SERHAT SABRİ YILMAZ VE ÂŞIK EMSALİ KİTABI

Yılını hatırlamıyorum. “Ozanların İzinde” adında bir belgesel çekiyorduk. Rahmetli Emin Kangal ağabeyim Kangal sevdalısıydı. Ünlü Kangal Ağalarının soyundan geliyordu. Israr etti. Proje yönetmeni Yaşar Aslan, görüntü yönetmeni Hamit Hasbay ve Aşık Selahattin Akarsu ile birlikte Kangal’ın köylerini gezmeye başladık. Yolumuz Sarıpınar Köyünün Sekiliyurt mezrasına düştü. Bu mezrada aynı yıllarda doğmuş, aynı yıllarda vefat etmiş, birbirleriyle akraba üç âşığımız vardı: Emsalî, Sanatî ve İcazet. Birer dakika da olsa onları anmadan geçemedik. Emsalî’nin akrabalarını bulduk ve evinin merdivenlerine oturdum ve anlatmaya başladım. Ne anlattığımı aşağıda eklediğim videoda izleyebilirsiniz.

Emsali ile aşinalığım 1970’lı yılların ortalarında Konya Aşıklar Bayramıyla ilgilendiğim yıllarda olmuştu. Feyzi Halıcı Çağrı dergisinde ondan övgü ile söz etmişti. Nümayişten gösteri ve şovdan uzak ağırbaşlı şiirini okurdu. O günlerin genç, ateşli ve iddialı âşıklarından Çobanoğlu, Reyhanî, Taşlıova, Alyansoğlu, Selmanî, İsmail Cengiz, Feymanî, Ferrahî, İlhamî gibi âşıklardan ayrıcalıklıydı. Fazla bir yakınlığımız olmadı. Ama Konya’da yaşadığı için Sivaslılığı ikinci planda kalmasına üzülmüştüm.

Geçen yıl Cumhuriyet Üniversitesi’nin değerli bilim insanlarından Dr. Serhat Sabri Yılmaz’ın Âşık Emsalî hakkında bir kitap hazırladığını öğrenmiş sevinmiştim. Birkaç ay önce kitaba kavuştum. Sevindim. İnşallah sıraya Sanatî ve İcazet de girer. Ya da girmek üzeredir.

Âşık Emsali’ kitabının ön sözünde belirtildiği gibi, bu zamana kadar Ruhsatî âşık kolu ve âşığımız hakkında yapılan çalışmalarda yeterli bilgi bulmamaktaydı. Serhat Sabri Yılmaz’ın araştırma ve çalışmaları bilgi azlığını giderecek, sanatı hakkında düşünceleri daha ayrıntılı olarak yansıtacak nitelikte oldu. Ruhsatî kolunun bu güçlü âşığının, Ruhsatî’nin yanı sıra hangi âşıklardan etkilendiği konusu da incelendi.

Dr. Serhat Sabri Yılmaz, Emsalî’nin şiirlerini önce hecelerine göre ayırmış. Ayak dizelerinin son harflerine göre alfabetik olarak sıralamış. Mahlas karışıklığını önlemek açısından Sivas Yöresinde “Emsalî” mahlasıyla şiirler söyleyen Gürünlü Emsalî Kılıç ve Kul Emsalî hakkında bilgi ve örnekler de verilmiş.

Emsalî’nin asıl adı Mustafa Turgut. 1895 ile 1900 yılları arasında sözünü ettiğim Sekiliyurt mezrasında doğmuş. Babası Molla Hasanoğulları sülalesinden Osman Efendi.

Arzuhal (dilekçe) niyetiyle yazdığı bir şiirinde kendini şöyle anlatmıştı:

“… Sivas Kangal Sekiliyurt köyümüz

Asıl Kümbeteli soylu soylu soyumuz

Size düşman oldu umûrânımız

Uzun ömür versin evladınıza.

Sahnı salı sattı Mustafa Turgut,

Ne mal kaldı ne mülk kaldı ne bir yurt

Borcu ödemeye kalmadı ümit

Atıldım şeref ü şefkatinize. “

Çileli bir ömür süren Emsalî, köyünden ayrılmak zorunda kalmış, bir süre Zağıl köyüne göçmüş. Bir köpek meselesinden ağa tarafından evi yıktırılmış. Kargalı köyüne göçmek zorunda kalmış. Burada da barınamayınca askerlik yaptığı Konya’ya göçmüşler. Emsalî 1978 yılında Konya’da vefat etmiş, orada defnedilmiş.

Bâdeli bir âşık olan Emsalî, saz çalmazdı. Ama doğaçlama (irticalen) şiir söyleme yeteneği çok kuvvetliydi. Bu nedenle döneminin en kuvvetli âşıklarıyla uzun uzun atışmalar yapmıştı. Henüz kundaktayken Mahlasını Ruhsatî vermişti.

Emsalî’nin hayatı fakirlikle geçmişti. Fakirlik üzerine birçok destan söylemişti. Doğal afetler ve sosyal ve milli konular üzerine de destanları vardı. Zağıl köyünde iken evini basan fareler için de bir destanı vardı: Bazı kıtalarını aktarabiliriz:

Dinleyin efendim bir sohbetim var

Hep şayan-ı destan oldu fareler

İkamet-i dava şikâyetim var

Belimi beş yerden kırdı fareler

Kıtlığın elinden çok çile çektim

Harcadım evimi başıma yıktım

Temin-i idare bir tohum ektim

Yetmeden göğ iken yoldu fareler

Kazması küreği beş dişi de var

Çadırı direği şiltesi de var

Ordu komutanı binbaşı da var

Geldi bölük bölük kondu fareler

……..

Toplanıp bir meclis olur akşamdan

Durur konuşurlar ince makamdan

Ne Müdürden korkar ne kaymakamdan

Nizam defterini dürdü fareler

Bir gün keşf ederken ev eşyasını

Bulgur çuvalında duydum sesini

Güç ile öldürdüm bir tanesini

Kolorduya haber saldı fareler

Dinlen farelerin ferasetini

Çete başlarının cesaretini

Tamam kuşanmışlar cenk aletini

Geldi bizim eve doldu fareler

Gizlendi kediler tor da kalmadı

Bir karşı koyacak er de kalmadı

Kaçıp kurtaracak yer de kalmadı

Mal-ı ganimete daldı fareler

Önlerine bir taş atmadım hele

Yalınız bir yere gitmedim hele

Serbestçe uykuya yatmadım hele

Belki beni bile yerdi fareler

Emsali'm bundan da çektim çok elem

Bir diyecek söz kalmadı vesselam

Hasıl-ı şikâyet hülasa kelam

Harap etti bizim yurdu fareler

Emsâlî’nin dini içerikli öğütleri, taşlamaları, bedduaları, dualamaları, aşka dair güzellemeleri, gurbet, sıla şiirleri vardı. Âşık geleneğinin inceliklerini ve gereklerini iyi bilirdi. Dr. Serhat Sabri Yılmaz’ın Âşık Emsalî kitabından öğrendiğime göre, bir gün Sanatî ile birlikte Tokat’a gitmiş. Bir kahvehanede otururlarken, bunların âşık olduğunu duyan Mehmet Ağa isminde birisi Âşık Şenlik ağzından bir muamma sormuş. Emsalî ona karşı şu cevabı vermiş:

“Açılmıştır âşıkların meydanı

Karşıdan karşıya kaş atma gözüm

Âşık isen kendi özünden söyle

Elin sapanıyla taş atma gözüm.

Âşıklar başına çok haller gelir

Bu serencamları geçiren bilir

Belki bir dar günde ilazım olur

Torbanın dibini boşaltma gözüm.”

Dr. Serhat Sabri Yılmaz’ın “Aşık Emsalî kitabının içeriğinde Davut Sularî, Durmuş, İlhamî, Sanatî, Tabibî, Yarım Ali, Mihriban gibi âşıklarla yaptığı karşılaşmalar bulunuyor. Tasnif edilen şiirlerin büyük bölümü 11 heceli. Az da olsa sekiz, on beş, on altı ve on yedi heceli şiir örnekleri de var. Sivas’ta Vilayet Yayınevi yayınları arasında çıkmış. (Paşa Camii Altı No 15- Sivas 0346 225 22 96)

Kitapta yer alan şiirlerin birini daha paylaşıyorum:

BİLİR

Kara gözlüm senden ayrı düşeli

Benim çektiğimi bir Allah bilir

Benim sana yanıp yakıldığımı

Yerde padişah, gökte şâh bilir

Şu sinemi ateşlere yaktığım

Gözlerimde kanlı yaşlar döktüğüm

Ancak ben bilirim benim çektiğim

Ne Garip, ne Kerem, ne Emrah bilir

Sinemdeki yaram inceden ince

Sızlar yüreğim yâri görünce

Yârin yarasını yâr sarar anca

Ne hekim ne doktor ne cerrah bilir

Kalktı gönül terk eyledi yurdunu

Bulamadım bu sevdanın ardını

Kimse bilmez Emsalî’nin derdini

Derinden çektiğim derin âh bilir

https://www.facebook.com/ahmet.ozdemir.3914/videos/1162114571530

Önceki ve Sonraki Yazılar