Mustafa Bilgin yazdı ve çizdi: Bay Zeker’den nasıl kurtuldum?

Değerli karikatür sanatçısı ve yazar Mustafa Bilgin, Gerçek Edebiyat sitesinde, bugün Türkiye'de gerçek sanatçıların yaşamında olmazsa olmaz olayları çizdi ve anısını ölümsüzleştirdi.

Mustafa Bilgin yazdı ve çizdi: Bay Zeker’den nasıl kurtuldum?

Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarından İpsiz Recep’in torunu olduğunu öğrendiğim o zor günlerde Prof. Dr. Emin Gürses, Türkiye düşmanı bir tertiple Silivri cezaevine atılmıştı.

Yine o büyük kumpasın mağduru Albay Mustafa Önsel’in cezaevi kapısında özlü bir şekilde belirttiği gibi, “Kurtuluş Savaşında kaçanların torunlarıyla savaşanların torunları arasındaki mücadele sürüyordu”.

Emin Gürses’i ilk gözaltına aldırdığında dönemin özel yetkili ve “kudretli” savcısı, adaletin tecellisi için soru sormak yerine karşısındaki insanın kişiliğini tuz buz etmeye uğraşırmış.

“Telefonda görüştüğün kadınlarla yatıyor musun” diye sormuş örneğin…

Fakat Emin hoca, çipi emperyalist merkezlerde takılan o robota hak ettiği yanıtı tutuklanmak pahasına yapıştırmış: “Telefonda görüştüğüm kadınların tamamı benim arkadaşım. Senin elinde öyle kadın varsa getir burada s.keyim!”

Damarına basılmış bir Karadenizliden duyulabilecek bu şahane yanıtı öğrenince öyle coşmuştum ki, o günlerde çalıştığım Cumhuriyet gazetesinde, değerli şairimiz Hidayet Karakuş’tan da kutlama e-postası alan bu bant karikatürü çizmiştim.

mustafa bilgin

Mustafa Bilgin'in çoğu kişinin sus pus olduğu dönemde FETÖCÜ Savcı Zekeriya Öz hakkında Cumhuriyet gazetesinde çizdiği bant karikatür

Bilmeyenler için yazalım: ‘Zeker’, TDK’na göre Arapçadan dilimize geçen bir sözcüktür ve “erkeklik organı” anlamına gelir. İngilizcede isekarşılığı “penis”tir.

Özel yetkili savcımız hangisini beğenirse seçebilir…

Sanıyorum Zeker’in radarına bu karikatürümle yakalanmıştım fakat adamımızın macerası bu kadarla kalsa iyiydi...

Kumpasın gereği olarak verdiği yasadışı emirler sayesinde birçok siyasetçinin telefonları dinleniyor, evlerine gizli kameralar yerleştiriliyor, böylece özel hayatın gizliliği hiçe sayılıp “bel altına vurularak” siyasete yeni bir yön veriliyordu.

Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan istifası bu dönemin en meşhur örneğidir.

Gerçi sorumluluk makamına soyunan kişi “her yerde soyunmamalıdır”, o da ayrı konu.

Buna rağmen hiçbir rezillik gizli kameranın boyuna erişemez gibi geliyor bana…

mustafa bilgin

Mustafa Bilgin'in Aydınlık'ın baş sayfasında çizdiği ve malüm savcı tarafından ifadesinin alındığı karikatür

2013 yılında Aydınlık gazetesinde baş sayfa karikatürcüsü olduğum günlerde, özel yetkili savcımız herhalde hassas günlerindeydi ki bu karikatürümü üstüne alınmış, bana ve gazeteye hakaret davası açmıştı.

Mahkemeye sevk edilmeden önce, yanımda Aydınlık gazetesinin avukatı olduğu halde ilk ifademi alan basın savcısına, kimseye hakaret etmek istemediğimi, bu karikatürümün “özel hayatın gizliliği” ilkesini hiçe sayan anlayışın ağır eleştiri sayılabileceğini, söyledim.

Nezaket sahibi basın savcısı, ifademe tümüyle onayladığım eklemeler yaparak kâtibe yazdırdı, imzamı aldı.

“Gidebilirsiniz” dedikten sonra ekledi: “Hakkınızda dava açılacaktır, haberiniz olsun...”

Adalet duygusuna sahip fakat bizim gibi kuşatılmış olduğunu düşündüğümüz basın savcısının odasından çıktık…

Bundan sonrasında olabilecekler üzerine avukatımla fikir alışverişi yaparken biraz önce ifademi kayda geçiren kâtip ile koridorda göz göze geldim, bana gülümseyerek, baş selamı verdi.

Gizlemeye çalıştığım endişem birden kayboldu, moralim düzeldi.

Bu selam, mücadelemize onay veren yurttaşlarımızı temsil ediyor gibi gelmişti bana.

Evet, belki bir bedeli olacaktı fakat bu robotlara teslim olunamazdı.

İnişli çıkışlı bu zorlu sürecin devamında 15-16 Temmuz 2016 tarihinde yapılan Amerikancı darbe girişimi başarısız olunca, çoğu robot gibi özel yetkili savcı Zeker de yurtdışına kaçtı.

O artık özel yetkili savcı falan değil, Bay Zeker idi…

Bir iddiaya göre kaçmasına göz yumulan Bay Zeker güvenlik kameralarına yakalanınca, aslında ancak bir bavula sığacak kadar “kudret” sahibiymiş, öğrenilmiş oldu. 

mustafa bilgin

Davacı yurtdışına kaçınca dava da düştü tabii; beraat ettim…

İşte böyle sevgili yurttaşlarım, ben bu Zeker’den böyle kurtuldum!

Mustafa Bilgin
Gerçekedebiyat.com