
Ahmet Özdemir
NUMEROLOJİ VE ANADOLU BASININA İYİ HABER
Numeroloji bilimi, sayıların ve harflerin anlamı olduğunu öne sürer. Bu yönteme göre, sayıların ve harflerin her birinin bir gezegen ile bağlantısı var. Numerolojinin Türk İslam kültüründeki karşılığı ise “ebced” hesabı olmuştu.
Numerolojiye ne kadar inanırsınız bilmiyorum. Benim fazla bilgim olmamasına rağmen, bugün takviminde tekrarı olmayacak altı ikili yan yana geldi. İki bin yirmi ikinci yılda ikinci ayın yirmi ikinci gününde, cemi cümle ile birlikte evlatlarımın geleceği, huzuru için dua ettim.
Bugün bir süre yönetiminde bulunduğum Basın İlan Kurumu’nun 31. Dönem Birinci Genel Kurulu vardi. Aktif olarak yönetimde bulunmasam da Genel Kurul üyesi olarak video konferans ortamda katıldığım Genel Kurul’da yalnız bir dakika söz aldım. Takvimden söz ederek alacağımız kararların hayırlı olmasını diledim ama, ne demek istediğimi sanıyorum anlayan olmadı.
BİK Genel Kurulu’da benim düşünceme göre eksiiler vardı. Neler olduğunu burada yazmamın anlamı yok. Ama meslektaşlarım açısından artılar vardı. Bunların arasında 50 bin altı tirajlı gazeteler için resmi ilan tarifesine yüzde yetmişi aşan oranza zam yapılması önerisinin Cumhurbaşkanı’na sunulması, BİK Bayramoğlu tesisinin atıl durumdan Kocaeli Belediyesi uhdesinde faaliyete geçirilecek olması, Kurum personelinin maaşlarının iyileştirilmesi gibi hususlar vardı.
Efendim, gündem dışı olsa da şiirsiz kalmayalım: Bu dizeleri Bülent Biricik yazmış:
DAKİKASI KIRILMIŞ RAKAMLAR GİBİYİM
Zaman gittikçe kısalıyor sevgili
Bütün mevsimler çürüyor
Kol saatim bile kırık
Odamın içi siyah ve durgun
Aylardan Şubat
Bir kuş sürüsü dağılıyor penceremden
Gözlerim baygın
Dudaklarım konuşmasız
Bir çizgi film izleyip uyuyacağım
Nasıl olsa unuttum bende seni
Senin yaptığın gibi
Dakikası kırılmış rakamlar gibiyim
Çizik çizik aşk şarkılarım da var
Eskiye şiir olan ömrüm bitti bitiyor
Bir romanın -son-u gibiyim
Ucunda çığlıkları olan ölümlere gidiyorum
Üşümüş ve donmuş bedenimle
Gözyaşları kırılmış gözler duruyor ardımda
Belki sen değilsin oradaki
Belki yoksun
Ya da belki de
İçi boş bekleyişlerle doluyum
Dibimde açmış papatyaların
sayısı yetmiyor sevmeye
Sis dolmuş bir sokak lambası kadar ıssızım
Eski mevsimlik bir tablo gibi hüzün doluyum
Senin hissedemediğin hayatında kör bir noktayım
Başıboş ve kimsesiz
Neyse ki bitiyor işte
Bitiyor her şey
Senden dökülen neyim kaldıysa artık...
Kim bilir
Susunca sessizliğim kalıyordur belki de
Bir ıslak pencere
Bir puslu adım
Bir sensiz ölüm...
Belki de hepsi bu kadar
Her şey bu kadar...