Bora Özizmirli

Bora Özizmirli

RUSYA VE İRAN; SURİYE'Yİ DOĞRU ÇİZGİYE ÇEKECEKTİR

Daha önce yazılarımda defalarca belirttiğim gibi, Türkiye’nin tekrar Batılı ülkelerin güdümüne girmesi mümkün değildir. Artık bu iş bitmiştir.

Batılı ülkelerin Doğu Akdeniz, Ege, vb.  bölgelerde tehditleri bir yana Türkiye önümüzdeki  5, 10 ve 50 yıllık süreçlerde Tam Bağımsızlık temelinde yönünü Asya’ya kaydırmıştır. Artık bu işin tartışması bile kalmamıştır.

En son Tahran’da gerçekleşen üçlü zirveyi de bu şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Tahran Zirvesi başlı başına Türkiye’nin Batıya karşı dik duruşunun bir meyvesidir.


TÜRKİYE - İRAN- RUSYA, TERÖRE KARŞI TEK YÜREK OLDUKLARINI İLAN ETMİŞLERDİR

İşin doğrusu şudur ki; Türkiye, akıllı bir dış politikası hamlesi ve Asyalı dostlarının katkısıyla Tahran Zirvesi'nden zaferle ayrılmıştır.

Açıklanan 16 madde Türkiye’nin yararınadır.

Tahran’da  Türkiye-Rusya- İran arasında yapılan üçlü zirvenin ülkeleri teröre karşı tek yürek olduğunu ilan etmiştir.

Sırf Tahran Zirvesi bile Türkiye'nin gerçek dostlarının; Asya'da olduğunu,  Rusya-İran ve Türkiye'nin kader birliği içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır.

Burası çok önemlidir:  İran ile bazı anlaşmazlıklarımız olsa da; bu zirveyle birlikte  İran, siyasi ablukayı ve Batılı ekonomik yaptırımları aşmak için ihtiyaç duyduğu Türkiye'nin liderliği için hala Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı en iyi seçenek olarak gördüğünü kanıtlamıştır.

Herkes emin olsun bu saatten sonra İran’la çok büyük sorunlarımız olmayacaktır.

Türkiye ve İran arasında yapılacak olan her kışkırtma ABD ve İsrail’e yarayacaktır.

Bu yazımda Asya’daki dostlarımıza da seslenmek istiyorum. Onlar da emin olsun ki; Türkiye kazanınca İran kazanır, Rusya kazanır, Türk devletleri kazanır, bütün mazlum milletler kazanır. Bu nedenle Türkiyenin kazanması Asya’daki dostlarımızın da yararınadır.

Herkes emin olsun, Tahran’da yapılan zirve sonrası teröre karşı büyük operasyonlar yoldadır ve bu durum iç siyasete yansıyacaktır.

Özün özü şu ki; Tahran'da alınan kararlar Türkiye lehinedir ve bu kararlar Türkiye’de iç siyasete de yansıyacaktır.


TÜRKİYE'NİN RUSYA VE İRAN'LA KARŞI KARŞIYA GELMESİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

Diğer taraftan bazı dostlarımız ise; Türkiye'nin Amerikan çıkarları için Rusya ve İranla karşı karşıya gelme tehlikesinden söz etmektedirler.

Daha önce Rusya’nın Ukrayna'ya olan operasyonunda da aynı şeyler söylenmiş, o zaman da böyle bir durumun söz konusu olmadığını açıklamaya çalışmıştım.

Tekrar belirtmek istiyorum!

Türkiye asla Rusya ve İran’la karşı karşıya gelmeyecektir. Böyle bir şey ihtimal dahilinde bile yoktur. Tam tersine bu üç ülke dostluk temelinde ilişkilerini arttıracak ve daha çok dayanışma içersinde olacaktır.

Çünkü üç ülkeye de tehditler Batılı ülkelerden gelmektedir ve bu şartlar altında Türkiye-Rusya ve İran'ın ortak hareket etmesi kadar doğal bir  şey yoktur.

Bırakalım Türkiye’nin ABD çıkarları için Rusya ve İran’la karşı karşıya gelmesini, üç ülke daha çok dayanışma içerisinde olacaktır.

Ukrayna meselesinde "Türkiye, Rusya ile karşı karşıya gelecek" söylemi ne kadar çok gerçeği yansıtmıyorsa, "Türkiye;  Suriye’de Rusya ve İran’la karşı karşıya gelecek" söylemi de o derece gerçeği yansıtmamaktadır.


HEM TÜRK SİYASETİNİN HEMDE AK PARTİ'NİN BATICI ZİHNİYET KALINTILARINDAN BİR AN ÖNCE ARINMASI GEREKMEKTEDİR

Yalnız burada önemle dikkat edilmesi gereken yaklaşık 70 yıllık Batı hakimiyetinin Türkiye'ye ve Türk dış politikasına çok büyük zarar verdiğidir.

Batı hegemonyasının vermiş olduğu zarar yeni yeni onarılmaktadır, ancak buna rağmen hala bazı noktalarda ciddi eksiklikler vardır.

Atlantik'in ideolojik gücü bize köleliği alıştırıp Mankurtlaştırmıştır.

Sanki ABD tanrı gibi güce sahip olduğu yanılsaması yaratılıyor.

Bunun için hem Türk siyasetinin hem de AK Parti'nin batıcı zihniyet kalıntılarından bir an önce arınması gerekmektedir.

Bu tarz siyasetin devri bitmiştir. Artık bu tarz insanların siyaset sahnesinden çekilmesinin zamanı gelmiştir ve böyle olacaktır.

Diyebiliriz ki; AK Parti içi ve dışı fark etmeden tüm milli unsurların çalışmalarında batı zihniyetine sahip bu insanların tespiti daha büyük önem arz etmektedir.



TÜRKİYE; DAVUTOĞLU ZAMANINDA UYGULANAN YANLIŞ SURİYE POLİTİKASINI TERK ETMİŞTİR

Diğer bir nokta ise; Suriye meselesinde gerçekleri konuşup, yazmamız  gerekmektedir.

Türkiye; Davutoğlu zamanında yanlış bir Suriye politikası uyguladı.

Fakat  Davutoğlu sonrası süreçte Türkiye yanlış Suriye politikasından vazgeçti ve düzeltti.

Bunu da ilan etti!

13 Temmuz 2016’da Binali Yıldırım  yapmış olduğu basın açıklamasında “Suriye ile ilişkilerin normale dönmesine büyük ihtiyaç olduğunu” açıkladı.

18 Ağustos 2016’da hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş: “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucu.” dedi.

Bu süreçten sonra, Suriye’ye ve Esat'a en büyük desteği Türkiye vermiştir.

Türkiye hiçbir ülkenin yapmadığını yaparak, milyonlarca Suriyeliye kapılarını açıp ekmeğini paylaşmıştır.

Üstelik Türkiye’nin Suriye'de yaptığı operasyonlar ise; en çok Suriye'ye yaramıştır.

Fırat kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekatlar Türkiye’ye olduğu gibi Suriye’yi bölmek isteyenlere karşı yapılmıştır. Suriye ordusuna nefes aldırmıştır.

Tüm bunlara rağmen, Esad her defasında masayı  deviren taraf olmuş, uzlaşma yanlısı tutum göstermemiştir.

Çünkü, Suriye Türk düşmanlığını devam ettirip, Hatay bizim demektedir.

Esad;  PKK’ya karşı tavır almadığı gibi, tam tersine PKK’ya ya destek olmuştur.

Suriye’nin toprak bütünlüğünü garanti altına alacak hamle, teröristlerin sözde özyönetimini reddetmektir.

Ancak, Şam hala özyönetim ile uzlaşmaya çalışmakta ve çok tehlikeli bir politika izlemektedir.

İşte Tahran’da üçlü zirvenin en büyük katkılarından birisi de budur.

Rusya ve İran; Türkiye’nin terör konusunda hassasiyetini anlamışlardır.

Rusya ve İran; Suriye’yi doğru çizgiye çekecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar