Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

JAN MYRDAL'IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE UKRAYNA

Dünyaca ünlü İsveçli devrimci Gazeteci-Yazar Jan Myrdal tam iki yıl önce, 30 Ekim 2020 tarihinde hayata gözlerini yumdu yüreklerimize gömüldü.

Kendisiyle 1974 yılında İsveç'e yerleştiğim yıl tanıştım. Devrimci çizgilerimiz çakışmıştı. İsveçli, Marksizim Leninizm ve Mao düşüncesini benimseyen Gnistan, Folket i Bild ve Clarté dergileri etrafında toparlanan arkadaşlarla samimi olmuştuk. Hele 1978'de Aydınlık Gazetesi günlük çıkmaya başlayınca daha da sık görüşmeye ve onların olanaklarından yararlanmaya başladık. Myrdal İsveçli devrimcilerin büyük saygı duydukları biriydi. Biz Türk devrimcileri de kısa zamanda kendisini sevdik saydık, yazılarının hastası olduk.

Myrdal tam bir kitap kurduydu. Kitapları okurdu, bilirdi, bilgiye dayanarak özgür düşünür, konuşur ve yazardı. Elindeki 50.000 civarındaki kitabını zengin dostları bir kütüphanede topladılar. İsteyenler buraya gidip kitaplardan yararlanabiliyorlar. Hatta uzun zaman kalıp çalışacak araştırmacılar için konaklayacak yer de var. Kitapların yüzde otuz kadarı İsveç'in, yüzde onbeşi de tüm Avrupa'nın hiçbir yerinde bulunmayan kitaplardan oluşuyor.

Jan Myrdal 92 yaşında aramızdan ayrıldığı ana dek hafızası yerindeydi. Balzac'tan mı bahsediyorsunuz, Balzac kitaplarıyla dolu olan odadaki bir raftan bir kitabı alıp, örneğin 453. sayfayı açıp "işte Balzac'ın şu sözünü kastediyorum" diyebilecek kadar müthiş bir belleğe sahipti.. Biraz dizleri ağrıması ve hızlı birşeyler yaptığında nefes nefese kalması dışında bir sorunu da yoktu.

Bilimsel analizleri mükemmeldi. CUK yerine oturuveriyordu. Kiev'de darbe yapılmasından iki ay sonra, 7 Nisan 2014'te, kendi kurmuş olduğu, benim de zaman zaman yazdığım, Folket i Bild Dergisi'nde bir yazı kaleme aldı. Gene olacağı gösteriyordu. "Müneccim misin be kardeşim?" dedirtecek bir yazıydı. Dedikleri çıktı. Değerli devrimci yazar yoldaşım, büyüğüm Jan Myrdal'ı bir kez daha bu yazısıyla saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.

AVRUPA'DA BÜYÜK BİR SAVAŞ OLASI; HATTA NEREDEYSE KESİN
Jan Myrdal

Kendilerine solcu diyen bazılarının yorumları daha önceki krizlerde yaptıklarıyla neredeyse aynı. Thomas Kanger halkın belirleyici güç olduğuna işaret ediyor. Doğru ama 1914 yazındaki gelişmeye benzeyen güncel çelişki hakkında söyledikleri hiç yeterli değil.

Diğerleri Birleşmiş Milletler tüzüğünü gösteriyor. Ama bu Ukrayna'da yaşanan olaylara bir çözüm getirmiyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya ve hatta İsveç Sosyal Demokrasisi pratikte o tüzüğün paragraflarıyla kıçlarını siliyorlar.

ABD başkanı ve Büyük Britanya başbakanı Paris'te konuştular (“Justice internationale et impunité, le cas des États-Unis” (ISBN: 778-2-296-02924-8). Bunlar Nürnberg örneğinde olduğu gibi mahkum edilebilirler. Ben "gumanist"* değilim. Ancak savaş çıkarıp sonunda derslerini alan Alman liderlerine üzüldüğüm kadar üzülürdüm.

Olan biteni yorumlamak çok zor değil. ABD, bizim Dışişleri Bakanı [Carl Bildt] gibi AB içindeki eylemciler yardımıyla bu krizi yarattı (ve bilinçli olarak şubatta anlaşmazlığı çözmek için imzalanan uzlaşmayı çiğnedi).

Eğer Rusya bu kez -1952'de Sovyetler Birliği ve Çin gibi- askeri bir hazırlıkla ABD'yi geri püskürtmezse (ve / ya da AB cephesini çökertmezse) savaş kaçınılmaz olacaktır. Rusya o zaman Avrupa'da "haklı savaş" adı verilen bir savaşa girmek zorunda kalacaktır.

Bu şimdi 1952'dekinden daha olasıdır. Çünkü Avrupa'daki halkın karşı güçleri tam felç olmuş gibiler.(Ama Avrupa dışında varlar. Benim görebildiğim kadarıyla BRICS [Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti] - Bloğu ABD ve AB'nin savaşına destek vermeyecektir). Şimdilik durum belli değil. Denge var. Bu savaşın nasıl gelişeceğini bilmiyoruz.

Bunun ülkelerimizin halkları için bir felaket olacağı ortada. İsveç, dışişleri yönetiminin yaptıkları ve generallerimizin berbat savaş planları nedeniyle - çok sert bir şekilde etkilenecektir. Almanya -eğer büyük sermayeleri kendi çıkarları için Merkel'i geriletemezse- 1945 yazında olduğundan beter bir şekilde geriye, sıfır noktasına itilecektir.

Kendilerine sol diyenlere gelince; büyük reformcu işçi hareketi liderlerinin ABD'nin kucağına oturtulduğunu ve aynı zamanda muhalefet temizlendiği zaman Norveç'in başına neler geldiğini anımsamalıyız. Ya da 1914'te Alman Sosyal Demokratlarının nasıl çöktüğü ya da büyük Fransız Komünist Partisi'nin Cezayir meselesinde açık bir anti-emperyalist tavır almada başarısız olduğunu hep hatırlamalıyız. Tüm bunlar açıkça yazılmalıdır.

* "Gumanist", "hümanist"in Rus harfleriyle yazılışı.

Jan Myrdal müneccim gibi savaşı da ihaneti de gördü. İsveç liderleri gene ABD'nin kucağında. Yeni İsveç Başbakanı Ulf Kristersson 8 Kasım'da Türkiye'ye gelecek. Yeni başbankanın eskisi gibi Türkiye Cumhurbaşkanından NATO'ya girme izni isteyeceği bildiriliyor.

Myrdal olsaydı ikisine de, "Sakın ha!" derdi.

Sakın ha! 

Önceki ve Sonraki Yazılar