İnsan kaçakçılarının Almanya'daki merkezini bulduk!

Malatya'nın Yeşilyurt ilçe belediyesinin temin ettiği hizmete özel 'Gri Pasaport'la Türkiye'den Almanya'ya insan kaçakçılığı yapıldığı haberi sadece Türkiye'yi değil, Alman kamuoyunu da meşgul ediyor. TUM-HABERLER.COM Genel Yayın Yönetmeni Ali Rıza Özkan, skandalın Almanya ayağını oluşturan Mega Kilit GmbH şirketinin, Hannover şehrinde, Tulpenstr. 15 adresindeki ofisinin depo olarak kullanılan harabe, metruk bir bina olduğunu ortaya çıkardı.

İnsan kaçakçılarının Almanya'daki merkezini bulduk!

Malatya Yeşilyurt Belediye Meclisi Üyesi Mimar Günnur Tabel'in, meclis toplantısında geçmiş yıla ait faaliyet raporunun görüşüldüğü oturumda, Belediye Başkanı'na yönelttiği bir soru ile ortaya çıkan skandal Türkiye'yi de aşıp, Almanya'ya ulaştı.

Alman makamları da, Türkiye'den resmi evraklarla Almanya'ya yapılan insan kaçakçılığı konusunu soruşturmaya başladı. Kamu hizmeti görenlere tahsis edilen ve 'Gri Pasaport' olarak bilinen belge ile Almanya'ya kaç kişinin götürüldüğü inceleniyor.

Öte yandan, Almanya'nın Hannover şehrinde yaptığımız araştırmalar sonucunda ilginç bilgilere ulaştık. Bu bilgiler, ortada bir "sistem" olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin imkanları kullanılarak, Almanya'ya "ilticacı" taşındığını ortaya koyuyor!

ALMANYA MERKEZİ METRUK BİNA ÇIKTI!

"Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek Projesi" yaptığını iddia ederek, Türkiye'den insan kaçakçılığı için "davetiye belgesi" üreten Mega Kilit GmbH şirketi aslında, birahanelere, eğlence mekanlarına vs. kumar makinaları kurulumu yapan bir şirket. Şirketin işlerinin iyi gitmediği de, Hannover Maliye dairesine verdikleri yıllık beyanlardan belli oluyor.

Hannover'deki şirket ofisinin adresi olan Tulpen Strasse, 15 numarada ise metruk bir depo görünümlü bina ile karşılaştık. İçeride çok sayıda otomat, bir kenarda içecek kasaları vs. ile vitrin camından içeri bakınca da, düzenli kullanılan bir ofisten çok depo izlenimi veriyor.

Zaten, şirket kuruluş sözleşmesinde de faaliyet alanı olarak "Çevreye Duyarlı Bireyler Yetiştirmek" gibi bir amaç belirtilmeyen şirketin, Türkiye'ye gönderdiği davet belgesi ve sonrasındaki gelişmeler artık Hannover Savcılığı'nın araştırma konusu olmuş. Hatta, daha Türkiye'de herhangi bir tutuklama olmadan, Alman savcıların daha hızlı davranabildiğini görürsek, şaşırmamak lazım.

İNSAN KAÇAKÇILIĞI SİSTEMİ NASIL İŞLİYOR?

Malatya, Yeşilyurt ilçesinde tamamen rastlantı sonucu ortaya çıkan skandalın aslında uzun zamandır Türkiye'nin doğu illerinde uygulandığı, gelen bilgilerle doğrulanıyor. Yeşilyurt'ta ortaya çıkan skandalın münferit bir olay olmadığı, sistematik olarak yürütülen insan kaçakçılığı yöntemi olduğu HaberTürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman'ın verdiği bilgilerle de teyit edilmiş oldu.

Yılman, 13 Nisan'da yazdığı köşesinde şu bilgileri veriyor:

"Şu an elimde var olan belgeler Tokat/Erbaa, Van/Tuşba, Elazığ/Arıcak, Elazığ/Üçocak ve Bursa/ Yıldırım belediyelerinde Malatya Yeşilyurt Belediyesi ile aynı yöntemle Almanya’nın değişik şehirlerine vize gerektirmeyen hizmet pasaportu/gri pasaportla yüzlerce insanın Avrupa’ya kaçırıldığını ispatlıyor.

Kaynaklarım; “Çevreye duyarlı bireyler yetiştirmek” başlığı adı altında hayata geçirilen bu skandal organizasyonun boyutlarının sanılandan ya da bilinenden çok daha fazla olduğunu ve bu yolla da bugüne kadar 1000’in üzerinde insanın yurt dışına çıkarıldığını öne sürüyor."

Biz de ekleyelim: Anlaşılan o ki, İçişleri Bakanlığı bu konuyla ilgilenecek mülkiye müfettişlerinden oluşan özel bir tahkikat komisyon kurması gerekecek. Mersin, Şanlıurfa, Mardin... Daha pek çok illerin belediyelerinin karıştığı bu tür insan kaçakçılığı girişimlerinin mali boyutunun milyonlarca Avro olduğu ortaya çıkacaktır.

Devletin kendi belgesiyle, Avrupa'ya gidip orada devleti kötüleyerek iltica başvurusu yapılıyor. Belediyelerin yurt dışı ziyaretleriyle ilgili yapılan bir uygulamadan menfaat elde etmek amacıyla açıkça istismarı ile karşı karşıyayız.

ALMANYA AYAĞI NASIL İŞLİYOR?

Devletin hizmet pasaportu ile Almanya'ya ulaşan "ilticacılar" varsa, tanıdıklarının veya akrabalarının yanına gidiyor. Pasaportlar kesinlikle toplanıyor, kendilerine bırakılmıyor.

Almanya'ya ulaştıklarında ne yapmaları gerektiği, kendilerine daha yolculuk öncesinde verilen brifing ile anlatılıyor.

1) Almanya'ya hangi yolla geldiklerini kesinlikle kimseye söylemeyecekler!

2) Resmi makamlara iltica başvurusu yaparken veya başka işlemler esnasında Türkiye'den geldiklerini kesinlikle söylemeyecekler!

3) İltica başvurusunda, Suriye Kürtlerinden olduklarını, Suriye'deki iç savaş nedeniyle hayati tehlike altında olduklarından kaçmak zorunda kaldıklarını söyleyecekler!

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TUTUKLAMA YAPMAK İÇİN NEYİ BEKLİYOR?

Eldeki tüm bilgiler uzun süredir yürütülen sistematik bir organizasyon içerisinde insan kaçakçılığı yapıldığına işaret ediyor.

İkinci önemli konu ise, devlet imkanlarının kişisel menfaat için istismar edilmesi durumudur.

Üçüncü önemli konu ise, Türkiye Cumhuriyeti devletinin uluslararası alanda itibarının, üç beş menfaatperestin ceplerini doldurabilmesi için, ayakları altına düşürülmesidir.

Yeşilyurt Belediyesi'ne gönderilen mülkiye müfettişlerinin şu ana kadar ne yaptıkları gerçekten de merak konusu!

Belgeler ortada, failler belli!

Ama, ne gariptir ki, Yeşilyurt'a giden mülkiye müfettişleri, olayı ortaya çıkaran Belediye Meclisi Üyesi Mimar Günnur Tabel ile şu ana kadar görüşmeye gerek görmemişler!

Mülkiye müfettişlerinin sadece faillerle görüşmeyi "tercih etmesi" dahi, bu soruşturmanın sağlıklı yürüyeceği konusunda soru işaretleri oluşturuyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarının uluslararası ölçekte zedelenmesi kimin "sorunu" olmalıdır?

Organize suç olaylarında, delil karartma, sahte delil uydurma, ittifak halinde yalan beyanlar üretme gibi olaylara önlem olarak tutuklanma yoluna gidilir.

Ancak, ne Yeşilyurt'ta ve ne de diğer yerlerde herhangi bir tutuklama yok.

Halbuki, açığa çıkan insan kaçakçılığı olayının Almanya ayağı olan Ersin Kilit'in gazeteci Sevilay Yılman ile görüşmesi delil karartmaya yönelik olduğu açıktır. Ersin Kilit'in Yılman ile konuşmalarından anlıyoruz ki, failler kendi aralarında bir "hikaye" üzerine çalışmışlardır.

İçişleri Bakanımız, Sayın Süleyman Soylu'yu göreve çağırıyorum:

Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını ayaklar altına alan bu insan kaçakçılığı skandalına müdahale ediniz!

Ali Rıza ÖZKAN