Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

YENİDEN IASOS FESTİVALİ VE HERMİAS

Milas’a bağlı Kıyıkışlacık Köyü’nde (şimdi “mahalle” diyorlar) yıllar sonra 7 Kasım 2021 Pazar günü bir festival gerçekleştirildi. Adı IASOS TARIM VE KÜLTÜR FESTİVALİ… Festivali düzenleyen İasos Mahalle Meclisi’ni ve temsilcileri Hülya Canko Scobi’yi, festivali destekleyen ve katılan başta Başkan Muhammet Tokat, Başkan yardımcıları Mehmet Ateş, Halil Mutlu, Kıyıkışlacık Muhtarı Halis Şahin ve tüm emeği geçenleri kutlarım. Mükemmel bir işbirliği, görev bölüşümü, sorumluluk, dayanışma sergilediler. Darısı tüm diğer köylerimizin, ilçelerimizin başına… Gelecek yıllarda da başarılarının devamını dilerim.

Kuruluşu MÖ 3000 yıllarına giden Karya kenti Iasos Kıyıkışlacık’ta yer alıyor. Festivale buranın ismi verildi. İasos’ta bir zamanlar Şarap Tanrısı Dionysos adına festival düzenleniyormuş. Şimdi tarım ve kültür festivaline dönmüş oldu. Zaten artık bölgede şarap yapacak üzüm bağları değil zeytinlikler var. O nedenle de festivalde yapılan sunumlar ağırlıkla zeytin ve zeytincilik üzerineydi.

Muğla Yerel Tohum Derneği yerel tohumun önemini ve yaygınlaştırmak için yaptıkları çalışmaları anlattı. Başta yerel zeytin ve zeytinyağları olmak üzere yörenin tarım ürünleri, yiyecekleri tanıtıldı. El işleri sergilendi. Çocuklar için şiir ve resim yarışması yapıldı. Müzik dinletisi düzenlendi

Diğer bir sunum ise Güllük körfezinin sorunları konusundaydı. Milaslı Gazeteci Yazar Nevzat Tüfekçi körfezin zaten çok kirli olduğuna dikkat çekti. 135.000 DWT'luk çok büyük gemilerin yanaşacağı 25 m. × 265 m. ölçülerinde yeni bir liman yapılmaya çalışıldığını, bunun için deniz tabanının, 65.000 metrekarelik alanda 14 metre derinleştirileceğini belirtti. Bunun deniz dibi canlı yaşamının sona ermesi demek olduğuna dikkat çekerek eski adıyla MANDALYA körfezi bugünkü adıyla Gülük Körfezi bölgesinin ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ olmasını önerdi.

Karya uygarlığının kültür, sanat ve edebiyat kenti İasos, tertemiz doğası, berrak denizi, hayvan ve bitki zenginliğiyle ünlüydü. Doğa ile insan içiçe dostça yaşardı. Bu dostluğun vurgulandığı HERMİAS – YUNUS SIRTINDAKİ ÇOCUK bugün çok daha fazla önem taşıyor.

IASOS

Adı Luwi dilinde “İa” ve “Assa” ögelerinden türetilmiştir. “Toprak Ana Kenti” anlamına gelmektedir. Yani isim Helen döneminden önceye dayanmaktadır.

Karya’nın ilk başkenti Milas’tan Bafa yönünde yarım saat kadar uzaklıktadır. İasos antik kenti MÖ 3 binli yıllarda inşa edilmiştir. Argos'tan gelenler tarafından kurulmuştur. Orta tunç çağına kadar uzanan bir tarihi olan İasos antik kenti içerisinde meclis, tiyatro, agora, kale, balıkpazarı ve mezarlıklar vardır. 1960’lı yıllardan bu yana kazılar yapılmaktadır.

HERMİAS İLE YUNUS’UN DOSTLUĞU

Mitolojik öyküye göre, Iasos’ta on bir yaşında uzun sarı saçlı, mavi gözlü, yöre deyimiyle, pek şatır (güzel, sevimli, cana yakın) yetim bir çocuk varmış. Adı Hermias'mış. Hermias annesiyle birlikte yaşıyormuş. Arkadaşları denize girip, yüzüp eğlenirlerken sahilde yalnız başına oturur, onları izlermiş. Çünkü annesi, eşinden sonra oğlunu da kaybetme korkusuyla oğlunun denize girmesine izin vermiyormuş.

Bir gün, Hermias'ın yalnızlığını fark eden bir Yunus sahile yaklaşıp onunla sohbet etmeye başlamış. Bir süre sonra çocukla yunus çok iyi dost olmuşlar. Yunus bir gün çocuğu ikna ederek sırtına bindirmiş. Denize açılmışlar. Akşam çocuklar Hermias'ın sahilde kendilerini beklemediğini görüp aramaya çıkmışlar, her yere bakmışlar herkese sormuşlar ama Hermias’ı bulamamışlar.

Annesi ağlamış çırpınmış denizcilere “Ne olur bulun getirin bana Hermias'ımı "diye yalvarmış. Denizciler sandallarına binip her yeri aramışlar. Ege'nin masmavi, berrak, serin sularında Hermias'ı bulamadan, boyunları bükük dönmüşler geriye.

Günler geçmiş Hermias çıkmamış ortaya.

Bir gün bir balıkçı telaşla koşarak gelmiş, ''Bir yunus balığı sırtında Hermias ile yüzüyordu, o kadar mutlu ve neşeliydiler ki, Hermias'ı sandalıma alabilmek için yanlarına yaklaştım ama istemediler. Birlikte gözden kayboldular " demiş.

Derken, onları gören balıkçılar çoğalmış. Hepsi de aynı şeyi söylüyorlarmış: “Hermias ve Yunus o kadar mutlular ki, dönmek istemiyorlar”…

Aradan uzun bir zaman geçmiş. İasos acı bir haberle sarsılmış. Kıyıda ölü bir yunus ile ona sarılmış olarak ölü bir çocuk bedeni bulunmuş. Meğer yunus ile çocuk denizde oynaşırlarken yunusun yüzgeci çocuğun boynunu kesmiş. Yunus onu sahile kadar getirmiş ve ondan ayrılmadan yanına uzanmış. Ölüm bile bu iki arkadaşı ayıramamış…

Hemen annesine haber vermişler. Gözyaşları içinde sarılmış anne yavrusuna. Ölü de olsa kavuşmuş Hermias'ına. Yunus ile Hermias o kadar mutlu ve huzurlu sarılmışlar ki birbirlerine, kimse ayıramamış bu iki can dostu ve aynı mezara koymuşlar onları. Üzerlerine de, Yunusla sırtındaki çocuğun altın heykelini dikmişler.

O zamanlardan kalma bir heykelcik Selçuk müzesindedir. Eski sikkelerde kabartmaları yer alır.

Şimdi İasos’un karşısında Güllük’te o heykelin taştan yontulmuşu vardır.

HERMİAS FAZIL SAY’IN NOTALARINDA

Değerli Müzisyenimiz Fazıl Say bu öyküden öyle etkilenmiştir ki, “Madem birbirimizden dostluk öğrenemiyoruz, bari bir yunus anlatsın bize dostluğun ne olduğunu” diyerek Özen Yula’nın yazdığı sözlerle bir oratoryo bestelemiştir.

 Hermias ’in kaybolduğu üçüncü bölüm:


Hermias ortalarda yok.
Yok Hermias.
Dünya yakışıklısı
arkadaşlarının canı
anasının kuzusu yok!
Herkes toplandı bir araya
Hermias’ı gören yok
Bütün çocuklar telaşta
Kimse görmemiş onu
Köy yolunda
Herkes yanında, canında
bilmiş ama
Hermias yok!
Kıyıda …
yok!
Denizde …
yok !
Kayalıklarda …
yok!
Koylarda…
yok!
Bütün Milas acıda…

Bir haber peşinde
Haber yok!
İz pesinde
İz yok !
Masum bir yüz peşinde
yok!
O yoksa
anası yok
kalbi yok
Milas yok

Güller yok
Güllük yok
Yer yarıldı desen
yok!
Gökler açıldı desen
Yok!
Hermiaaaaaaaaaassssssssss…..
Yok, yok, yok!

Eseri dinleyince Hermias’a mı, yunusa mı, acılı anneye mi yoksa artık zamanımızda kökü kuruyan dostluğa mı gözyaşı dökeceğimi şaşırdım. İasos’un dinamitlerle yok edilen Ilbıra Dağlarına, eskiden yunusların çocuklarla yüzdüğü ama artık canlıların yaşayamayacakları, turuncuya dönmüş Güllük Körfezi’ne; hepsine ağladım.

Bu yılın festivalinde Fazıl Say’ın eserinin Iasos Tiyatrosu’nda sahnelenmemesi bence büyük bir eksiklikti.

Gelecek yıl bu eseri bu kez öykünün geçtiği İasos’ta izleyelim. Ölen doğaya ve ölen dostluklara üzülüp, güzel bir dünya için kurulan yeni dostluklara sevinelim.

HERMİAS – YUNUS SIRTINDAKİ ÇOCUK: https://www.youtube.com/watch?v=ZvatsOA65ys

Önceki ve Sonraki Yazılar