‘Sosyal Demokrat düşünce’, düşünce ve halkçı-devrimci eylemlerinin tutarlılığı ile, günümüzde haklılığı kabul edilmiş bir tutum olmuştur...

Provakasyona gelmedik.

Tahriklere kapılmadık.

Silahlı mücadeleye hep karşı çıktık.

Hayalci olmadık.

Türkiye’nin şartlarını gerçekçi olarak tespit ettik.

Ne ABD,ne Rusya, ne ÇİN dedik...

Bağımsız, demokratik, Kemalist Türkiye’yi savunduk.

Öğrencilerin bir sınıf olmadığını, öğrenciler ile devrim yapılamayacağını savunduk.

Devrimin, sınıfsal ve siyasal olduğunu savunduk.

Bu devrimden yararlanacak sınıf ve katmanların, bu hareketin içinde, bir parti ile beraber hareket etmesi gerçeğini savunduk.

Devrimin, sınıfsal (Yanlız öğrenci örgütleri ile değil ) ve siyasal (Partisi ile) olduğunu hep savunduk, dikta özlemcilerine duyuramadık.

Süngü ile gelinebilir ama süngünün üstüne oturulamayacağını savunduk, bunu da ‘birilerine’ kabul ettiremedik.

Toplumsal dinamitin fitili olduğunu söyleyenler, fitili, ajan-provakatörler tarafından, istedikleri zaman patlatılarak, imha edildiler!

Bizler, Sosyal Demokratlar olarak, SDDF ile, ne cuntaya, ne Ordu’ya,ne de silaha ve silahlı mücadeleye inanmadık...

Bizlerin tek güvendiği Halk olmuştur...

Bizler, bu doğrultuda halkın örgütlenmesi ve bu bozuk düzenin demokratik olarak-seçim yolu ile değiştirilmesi için SD safların her kademede sıkılaştırılmasını savunduk...

SDDF saflarında örgütlenen,çalışan binlerce SD arkadaşlarımıza selam olsun ! 

Biz haklıydık!

Bizi yenemediler !

Demokratik mücadelemizden korkanlar, bu nedenle SDDF’yi kapattılar !

Unutmadık, unutmuyoruz !