Gülay Sormageç

Gülay Sormageç

ŞEYTAN SİZİN İÇİN APAÇIK BİR DÜŞMANDIR

Yasin suresinin ayetlerinde nasiplenmeye devam edelim.

“O gün cennetlikler safa sürmekle meşguldürler.”(55)

“Kendileri ve eşleri gölgelik yerlerde, tahtlarına kurulacaklar.”(56)

“Orada onlar için her tür meyve vardır ve bütün istekleri yerine getirilir.”(57)

“Engin merhamet sahibi rabden gelen söz şu olacak: “Selâm size!”(58)

Geçen bölümde bu ayetleri işlemiştik. Şimdi de bundan sonrasına bakalım ve düşünelim. Müjde var bu ayetlerde, sonrası ise uyarı!

Ve “Ey günahkârlar! Siz bugün şöyle ayrılın!” (denir).( Yasin/59)

Tefsir (Kur'an Yolu)

59. ayetle ilgili belli başlı yorumlar şöyledir: İyi kişilerden ayrılın; tek başınıza durun; müminlerin arasına karışmayın; her türlü güzellikten mahrum kalın; her bir inkârcı grup ayrı ayrı dursun (Şevkânî, IV, 431-432). Müminlere söylenen güzel ve iltifatkâr söze mukabil günahkârlara da bu şekilde hitap edileceği, böylece 54. âyette belirtildiği üzere herkesin dünyada yaptıklarına göre muamele göreceği anlaşılmaktadır.

“Ey Âdemoğulları! Size “Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur” dememiş miydim? (Yasin/60-61)

“ Nitekim o şeytan sizden nice nesilleri saptırdı. Hiç aklınızı kullanmıyor muydunuz!” (Yasin/62)

Şeytana kulluktan maksat, onun kışkırtmalarına kapılmak ve telkinlerine uymak, Allah’a isyan teşkil eden buyruklarını yerine getirmektir (Taberî, XXIII, 23; İbn Atıyye, IV, 459). Başta şirk ve inkârcılık olmak üzere günahları bağışlanmayanların işitecekleri azara değinilen bu ayetlerde, kendilerine verilen cezanın yadırganacak bir şey olmadığı, şeytana kulluk edilmeyip yalnız Allah’a kulluk edilmesi gerektiği konusunda vakti zamanında gerekli uyarıların yapılmış olduğu belirtilmektedir.

İnsanlar arası ilişkilerde sorguya çekmenin normal yolu sorgulanan kişiye sorular yöneltilmesi ve onun bunlara cevap vermesidir. Bazen sorgulanan kişi muhatabını yanıltabilir veya –ağır baskı ve işkence altında dahi– doğruyu söylememekte direnebilir. Hele yalancı şahit bulabildiğinde gerçekleri saptırması daha da kolaylaşır. 65.; ayette, hesap gününün bu dünyadaki tasavvurlarımıza göre düşünülmemesi ve o gün bütün gerçeklerin ayan beyan ortaya çıkacağının iyice kavranması için, bilinen konuşma organının bağlanacağı (ağızların mühürleneceği), başka bazı organların (ellerin) dile geleceği ve yalan söylemesi asla muhtemel olmayan tanıkların bulunacağı (ayakların şahitlik edeceği) belirtilmektedir (Nûr sûresinin 24. âyetinde “diller”in sahipleri aleyhine tanıklık edeceğinin belirtilmesinin bu âyetle çelişmediği, çünkü orada münafıkların durumundan söz edildiği hakkında bk. İbn Âşûr, XXIII, 50).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 506

60: “Ben size öğüt vermedim mi: Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.”

61: “Yalnız bana kulluk edin; dosdoğru yol işte budur” diye?

62: Buna rağmen, gerçekten o içinizden nice nesilleri doğru yoldan saptırdı. Aklınızı kullanıp, ona göre davranmalı değil miydiniz?

63: İşte, tehdit edilip durduğunuz cehennem!

TEFSİR:

Cenâb-ı Hak, ilk insandan itibaren her ümmete, her millete peygamberlerini göndermiş (bk. Fâtır 35/24) ve onlar vasıtasıyla talimatlarını, emir ve yasaklarını bildirmiştir. Bu talimatların esası şudur: Birinci olarak def-i mefsedet yani zararlı şeylerin uzaklaştırılması gelir. Bu sebeple önce yapılmaması gereken husus beyan edilmiştir: Buna göre tüm kötülüklerin temsilcisi olan şeytana kulluk edilmeyecektir. Çünkü o, insanın apaçık düşmanıdır. Tâ işin başında düşmanlığını ilan etmiş ve kıyamete kadar bu işi yapmak için izin almıştır. Dünya imtihanının sırrı burada yatmaktadır.

Hasan Basrî (k.s.) şöyle der: “Bir kimsede şu dört koruyucu olursa, Yüce Allah onu şeytanın şerrinden korur: Bir şeye karşı aşırı istek duyduğu zaman, kendini kaybetmemek, nefse hâkim olmak. Bir şeyden korktuğu zaman, yine kendini kaybetmemek, nefse hâkim olmak. Şehvet duyguları kabardığı anda onları dağıtmasını bilmek, nefse hâkim olmak. Öfke anında hemen şuursuz davranışlara girmemek, yine nefse hâkim olmak.” (el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 336-337)

Burada sözü edilenlerin bugün modern psikolojide adı kontroldür. İnsanın duygu ve düşüncelerini kontrol altında tutması, taşmaması önerilmektedir.

İkinci olarak celb-i menfaat, yani iyiliklerin kazanılması gelir. Bunun da esası tüm güzelliklerin kaynağı olan Allah’a kulluktur. O halde yalnızca Allah’a kulluk yapılacaktır. Zaten insanı cennete götürecek dosdoğru yol da, Allah’a ihlasla kulluk yoludur.

Şimdi bir taraftan peygamberlerin getirdiği mesajlara kulak vermeyen, bir taraftan da doğru yolu bulması için kendine lütfedilen akıl nimetini gerektiği gibi kullanmayan, kısaca ifade etmek gerekirse, hem vahyî ve nebevî, hem de aklî ve fıtrî nimetlerin kıymetini bilmeyip bunlara nankörlük eden ahmakların elbette varacakları yer cehennem olacaktır. Onların geçerli bir bahane uydurma imkân ve ihtimali de yoktur.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Önceki ve Sonraki Yazılar