
Ahmet Özdemir
NİHAT NİKEREL’E ÖZLEM
“Ertelenmiş umutlar düşerken / Eflatun akşamlara, / Karanlık köşebaşları / Ayaza kesiyordu ayışığını. / Paslı sustalıların şavkıması / Mehtaba göz kırpıyordu. / Geçmezdi böyle geceler / Sensiz, kimsesiz / Geçmedi zaman, pusuda. / Bir kuş öttü, / Bir çocuk ağladı, / Kahkaha attı bir kadın, / Sustu bir yürek, durdu.”
İnsan hayattayken yazılmalı gönül alıcı yazılar. Sergilenmeli sevgi sözleri, duygular anlatılmalı. Sunulmalı iltifatlar. Dostun beceri ve başarıları hayattayken ödüllendirmeli ki zayi olmasın. Nihat Nikerel’in büyük oyunculuğu, şairliği, yazarlığı ötesinde insan gibi insan olduğununun tanığıyım. Ama söylemeliydim. Geç kalmamalıydım. Önümüzde daha uzun zamanlar, konuşacak, sözler, boşalacak kadehler var sanmayacaktım. Nereden bilirdim ki, henüz elli dokuz yaşında bir gece uykusunun içine kalbini bırakacak…
Ahh! Canım kardeşim, arkadaşım Nihat Nikerel… Ne büyük gönül adamıydın. Kimseyi kırmaz, karıncayı bile incitmezdin. Şöhretin zirvesindeyken, “Şan şöhret bir gün gelir geçer... Baki kalan dostluklardır,” derdin. Sen Çorumlu, ben Sivaslı aynı burcun çocukları olarak birbirimizi iyi anlardık. Konservatuarın lokalinde dostlarla toplanırdık. Çok azımız kaldı yaşayan. Ne zaman bir televizyon programına konuk olsam, geç saat de olsa, arar, kutlar, bana moral dopingi yapardın. Kör olası zamanın çarkları, kimi öğütmedi ki?
Nihat Nikerel, 5 Şubat 1950’de Çorum’da doğdu. İkimiz de kova burcundaydık., Ben bir iki yaş daha kıdemliydim. Babasının vefatından sonra erken yaşlarda İstanbul'a geldi. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra, 1972-1976 yılları arasında dünyanın pek çok ülkesini gezdi. Daha sonra yurda döndü. 1985 yılında senaryolaştırılabilecek öykü yazarak sinemaya adım attı.
Çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol almaya, kitaplar yazmaya başladı.
Nikerel, İstanbul Aydın Üniversitesinde İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü bitirdi. Aynı zamanda öğretim görevlisi olarak İletişim bölümünde ders verdi.
1998 yılında Sıcak Saatler dizisinde canlandırdığı babacan komiser Cehennem Cevdet karakteri ile gönüllere taht kurmuştu. 2003 yılında yayınlanmaya başlayan Kurtlar Vadisi dizisinde canlandırdığı eski kabadayı Seyfo Dayı karakteri, Nikerel'e büyük ün kazandırdı...
Esernleriı arasında “Görüş Günü”, “İkinci Yarı, “Cehenemde de Çiçer Açar”, “Aralık’tı”. “Yalansız Yalnızlığım”, “Ay Zamanı Zalımca”, ”Islak İzler, “Ve Dostluklara”, “Eksik Pazartesi” gibi kitaplarını sayabilirim. Yalansız Yalnızlığım’da uzun yolculuklarını anlattı. Paris eksenli hayatında Ömer Şerif'i tanıdı sinemaya, Özdemir Asaf'ı tanıdı, şiire yakın oldu.
Aralık'tı adlı kitabıyla, Cengiz Aymatov ile aynı platformda ödül aldı. Tiyatro sahnesinde ilk defa 2004 yılında, Sadri Alışık Tiyatrosunda sahnelenen, "Ağır Roman" oyunuyla çıktı. Canlandırdığı "Arap Sado" tiplemesiyle, Magazin Gazetecileri Derneği’nin 12. Altın Objektif, "En İyi Tiyatro Oyuncusu" ödülünü aldı.
Yüze yakın film ve dizide rol aldı.
Nikerel, “Kurtlar Vadisi”yle birlikte, “Süper Baba” dizisinde “Arap Kadri” adlı bir mafya babasını, sözünü ettiğim gibi “Sıcak Saatler”de babacan ama aynı zamanda tam bir görev adamı olan “Cehennem Cevdet”i, “Bizim Ev”de “Necdet Reis”i, “Şaban Askerde”de “Kurşun Binbaşı”yı, “Deliyürek-Bumerang Cehenmemi'nde” Kerim Ağa'yı, “Zerda”da “Hasan Ali”yi ve “Ağır Roman”da “Arap Sado”yu başarıyla canlandırmıştı. Belene’de mahkum bir Türk’ü, Sonsuzluğun İki Yakası’da Ebu Kasem’i, Aynalı Tahir’de Taner Ağa’yı, Köprü’de Nihat’ı, Yaşanmış Şehir Hikâyeleri’nde Nuro Baba’yı, Susuzluk’ta, Halil’i, Ölüm Çiçekleri-Saraybosna’da Ali Fuat’ı, İpsiz Recep’te Hasan’ı, Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde’nde Zalim Baba rollerini oynamıştı.
Kendi sesinden dinlediğim “Aralık’tı” şiiri bir kitabına da ad olmuştu:
Aralıktı
Sabahtı
Yağmur sise yağıyordu
Sana sevmeyi anlatıyordum
Anlamıyordun
Bana özlemeyi anlatıyordun
Anlamıyordum
Aralıktı
Sabaha yakın
Karanlıktı
Herşey kaygandı
Yollarda
Orman yanıyordu
Biz yanıyorduk
Haziran başlarının baharı gibi
Nilüferlerin nazenin süzülüşleri geliyordu
Bulutlar arasında
Aralıktı
Aydınlıktı
Sevmeyi anlatıyordum
Ayak parmaklarının tırnak uçlarına
Özlemeyi anlatıyordun
Yangında kararmış yanaklarıma
Göz bebeklerin acıyordu
Gözlerini açamıyordun
Ellerimi açamıyordum
Sevmeyi anlatamıyordum
Aralıktı
Aydınlıktı
Anlaşamıyorduk
Biliyorduk
Seviyor ve özlüyorduk
Sise yağmur yağıyordu
Yollar ıslaktı
Yürekler ıslak
Gözlerin ıslaktı
Dudaklarım aralık
Aralıktı
Sabahtı
Aydınlıktı
Üşümüyorduk
Gülümsüyorduk
Haziran baharının cumartesisini istiyorduk
Üstelik öğleden sonrasını
Bugünde cumartesi
Aralıktı
Cumartesiydi
Sisliydi
Yağmurlu ve kaygan
Pazara yakındı ama cumartesiydi
Nilüferleri olmasada
Haziran baharı olmasada
Özlemeyi anlatamıyordum
Sevmeyi anlatamıyordum
Aralıktı
Cumartesiydi
Sisliydi
Yağmurlu
Aydınlıktı
Aralıktada sevilebilirmiş
Cumartesi olmayan cumarteside de
Yağmura özlemek sise sevmek anlatılabilirmiş
Aydınlığa gülümsenir karanlığa gülünebilirmiş
Söylemiştim sana mutlu olunabilirmiş
Haziran baharlarındaki gibi aşkla
Aralıktı
Cumartesiydi
Sisli
Yağmurlu ve kaygandı
Sabaha yakın
Alacakaranlıktı
26 Eylül 2009 tarihinde Beşiktaş'taki evinde oğlu tarafından ölü bulundu. Yapılan incelemede, uykusunda kalp krizi geçirerek öldüğü anlaşıldı. 28 Eylül 2009 tarihinde Levent Camisi'nde tören düzenlendi. Öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilmişti.
Hemşehrisi Hüseyin Uçar Nihat Nikerel’in arkasından şu şiiri yazmıştı:
“Nihat Nikerel’e”
Kalk uyan yerlerde yatma
Kendini toprağa katma
Gücün yetmez bana çatma
Gene benden oldun atak
Kavga deme kavga ortak
Hurileri sever misin?
Arşı’alaya değer misin?
Kayıp olmaz adlar sanlar
Çekilmiş bedenden kanlar
Anıları bende canlar
Gene benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Dostlarını sever misin?
Bu yaşamı över misin?
Dostum artık beni duyman
Lanet kör şeytana uyman
Ne kadar verirsek doyman
Gene benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Yoldaşların sever misin?
Zulme boyun eğer misin?
Gel anlat bu nasıl oyun
O beyaz kefeni soyun
Nikerel’im değil koyun
Gene benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Sen kaderi sever misin?
Ak göksünü döver misin?
Yasta inan bütün Çorum
Hadi kalk da yapak yorum
Sevenlere benim sorum
Niçin benden oldun atak
Kavga varsa kavga ortak
Taş atanı sever misin?
Gece misin? Seher misin?