyılarında, orman içlerinde, yol kıyılarında her yerde görebiliyorsunuz... Bu vatandaşlar mangallarını iyice söndürüp küllerini tehlike yaratmayacak bir yere döküyorlar mı? Ne yazık ki sahillerde, ormanlarda gördüğümüz çöp tepecikleri vatandaşın çevre ve doğa bilincinin ne halde olduğunun en önemli kanıtı.

Umursamazlık, vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Köylerde anız yakma sırasında çıkan yangınlar, samanlıklarda, odun yığınlarında çıkan yangınlar?..

Muğla - Milas'a bağlı Bafa köyünde son yıllarda sık sık yangın çıkar oldu. Hatta bu yangınlarda can kaybı da yaşandı. Neden çıkıyor bu yangınlar? İnsanlar birbirinden kuşkulanıyor. Ne jandarma engelleyebiliyor ne polis. Eskiden Bafa belediye iken itfaiye birimi vardı. Şimdi Milas ilçesinin bir mahallesi oldu. Bafa Belediyesi'ne ait ne var ne yoksa el konmuş. İtfaiye olmayınca hemen müdahale olmuyor. İnsanlar isyan ediyor ve bir sorumlu arıyor. Köyün sorumlu kişisi Muhtar ise elinden bir şey gelmediği için duruma isyan ediyor. Durum bütün köylerde aynı. Milas'ın, Muğla'nın ormanlık köylerinin hangisinde itfaiye var?

Bilinçli olarak çıkarılan ve hiçbir önlem alınamayan yangınlar ise sürekli kanayan bir yara. Bodrum yakınlarında Güvercinlik'te planlı bir şekilde yakılıp büyük ve lüks oteller yapılan yerler bunun en çarpıcı kanıtlarından biri.

Fön etkisi diye bir olgu varmış. Bir gazete haberinde okudum. Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır açıklamış: "Fizikte temel kuraldır. Isınan hava yükselir. Hava kütlesi bir dağ engeli ile karşılaştığı zaman yukarı doğru tırmanır. Bu esnada içinde bulunan nemi genelde yağış olarak dağın yamaçlarına bırakır. Föhn (Fön) rüzgarları, ise bu hava kütlesinin dağın diğer yamacına geçtiği anda oluşur. Nemini bırakan hava kütlesi sıcaklığı her yüz metrede yaklaşık olarak bir derece artarak inişe geçer. Bu nedenle Fön rüzgarları hem sıcak hem de kurak bir yapıya sahiptir. Fön rüzgarları yurdumuzda ise Karadeniz ve Akdeniz kıyıları boyunca kıyıya paralel uzanan sıradağlarda görülür.Fön rüzgarlarından bağımsız olarak normal koşullarda bile orman yangınları için rüzgar her zaman olumsuz bir parametredir. Hem yangının yayılmasını hızlandırır hem de topografya ya bağlı ani yön değişikliği nedeniyle yangınla mücadeleyi zorlaştırır".

Bu nedenle Kuzey ülkelerinde yaz mevsiminde, havalar serin ve yağmurlu olmasına karşın, yangın tehlikesi hep hatırlatılır ve en sıkı önlemler alınır.

Türkiye'de ise durum içler acısı. Önlem alınıp alınmadığı bile belli değil. Dağlarda tek tük gözetleme kuleleri var. BOŞ. Yetkili kimse yok. İtfaiye yok. Uçak yok. Sosyal medyada "reisin on üç özel uçağı var, Yunanistan'ın otuz üç yangın uçağı var, tüm Türkiye'nin ise sadece üç yangın uçağı var" şeklinde paylaşımlar görüyorum. Sayılarını bilmem ama yangın uçaklarının yetersiz olduğu besbelli. Türk Hava Kurumu'nun pekçok şubesinin kapatıldığı bildiriliyor. Oysa Türk Hava Kurumu (THK), Türkiye'de havacılık sanayisini kurmak; askerî, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak için 16 Şubat 1925'te Mustafa Kemal Paşa'nın emri ile kurulmuştur. Kurum uçak fabrikası da açmış ürettiği uçaklardan dışarıya bile satmıştır. Ne yazık ki, 1950'lerde Amerikan Marşal yardımı ile noktayı koymuşuz. Çalışıyor olsaydı kimbilir kaç yangın uçağı üretirdi.

Son birkaç günde Akdeniz ve Ege bölgelerinde yirmiden fazla yangın çıktı. Orman değil, doğa, dünya, canlılar, insanlar yanıyor... Bu yangınları çıkaranlar; herkesin aklına ilk gelen terör örgütleri, ormanlarda kısa yoldan alan açmak isteyen madenciler, otel yapmak için bu kadar çok canlıya kıyabilen vicdansız para babaları ya da bilinçsizce yangın çıkaran piknikçiler, kim olursa olsun hepsini lanetliyorum.

Ne diyordu büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet?

"Ormanlarımdan bir yaş dal kesenin başını keserim"

Bu memlekete "Böyle gelmiş, böyle gitmez" diyecek ve yepyeni bir çağ açacak Fatih Sultan Mehmet'ler gerekli...

Önceki ve Sonraki Yazılar