JANDARMA

Jandarmalık zor meslektir. Subayı, astsubayı, uzman jandarması ve uzman erbaşı; çilesi bol rütbelerdir ve bu rütbe sahipleri çok çilekeş insanlardır. Çünkü jandarmalar ülke sınırları içinde devletin kanunlarını bizzat uygulayan, gözeten, idari ve adli kolluk görevlileridir. Jandarmalar bir yanları ile askerdirler ve askerce sorumluluk taşırlar. Vatani görevlerini yerine getiren Mehmetçikler nedeni ile her jandarma komutanı; mesai saati içinde veya dışında olsun birliğinin yaptığı veya yapamadığı her şeyden sorumlu olduğunun bilincinde olmak zorundadır. Ama aynı zamanda vatandaşın huzur ve güvenliğini de sağlamak zorunda olduğunun bilincindedir. Yine aynı zamanda yargının yüklediği sorumlulukları da yerine getiren ve onların eli ayağı, gözü kulağı olan bir adli kolluk kuvvetidir.

Biz şehirde yaşayanlar jandarmayı yolda gördüğümüz mavi arabalarından ve yol kontrollerinden tanıyoruz. Ama dağda bayırda, kırda köyde vatandaşla içli dışlı olan jandarmadır. Çünkü şehirde polis neyse taşrada da Jandarma odur. Geniş bir coğrafyaya yayılmış teşkilat yapısı ile jandarma, Türkiye’nin en ücra yerlerinde asayişi, huzuru, güveni ve adaleti sağlayan yegâne güçtür.

Yazımın başında jandarmalık çok çilekeşliktir dedim. Nedeni ise; en başta her birkaç senede bir tayin görmeleridir. Çok fazla tayin gördüğü için eşyaları kısa sürede hurdaya döner. Onun için derler ya “iki tayin bir yangın” demektir. Hele de aileleri, hele de aileleri. Oradan oraya savrulmaktan en çok çocukları mağdur olur. Sürekli okul değiştirmekten adaptasyon sorunu yaşarlar. Jandarma çocukları liseyi bitirene kadar en az dört beş okul değiştirirler. Çalışan eşlerinin tayinleri de da ayrı bir sorundur. Ne sosyal hayatları vardır ne de samimi kalıcı dostları. Çünkü jandarmalık yalnızlıktır. Çünkü jandarma demek bir yaparak gibi oradan oraya, olaydan olaya, maceradan maceraya sürüklenmek demektir.

Bu kadar ağır koşullarda görev yapan insanların aşırı pratik zekâya, kanunlara nizamlara hâkimiyetlerinin tam olması gerekir. Hele de bu iletişim çağında Jandarma mensupları çok daha fazla dirayetli ve akıllı olmak zorundadır. İnsanların kolayca şikâyetçi olduğu bir ortamda başını belaya sokmadan vazife yapmak pekte kolay değildir. Jandarmaysan çelik gibi sinirlerin, barışçıl, ancak bir o kadar da otoriter yanının belli olması gerekir.

Her ülkenin koşulları farklı olsa da; jandarması yeteri kadar güçlendirilmemiş, eğitilmemiş, donatılmamış ülkelerin demokrasisi de demokrasi değildir. Çünkü bir ülkenin demokrasisi, karakolların kapısında başlar. Çünkü bir ülkenin barışı, huzur ve istikrarı, karakolların kapısında başlar. Demokrasiden, hukuktan nasibini almamış, sosyal hukuk devletini özümsememiş, insan haklarından bihaber jandarmanın bulunduğu ülkede özgürlüklerde anlamsızlaşır. Demokrasiler de demokrasi olmaktan çıkar.

Jandarma personeli, kanunları çok iyi bilen, hoşgörüsü ve inisiyatif kullanma kapasitesi yüksek olacak şekilde eğitilmelidir. Jandarma personeli tam bir faydacı ruhta yetiştirilmelidir.

Çünkü Jandarma personeli;

Karakolunda, birliğinde görev yaparken tam bir askeri disiplin içerinde olmaya ihtiyaç duyar,

Vatandaşla ve diğer kurum ve kuruluşlarla vazifesinin gereği olarak temasa geçtiğinde ise askeri yanını bir yana bırakarak, bir ara bulucu, bir kanun uygulayıcısı ve bir barışın teminatı, devlet otoritesinin uygulayıcısı olacak hüviyete bürünmek zorundadır.

İşte bu hal, sadece jandarma askerlerinin değil, tüm silahlı kuvvetleri personelinin de sahip olması gereken özelliklerdir. Günümüzde bir asker sadece asker değildir. Askerlik mesleği kışlasında eğitim ve atış yaparak vakit geçiren, sadece ülke sınırları içinde görev yapan meslek olmaktan çıkmıştır. Askerlik mesleği daha küresel boyuta dönüşmektedir. Bir asker çok kısa sürede savaşçı özelliğinden sıyrılarak arabulucu, barışın koruyucusu ve teminatı bir görev olan barış gücü anlayışına da geçebilmelidir.

İşte bu nedenledir ki böyle bir mantalitenin en güzel örneği jandarma personelidir. Arabuluculuk ve sivillerle temas kurma konularında jandarmanın büyük tecrübelerinden istifade edilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar