Dr. Aşın: Üniversitelerde acil sanatçı-akademisyen aranıyor!
Herkes onu Salihli'de bıkmadan ve olağanüstü sabırla her yıl düzenlediği Dynonysos Tiyatro Kampı nedeniyle tanır. Ama o, bir süredir, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Sahne Sanatları Bölümü'nde öğretim görevlisi. Hayatını ve varlığını tiyatroya adamış Rasim Aşın'dan söz ediyoruz. Dr. Rasim Aşın sosyal medya hesabında, üniversitelerde doktora ve üstü akademisyen ihtiyacından söz edince, önce telefonda uzun uzun sohbet ettik. Sonra da, şimdi okuyacağınız keyifli söyleşi o
ALİ RIZA ÖZKAN: Tiyatro alanında akademisyen eksikliğine dikkat çekerek, bu alandaki profesyonelleri eğitime katkı vermeye çağıran bir bildiri yayımladınız. İhtiyaç nereden oluştu? Sizi böyle bir çağrı yapmaya iten nedeni bizimle paylaşır mısınız?
DR. RASİM AŞIN: Tiyatro alanında ana temel dersleri verebilecek yüksek lisans ve doktora yapmış akademisyenlere acil ihtiyacımız var… YÖK’ün Bologna sürecine dahil olmasından sonra eğitim elamanlarının olması gereken nitelikleri üzerine özel çalışmalar yapıldı. Öğretim üyesi yetiştirme programı çerçevesinde üniversitelerde bölümlerinde bundan sonra sadece alanında lisans mezunu olanlar ana meslek derslerini verebilir ilkesinden hareketle her bölümde en az 3 adet doktorasını tamamlamış öğretim üyesi ve 1 araştırma görevlisi bulundurma zorunluluğu getirildi. Üniversitelerin çoğu bu mecburiyeti karşılayacak elaman yetiştirilmesi için Yüksek Lisans ve Doktora programları açabilecek yeterli sayıda doçent ve profesör bulunduramadığı için öğrenci alamayacak hale geldi. Anadolu da açılmış olan yeni devlet ve özel üniversitelerde alanında lisans mezunu olan doktorasını tamamlamış 3 akademisyen bulunduramadığından yeni öğrenci alamadığı için kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.. Isparta ve Çanakkale Üniversitelerinde geçtiğimiz yıllarda 1. Sınıf öğrencisi alınamadı örneğin. Yeterli öğretim üyesi bulamadığı için Tunceli, Kars, Van, Denizli, Manisa, Trabzon, devlet ve İstanbul Esenyurt, Gedik, Rumeli vs.. özel üniversitelerinde sahne sanatları bölümünde tiyatro ana sanat dallarında eğitime başlanamıyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Eskişehir üniversitelerindeki tiyatro bölümlerindeki mevcut akademisyen hocalar yüksek lisans ve doktora bölümlerine yılda ne en az 10 öğrenci alabilse ihtiyaca cevap verebilecek potansiyele sahipler ama onlarda nedense yüksek lisans ve doktora öğrenci alma sayısını minumumda tutuyor ve kendi bölümlerinden mezun olanları almayı tercih ederek diğer şehirlerdeki öğrencilerin aldıkları eğitimi adeta sorgularcasına sorumluluk almak istemiyorlar. Yüksek Lisans ve Doktora açabilecek kadrosu olmayan üniversiteler de eğitmen ihtiyacını karşılamada zorlanıyor hali ile. Mevcut eğitmen arkadaşlar bölümlerindeki derslerin tamamını vermeye gayret göstererek eğitimcilik yanı sıra sanatçılık kariyerlerine zaman kalmadığı için başka bir sıkıntı daha doğuyor aslında. Bir tiyatro eğitmenin ana meslek dersleri olan Oyunculuk, Doğaçlama, Ses Konuşma gibi derslerini hafta da maaş karşılığı en fazla 10-12 saat vermesi yeterli iken, yeterli eğitmen olmadığı için yardımcı ve seçmeli dersleri de vermeye mecbur kalıyorlar. Halbuki eğitmen olan sanatçı arkadaşımız ders dışı saatlerinde profesyonel oyunculuk, yönetmenlik, yazarlık, tasarım işlerini devlet, belediye ve ya özel tiyatro da yaparak çalışmalarına devam edebilse daha verimli olur. Ama haftalık 30 saatlere yaklaşan ders vermesinden sanatçılık kariyerini geliştirmeye vakti kalmıyor..
Ayrıca istisna olmakla beraber lisans mezunu gençler eğitmenlik yapabilmeleri konusunda özendirilmiyorlar. Gençler bir an önce sahnelerde, TV, dizi ve sinema piyasasında olmaya can atıyorlar. Ben de lisans sonrası 5 yıldan fazla tecrübe sahibi olan gençleri yüksek lisans ve doktora yaparak akademisyenlik kariyerini de düşünmelerini özendirmeye çabalıyorum..
Tiyatro alanında profesyonel sanatçı dostlarımızın bir kısmı emekli oldukları halde bazı özel üniversitelerde eğitmenlik yapabiliyorlar. Malatya’lı olup da İstanbul ve Ankara’da yaşamanı sürdüren sanatçı dostlara birkaç yıllığına doğdukları şehirlere dönüp pedagojik formasyon aldıktan sonra yardımcı ve seçmeli dersleri vermelerini önerdiğimizde, maalesef başka ortamlarda Türkiye sanatına katkılarımızı sürdürüyoruz derken, Anadolu’daki çalışmalarımıza yeteri kadar destek vermemiş olmalarını anlayamıyorum.
Lisansı Tiyatro olmayan ama 15-20 yıldır yarı profesyonel de olsa tiyatro çalışmalarını sürdüren sanatçı arkadaşlarımızı da yardımcı ve seçmeli dersleri verebilmeleri için Tiyatro alanında yüksek lisans ve doktora yapabilmelerini önerdim. Örneğin Sosyoloji, Felsefe, Psikoloji, Edebiyat, Geleneksel Türk Sanatları, Spor, Hukuk, Tıp, Sınıf öğretmenliği, Tarih, Arkeoloji, İşletme, Hemşire, Rekreasyon vs.. gibi alanlardan mezun olup 15-20 yıldır tiyatro yapan ve oldukça da başarılı işlere imza atmış, yarı amatör yarı profesyonel ve bazıları da tam profesyonel sanatçı dostlarımıza bilgi ve tecrübelerini pedagojik formasyon aldıktan sonra yardımcı ve seçmeli dersleri verebilmelerini önererek öğretim üyesi eksiğimizin bir kısmını karşılayabilmeyi umarak öneriyorum.
Malatya yerelde yılardır tiyatro çalışmalarını sürdürenlerle iletişime geçerek bazı yardımcı derslerimizi vermelerini sağlayarak kendi ihtiyacımızı karşılayacak hale gelebildik, ama hala ana meslek dersi verecek lisansı tiyatro olan doktorasını tamamlamış öğretim üyelerine acilen ihtiyacımız var. Sahne sanatları bölümümüzde oyunculuk dışında açılmasını planladığımız “Dramatik Yazarlık, Sahne Tasarımı, Geleneksel Türk Tiyatrosu ile Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Anasanat Dalları” için ana meslek derslerini verebilecek doktorasını tamamlamış sanatçı akademisyenlere ihtiyacımız var. Kendi eğitim kadromuzu yetiştirmek üzere yüksek lisans ve doktora bölümlerimizi açarak kadrolarımız oluşturmayı planlıyoruz.
Türkiye’mizin şehirlerindeki tiyatro alanları ve diğer tüm branşlarda doktorasını tamamlamış akademisyen ihtiyacını karşılamak üzere farklı branşlardan multidisipliner anlayışla pedagoji psikolojisi esaslarında öğretmeyi öğrenerek yardımcı ve seçmeli dersleri verebilecek hale getirilmesi önermemin YÖK ve Üniversite kurullarınca da destek göreceğine inanıyorum.
ALİ RIZA ÖZKAN: Ülke çapında, tiyatro alanında doktora ve üstü formasyonu olan akademisyen sayısının az olduğunu söylüyorsunuz. Sayının azlığının nedeni hakkında yorumunuzu alabilir miyim?
DR. RASİM AŞIN: Ülke genelinde akademisyen sayısının azlığı son 10 yıl da oluşmuş oldu.. 2000'lere kadar tiyatro bölümü olan okul sayısı 10 geçmez iken, özel ve devlet üniversitelerinde tiyatro bölümü açma bir prestij oluşturduğu için, peşi sıra bölümler açılınca 40’a yakın üniversite de Sahne Sanatları Bölümleri oluştu.. En az 3 öğretim üyesi bulundurma zorunluluğu 2020 yılında YÖK tarafından üniversitelerde Bologna sürecinden dolayı mecbur bırakılınca üniversiteler hazırlıklarını tamamlamadan hazırlıksız yakalanmış oldu. Halbuki 2015 yılında üniversitelere Öğretim Üyesi yetiştirme programları, Yüksek lisans ve doktora öğrenci alma kontenjanlarını yükseltmeleri bildirilmişti. Fakat bölümlerdeki hocalar “..dersleri biz veriyoruz gerek yok yeni hocalara..” gibi egosal yaklaşımlarla lisans sonrası eğitimi özendirmeyince ve onlarında artık akademisyenliği sorgulanınca şu an ki durum yaranmış oldu. Devlet üniversitelerindeki akademisyen hocalarımız emekli olup özel üniversitelerinde de çalışmayı tercih edince devlet okullarındaki akademisyen ihtiyacı daha da artmış oldu.
Üniversitelerin eğitim programları üzerine yapılan Akreditasyon Çalıştaylarında da kimlerin akademisyen olabileceği ve niteliğini geliştirecek öneriler veriliyor. Yeni bölümlerin ve var olanların potansiyellerini geliştirme adına yapılması gerekenler üzerine iştişareler yapılmaya devam ediliyor.
ALİ RIZA ÖZKAN: Cumhuriyet'in kuruluşunda, gençlere Anadolu'yu kalkındırmak, Anadolu insanını uygar dünya ile buluşturmak ülküsü aşılanırdı. Acaba, bugün bu ülküyü kaybettik, diyebilir miyiz? Yeni kuşak aydınlarımız, sanatçılarımız Anadolu'ya sırtını mı döndü?
DR. RASİM AŞIN: Akademisyen olan ve olabilecek olanların merkezi şehirler de çalışarak kariyer planları yapmalarını anlıyoruz.. Ama belirli bir mesleki tecrübesi olan, meslekte en az 10 yılını tamamlayanların hiç olmazsa 4-5 yıllığına doğup büyüdükleri şehrin üniversitelerinde de akademisyenlik yapmayı bir borç, vazife sayabilseler, Anadolu da çok hissedilen akademisyen eksikliğine bir nebze de olsa çözüm olabilirler. Tiyatro alanında da Malatyalı olan sanatçı dostlar ve akademisyenleri doğup büyüdükleri ve hala akrabalarının yaşadığı mekanlara gelerek bazı dersleri vermelerini arzu ediyorum. Bu konuda da duyarlı olmalarını bekliyoruz. Anadolu’ya sırtlarını çevirmekten vazgeçmelerini bekliyoruz. Türkiye tiyatrosunun en önemli hocası Muhsin Ertuğrul’un Anadoluda Tiyatro Hareketlenmesi çalışmalarına ben de katkıda bulunmak üzere İstanbul’daki iş ve sanat hayatıma ara vererek en az 4-5 yıllığına Malatya’ya geldim. Bana bu öneriyi yapan kendisi de bir İzmirli olup Malatya kültür sanatına 35 yıldır hizmet eden Prof. Dr. Cemal Yurga hocamın yeni açılan bir üniversitede Tiyatro bölümü açılmasına destek vermemi isteyerek güç birliği teklifine ortak oldum. Malatya Turgut Özal Üniversitesinde Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesini açan Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut hocamızın sanatı severek ve önemseyerek Malatya’nın Kültür ve Sanatına katkıda bulunacağına inandığı bölümümüzün gelişimi için her türlü desteği vermeye devam ediyor. Yeni bölümlerin açılması ve akademisyen kadrosunun geliştirilmesi adına dekanımız Prof. Dr. Melih Cevdet İnce ile Bölüm başkanımız Doç. Dr. Elif Sanem Güleç ve akademik ekibimizle elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz.
ALİ RIZA ÖZKAN: Çağrınıza olumlu bir etkileşim alırsanız, örneğin Malatya'da bunun öğrencilerinizin eğitimine nasıl bir katkısı olabilir? Hangi eksiklerinizi tamamlamayı bekliyorsunuz?
DR. RASİM AŞIN: Farklı alanlardan akademisyen bulma arayışımıza Malatya da çözüm üretmeye başladık. Örneğin Malatya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünden Jimnastik, Eskrim ve Hak Dansları gibi seçmeli derslerimize eğitmen olacaklar. Milli Eğitim Müdürlüğünde ve Malatya Belediyesi Tiyatrosundan bazı arkadaşlarımıza seçmeli derslerimizi verebildik. Üniversitemizin farklı bölümlerinde olan Profesör, Doçent ve öğretim üyesi ve öğretim görevlilerinden bazı teori derslerini vermeleri konusunda ikna ederek ihtiyacımız olan eksiği tamamlamaya çalışıyoruz. Ana meslek dersleri için ise akademisyen arayışımız ise devam ediyor. Mezun olmuş ve mezun edeceğimiz kardeşlerimize Yüksek Lisans ve Doktora yapabilmeleri için hazırlıklarımız devam ediyor.
ALİ RIZA ÖZKAN: Sanat alanında eğitimi değil de, "Allah vergisi" yeteneğe inanan bir kesim de var. Sanatta eğitimin neden önemli olduğunu ve eğitimin bir sanatçı adayına ne gibi katkılarda bulunacağını okurlarımıza açıklayabilir misiniz?
DR. RASİM AŞIN: Sanat eğitimi artık eski usul olan usta çırak yöntemi ile yapılamıyor. Hem o eski ustalardan kalan yok hem de yeni eğitim anlayışları buna izin vermiyor. Sanat eğitiminde yetenek olması tabii ki esasdır ama tek başına yeterli değildir. Günümüz de yeteneği bilim ile buluşturarak tesadüfü bir başarıdan ise sistematik ve tekrarlanabilir hale getirecek bir eğitim uygulanmalıdır. Akademik eğitim almakla sanatının ufkunu açacağı ve başka bilimsel, sanatsal, sosyolojik, psikolojik, kişisel gelişimi açısından dünya seviyesine çıkmasına yarayacak olması daha geniş bir söyleşinin konusu olsun.. Yeteneğini geliştirmek ve sürdürmek ve daha ileriye taşımak isteyenleri sanatı pedagoji psikoloji esaslarında öğrenmek ve uygulamak üzere Konservatuvar ve GSFlere davet ediyoruz.
Gelişmenin temelinde yer alan eğitim, birçok olgu gibi insan tarafından sistemleştirilmiş düşünce ve davranış oluşturma sürecidir. Her dönemde ihtiyaçlara bağlı tespit edilen amaçlar doğrultusunda farklı yöntem ve tekniklerin kullanıldığı eğitim, artık alan özelliklerine göre programlanmaktadır. İnsan davranışlarında istendik sanatsal davranışlar geliştirme süreci olarak tanımlayabileceğimiz sanat eğitimi de, zaman içinde farklı düşüncelerin yönlendirdiği, farklı yöntem ve tekniklerin kullanıldığı özel bir alan haline gelmiştir. Sanat nasıl ihtiyaçlardan kaynaklandıysa, sanat eğitimi de değişen şartların ortaya çıkardığı ihtiyaçları karşılamaya yönelik gelişti. Günümüzde okul öncesi eğitimle başlayarak tüm eğitim kademelerinde ve yaygın eğitimle toplumun tüm kesimlerine dönük programlanan sanat dersleri çağdaş bir toplumu amaçlamaktadır. Nitelikli sanatı yaşayabilmek çağdaş bir birey olmanın göstergesidir. Sanat eğitimi insanı, sanatçıyı tüm yönleriyle eğitir. Doğru görebilen, varlığı doğru algılayabilen, analitik düşünebilen, sorgulayabilen, geleneksel olanın dar kalıplarından kurtularak gelişmeye dönük davranışlar ve yeni biçimler üretebilen, toplumların gelişmesine önemli katkılar veren bireylerin yetişmesi sanat eğitimiyle mümkündür. Çünkü sanat, bilim ve teknolojinin önemli bir bileşenidir. Sanat eğitimi insanlığın eğitimidir
Tiyatro alanında başarıları tesadüfü olmayan sanatdaşlarımızı bilgi ve tecrübelerini daha etkili paylaşmak için pedagoji eğitimi aldıktan sonra eğitmenlik yapmaları için davet ediyoruz.
ALİ RIZA ÖZKAN: Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ediyorum.
DR. RASİM AŞIN: Sizlere de düşüncelerimizi iletme ve bu çağrımıza fırsat sunduğunuz için teşekkür ederiz.