Perinçek: Bu olaydan acı duymayacak bir Müslüman yok!

6 yaşında çocuk istisna olsa da, Türkiye'de kızların çocuk yaşta evlendirilmesine sıkça rastlanıldığını belirten Perinçek, “Türkiye’de duyguları olan tek bir insan, düşünmüyorum ki bu olay karşısında acı duymasın, lanetlemesin... Böyle bir insan yok Türkiye’de. Türk toplumunun acılarını paylaşıyorum ve mahkum ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Perinçek: Bu olaydan acı duymayacak bir Müslüman yok!

Cumhurbaşkanı Adayı ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ulusal Kanal'da yayınlanan Çıkış Yolu programında gündemi değerlendirdi.

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sinan Sungur ve Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel sordu, Perinçek yanıtladı.

Öncelikli konulardan biri 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirildiği ve cinsel istismara uğradığı iddialarıydı.

TÜRKİYE'DE ÖYLE BİR MÜSLÜMAN YOK

İddiaların ortaya çıkmasının ardından “Müslümanlar 6 yaşındaki çocuğu evlendirir, cinsel ilişkiye girmesine razı olur” gibi bir tavır gösterildiğini belirten Perinçek “Böyle bir Müslümanlık yok, böyle bir Müslüman yok. Türkiye’de 6 yaşındaki bir çocuğun evlendirilip bir erkeğin koynuna verilmesinden acı duymayacak ve mahkum etmeyecek bir Müslüman yok” diye konuştu.

Türkiye'de 'sahte laikler' türediğini belirten Perinçek “Laikçiler de deniyor. Laik değil onlar. Her türlü musibeti getirip Müslümanlığa bağlıyorlar. Burada da tavır almamız lazım” dedi.

6 yaşında bir çocuğun evlendirilmesinin tipik bir olay değil, istisnai olduğunu vurgulayan Perinçek şöyle devam etti: “14, 15 yaşındaki kızların evlendirilmesi, gerçekten Türkiye’nin belirli bölgelerinde hatta kentlerde bile çok rastlanan bir olay. Bunun üzerinde ne kadar dursak, toplumun bu derdi ile ne kadar uğraşsak doğrudur. Ama öyle bir hava yaratıldı ki sanki Türkiye’de 6 yaşındaki çocuklar evlendiriliyor.

Konunun bir başka boyutu daha olduğuna dikkat çeken Perinçek “İki şey birbirine karışıyor. Olay bir suç meselesi mi, bir ceza hukuku meselesi mi? Yoksa sosyoekonomik kültürel bir olay mı?” dedi.

TOPLUMSAL VE EKONOMİK ZEMİNİ KALKMALI

Perinçek sözlerini şöyle açtı: “Tabii suç tarafı var. Ama toplum sadece suç tarafını tartışıyor. Hep iddianameler konuşuluyor, cezalar konuşuyor, asın, kesin. Dikkat ederseniz toplumsal, ekonomik, kültürel yönü üzerinde pek durulmuyor. Çocuk gelin bir Ortaçağ meselesi. Bunun karşısında 'asın kesin, cezalandırın...' Bu tavır da bir Ortaçağ tavrı. Ortaçağ'dan kalan, kadını aşağılayan, kadını bir köle gibi gören, kadını cinsel meta gibi gören, kadını genç yaşta evlendiren, Ortaçağ anlayışları, 'feodalizm' diyelim. Mesela bu açıdan bakılmıyor. Bu açıdan bakan var; Vatan Partisi.

İlker Yücel'in “Zeminini ortadan kaldıralım diyorsunuz” sözleri üzerine Perinçek şöyle sürdürdü:

“Evet. Bunun toplumsal ekonomik sebebini, yani ağalık, beylik, şeyhlik, dervişlik... Atatürk diyor ya; 'Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, tarikat mensupları ülkesi olamaz.' Bu bir demokratik devrim programı. Burada bir toplumsal, ekonomik yapıya karşı tavır var. Ortaçağ kültürüne karşı bir tavır var. Aynı zamanda Ortaçağ ideolojisine karşı bir tavır var, çözüm orada. Yoksa istediğiniz kadar ceza yoluna gidin. Ben 6 yaşı konuşmuyorum, o milyonda bir ortaya çıkacak bir şey. Ama 14-15 yaşındaki çocuk gelinler olayı Ortaçağ ilişkileri içinde olan kişilerce meşru görülüyor. Medeni Kanun orada tanınmıyor. Sorunu nasıl çözebilirsiniz; 18 yaşından önce evlendirilen kızların kocalarını mahkum ederek sorunu çözemezsiniz. Hatta orda çocuk gelin şu tavrı alıyor; benim kocamı hapse atıyorsunuz, beni ortada bırakıyorsunuz, benim karnımda onun çocuğu var. Bırakın evliliğimizi sürdürelim diyor. Ve onun gözünde ve ailesinde o 14-15 yaşındaki evlilik normal. Bu Medeni Kanunumuzla, modern hukukla bağdaşmıyor.

CEZA TEK BAŞINA ÇÖZMEZ

“Biz ne taraftayız? Medeni Kanun’un. Hukuk nedeniyle değil, çağdaş bir toplum kurmak istediğimiz için, kadına değer verdiğimiz için, kadın kendi rızasıyla, isteyerek, gönülden o evliliği istemiş olması için, kadının o Ortaçağ ilişkileri içerisinde bir evden alınıp öbür eve cariye veya köle olarak alınmasına karşı olduğumuz için... Bütün hepsini toparladığımız zaman, bu sorunun çözümü ceza olmuyor. Ben ceza olmasın demiyorum. Ceza da önleyici bir tedbir olarak gerektir ama sırf cezaya kilitlenerek ceza ile bu sorunu çözeceğimizi sandığımızda sonuç itibariyle sorunu çözmemiş oluyoruz.

ATATÜRK'ÜN FORMÜLÜ

“Atatürk’ün formülünü kabul ettiğimiz zaman Türkiye; şeyhler, dervişler, tarikatlar, müritler, mensuplar ülkesi olmayacak. Ve onun temelinde ne var? Mülkiyet ilişkilerinin değişmesi, ağalığın, şeyhliğin, aşiret reislerinin ortadan kalkması... Ortaçağ ilişkilerini mülkiyet planında tasfiye etmediğimiz; kültürel planda, beyinlerde, ideolojide, duygularda temizlemediğimiz sürece o Ortaçağ ilişkilerinden bu vakalarla, 6 yaş vakası demiyim ama çocuk gelin vakasıyla karşı karşıya geliyoruz.

YAYGARA YAPANLAR FETÖ'YE, LGBT'YE SESSİZ

“Onun için dikkati buraya yöneltmek lazım. Fakat bakıyorum laiklik, Atatürkçülük adına çıkan çevrelerde hiç Atatürk'e benzer bir tavır yok. Ağalığı, beyliği, şeyhliği, dervişliği, müritliği temizleme tavrı yok. Hatta tam tersine o cemaatlerle beraberlik ve yoğun bir ittifak var. Yaygara yapan kesime bakıyorum -yaygara diyeceğim ona samimi bir tavır yok- FETÖ’ye karşı öyle bir tavırları yok. Amerika ile işbirliği yapan FETÖ diye bir cemaat var. Ama onlar FETÖ ile beraber, FETÖ’den hapse atılmış insanları mahkum edilmiş olsalar bile tekrar devletin içine geri almayı savunuyorlar. Feodalizme bir tavır yok. Furkan, Adnan Oktar gibi gruplara devletin yaptığı uygulamalar karşısında tavır alan kesim, buralarda birden bire yaygaracı oluyor. LGBT'ye karşı bir tavırları yok. Vatan Partisi bunlara karşı hassas ve duyarlılık içinde. Yani hem feodal zeminden beslenen çocuk trajedileri, tecavüzler, tacizler, hem de neoliberal kültürden beslenenler....”

DEVRİMCİ HÜKÜMET HEPSİNİ ÇİĞNER

Perinçek, Vatan Partisi'nin programında bütün Ortaçağ ilişkilerinin toplumdan temizlenmesi olduğunu söyledi, 1996'da başlattıkları “Devrim kanunları uygulansın” kampanyasını hatırlattı.

Bazı cemaat ve tarikatların vakıf adı altında “yasal bir zırh” kazandığının belirtilmesi üzerine Perinçek şöyle konuştu: “Devrimci, halktan yana bir hükümet zırh tanımaz. Devrimci bir hükümet bunların hepsini çiğner geçer.

AK PARTİ VE CHP KADININ BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇEKİŞTİRİYOR

Perinçek'e Anayasa'da yapılacak başörtüsü teklifi de soruldu.

Perinçek konunun Anayasa konusu olmadığına dikkat çekti: “Türban Anayasa'ya konmaz. Anayasa nedir? Devletin esas teşkilat hukukudur. Yani Anayasa devletin örgütlenmesini düzenler. Devletin yasama, yargı, yürütme kurumları, bunların arasındaki ilişkiler… İki, devlet ile vatandaşlar arasındaki kamusal ilişkileri, kamu hürriyetleri düzenler. Türban, Anayasa düzeyinde ele alınacak bir konu değil. İlk başta hatırlayacaksınız Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhuriyet Halk Partisi bu konuyu gündeme getirince tepkisi şu oldu: 'Bu Anayasa konusu değil.' dedi. O doğru tutumdu. Sonradan “Ya elimize geçmişken bunlar türban minderine çıkıyor. Orada gelelim bir sırtlarını bir daha yapıştıralım.' dediler. Yanlış. Yani Anayasa'ya her şeyi dolduramazsınız. Bakın burada başka bir olay var. Türbanı bir ucunda Cumhuriyet Halk Partisi çekiştiriyor, öbür ucunda da işte Ak Parti ve diğerleri türbanı çekiştiriyor, türbanı yırtacaklar! Bakın iki ucundan bu kadar çekiştirirseniz türbanı yırtarsınız!”