YENİ YILDA SEVMEK, SEVİLMEK

Yeni yıla girdik. Goncalarla dolu bir gül dalına benzeyen yeni yılın, güzelliklerle açmasını diliyorduk.

Kaderi 2021’e benzemesin arzuluyorduk.

Ama saniye bir gol bir…

Vurucu zam darbeleriyle titredik.

Kendimize gelir miyiz?

Zor ama yine de gamlı baykuş olmayalım.

Türkler, güneşin Koç Burcuna girdiği gün olan “Nevruz”u, yani yeni günü, yılbaşı olarak kabul etmişlerdi.

Hayvanlı Takvim’e göre, Hunlarda yılbaşının, Ocak ile Şubat arasında kutlandığı biliniyordu.

Yine Türkler’in bir dönemde kullandığı Celâli takvimde de 21 Mart günü, yılbaşıydı.

Türkler, İslâmı benimsedikten sonra, hicrî takvimi kullanmışlardı, yılbaşı 1 Muharrem günüydü. 1. Mahmut döneminde Rumî takvim kabul edilmiş ve yılbaşı 1 Mart olmuştu.

1917 yılından sonra Gregorius takvimine geçilmiş yılbaşı 1 Ocak olmuştu. Ancak, yılbaşı azınlıklar tarafından kutlanıyordu.

Oysa, Anadolu’da yılbaşı, bir kış bayramı olarak yüzyıllardan beri kutlanmaktaydı. Anadolu insanının ne hicrî, ne rumî, ne milâdî, ne musevî, ne celâli takvimlerle ilgisi yoktu.

Toplum hayatında “Balkan Harbi”, “Seferberlik”, “Erzincan Depremi” gibi iz bırakan olaylar bir bellek taşı olarak kabul edilir ve üzerine yıllar konulur, yıllar çıkarılırdı.

Anadolu’da yılbaşı olarak kutlanan Kış Bayramları’nın temeli ak umutlardır.

Kuzuların, yüz günde anasının karnında canlandığı, tüylerinin çıkmaya başladığına inanılırmış.

Bu Ocak ayının onbeşi ile yirmisi arasına rastlarmış.

Anadolu’da yüzyıllardan beri sevgi ve hoşgörü ortamında birlikte yaşadığımız Hristiyanların yortuları da bu günlerdeymiş.

Kutlamalar birbirine karışırmış.

Cumhuriyet Türkiye’sinde modern takvim Anadolu’da da yaygınlaşmaya başlayınca, iki haftalık bir kayma sonucunda, yüzyıllardan beri var olan kış yarısı törenleri, bildiğimiz yılbaşı ile kavuşuvermiş.

Bu kutlamalara özgü olan, ev ev çerez, meyve devşirmek, bir evde toplanıp çalıp, çığırıp, oynayıp eğlenmek, seyirlik oyunlar çıkarmak gelenek ve göreneklerimiz, yılbaşı adına kayda geçirilmiş.

Geceden evin ocağının süpürülüp temizlenmesi, sabah ocakta ekin tanesi bulunursa o yılın bereketli, böcek bulunursa kıtlık olacağına, yılbaşı günleri bir ak koç bezenirse, onun bereket getireceğine, doğacak çocuğun erkek olacağına inanılmış.

Bunların pek çoğu, televizyon bizleri tutsak alıncaya kadar sürüyordu.

Sonra ne oldu?

Gençlik yıllarımızda, yeni yıl gecesi saat tam on ikide Zeki Müren’i karşımızda görmeye alışmıştık.

Daha sonraki yıllarda, dansöz, yalnız yılbaşı gecesine özel bir armağan oldu.

Yeni yıl, hem yeni umutların kaynağı, birbirinden güzel dileklerin yatağıdır Ama bir yaştan sonra, ömürden bir yıl daha yitirmenin burukluğu içerisine düşersiniz.

Bir nostalji bulutuna kaptırırsınız kendinizi.

Yüreğinizde bir şarkı ve bulutların üzerinde vals edersiniz. Kendinizi sevgi bulutlarının üzerinde varsayarak, bir sevgi halkası oluşturmaya ve O şarkıyı söylemeye hazır mısınız?

Geçsin günler haftalar aylar mevsimler yıllar…

Rast makamındaki beste Erol Sayan’ın, şarkının güftesi Enis Behiç Koryürek’indi.

Yazıma başlarken yazdıklarımı unuttunuz. Yeni yıl umut olmalı. Umudu umut etmek, ummak olmalı.

Bakınız Enis Behiç Koryürek yeni yıldan ne istiyor?

Yeni yıl, genç, tüvana / Yeni yıl binmiş ata / Haykırıyor cihana:/ -Kalkın yeni hayata! ...... Yeni yıl, genç yeni yıl, / Damarlarıma yayıl, / Sil gönlümün pasını!

Şimdi size bir sorum var. “Gönül pasını silmenin tek aracı nedir?

Yanıtı çok kolay: Sevgi…

Yirmi bir yıl önce, 1991 yılını, UNESCO Yunus Emre Sevgi Yılı olarak kabul etmişti.

Dünyada etkinliklerle kutlandı. Mevlânâ’nın ciltler dolusu Mesnevisi’ni Yunus Emre “Ete kemiğe büründüm, Yunus gibi göründüm.” cümlesi ile özetlemişti.

Yunus’u da Yunus diliyle bir cümlede özetlememiz mümkündür.

Sevelim, sevilelim / Bu dünya kimseye kalmaz.

Olası ki, Mevlânâ, Yunus’un hocasıdır. Şöyle diyor:

Anamız sevgidir, babamız sevgi, sevgi çocuklarıyız biz. Tanrı ışığıyız. Tanrı sırçası.. Kendimizle bunca kavgamız ne? Aydınlık aydınlıktan neden kaçar böyle.

Kuşkusuz ki, insan en yüce değerdir. O halde insanın insanı sevmeli, birbirine hoşgörüyle yaklaşmalıdır.

Mevlânâ’ya göre: Sevgiyle acılar tatlı olur. /Sevgiden bakırlar altın olur. / Bulanık sular durulaşır sevgiden,/ Sevgiden dertler şifa olur. / Sevgidir cansızlara can veren, / Sevgidir kul eder sultanları. /Bu sevgi de bilgiden olur...

Tanrı insanı sevgiyle var etti. Varlığın temelidir sevgi. Sevginin ilerisi aşk.

Yunus “Aşk gelince cümle eksikler biter.” diyor.

Çünkü o, var olanı sever, var edenden ötürü.

Önceki ve Sonraki Yazılar