Haydar Yalçınoğlu

Haydar Yalçınoğlu

YASA KRALIN NEFYİDİR -3

Cumhuriyetin en önemli özelliğinin yasama yetkisinin genel oyla seçilen bağımsız meclislere geçmesi olduğunu ve buna aykırı hareket eden Kral Charles'ın Londra'da "Whitehall Sarayı" önünde boynunun vurulduğunu, Sezar'ın hazin ve muhteşem sonunu görmüştük. Bu kural İngiltere de o kadar sıkı uygulanır ki, Kraliçe meclis tasvibi olmadan yıllık iznini bile kullanmaz.

Yasların hukuka dönüşmesinin ise kanlı bir tarihi vardır. İmdi bazı devletler hukuk devleti ( bunun için Fransa'da 1789 dan beri 1500 ayaklanma vardır. Bunun için demokrasi isyanların rejimidir denir), bazıları ise yasa devletidir.

İş burada kalsa iyidir. En azından ulusun genel iradesini temsil eden meşru bir organ tarafından YASANIRSINIZ.

Şöyle bir yasa düşünün, akşam saat 10'dan sonra kolunu pencereden çıkaranın kolu kesilir. Bu olasıdır. Bu yasadır ama meşru değildir, hukuki değildir. Yasa meşruiyetini hukuki olup olmamasından alır ki buna hukukun üstünlüğü denilmeKtedir. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ HUKUK DEVLETİNDEN DAHA ÜSÜT BİR KAVRAMDIR. BUNU BİR YERE DERKENAR EDELİM. AMA ŞİMDİ BAHSETMEYELİM.

Evet hep meclisler tarafından mı yasandık. Asla!

HİTLER

Carl Schmitt gibi hukukçular tarafından " siyaset hukukun en üst biçimidir" gibi görüşler ileri sürüldü. Bu şu demektir: Siyasetçilerin her görüşü ( onlar vatan haini olmadığına göre) hukukun da yerini tutar, çünkü çoğunluğun zaten kollektif bilincini yansıtırlar. Oysa çoğunluğun vandalizmi karşısında sadece HUKUK VE TARİH VARDIR. Bu son tümceyi bir yere not edip, ya altını ya üstünü çizin.

Almanya'da 1933 yılına kadar başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı vardır. Hitler 30 0cak 1933 yılında başbakan olarak atandı. Ancak, şansölye Hinderburg’un 2 Ağustos 1934’te ölmesiyle her iki makam “üniter başkanlık” adı altında Hitler tarafından birleştirildi, ardından Hitler “Führer”liğini ilan etti.

Hitler'in ilk işi yasama yetkisini meclisten almak olmuştur. Ermächtigungsgesetz” (Yetkili Kılma Kanunu) 24 Mart 1933’te onaylanarak yürürlüğe girdi. Yasa 5 maddeden oluşuyordu ve pek çok alanda yetkiler meclisten alınıyor hükümete veriliyordu. Meclis her bakımdan devre dışı bırakılmış idi.

Kadere bakın ki bu yasa için 2/3 çoğunluk gerekiyor idi. Oylama günü iktidar partileri bir önerge vererek mecliste olmayan vekillerin de var sayılmasına dair bir karar çıkarttı.

Çünkü 647 milletvekilinin seçildiği mecliste oylama sırasında 432 milletvekili hazır bulunmuştu. Yasaya karşı çıkan Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve Almanya Komünist Partisinin (KPD) 201 milletvekili bulunuyordu. Ancak buna rağmen üçte iki çoğunluk sınırı olan 431’in tutturulabilmesi için 15 milletvekilinin daha oylama dışında tutulması gerekiyordu.

Bunun için de terör dalgası estirildi. KPD’li 81 parlamenterin bir kısmı vekilliği düşürüldüğü, bir kısmı da hakkında çıkarılan tutuklama kararları olduğu için oylamaya katılamadı. Sonuçta oylamada olduğunda hareket edilen 538 milletvekilinden 94’ü “Hayır”, 444’ü de “Evet” oyu kullandı ve yasa kabul edilerek yürürlüğe konuldu. Böylece, faşist Hitler Hükümeti çok önemli yetkilerle donatılmış oldu.

SDP milletvekilleri bilhassa dış politikda "vatan haini" damgası yememek için Hitler'i desteklediler. 17 Mayıs 1933 de Hitler, Reichstag’da nasıl bir dış politika izleyeceğini açıklayan bir açıklama yaptı. O zaman yapılan bir değişiklikle meclisteki milletvekilleri, ayağa kalkarak yapılan açıklamaya destek verip vermediğini beyan ediyordu. Hitler, dış politikasını açıklayıp yerine geçtiğinde meclisteki tam 65 SPD milletvekili ayağa kalkarak onayladığını beyan etti. ARTIK HİTLERİN SAVAŞ ÇIKARMA YETKİSİ HAZIR İDİ VE BU YETKİ BİR DAHA GERİ ALIMADI.

Hitler bundan sonra ülkeyi başkanlık kararnameleri Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile idare etti. 400.000 den fazla kararname- kanun çıkardığı bilinir. Bu kanunlar o kadar karmaşık idi ki, sonradan bir yasa çıkararak sıradan insanların yasları bilmesi imkansız olduğundan, yasa ihlallerinden sorumlu tutulamayacağına dair bir yasa çıkarıldı. Bu çok masum be doğrudur. FEKAT! Fekatı fakat yapmayın lütfen.

Artık kimin yaslara tabi tutulup tutulmayacağına da HİTLER karar verecek idi. Böylece İKİLİ HUKUK VE ÖZNEYE GÖRE YORUM DÖNEMİ BAŞLADI. Bu cümleyi de bir yere yazın.

YASALARIN GENEL, OBJEKTİF, SOYUT, NORMATİF, EVRENSEL VE ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMASI YERİNE SUBJEKTİF BİR HUKUK NİZAMI HAKİM KILINMIŞ İDİ.

Artık şu denilebilirdi , Almanya Hitler yanlıları için dikensiz bir gül bahçesi, muhalifler için ise Dante cehenneminden daha beter bir yerdi.

İşte buna da YASA DEVLETİ DİYORUZ Kİ, FAŞİZM ASLINDA BURJUVAZİNİN EN KOMPRODOR, EN TEKELÇİ ve AZGIN KESİMİNİN KENDİ ÇIKARDIĞI YASLARA DAHİ UYMAMASI DİYE TANIMLANIR.

Bu tanımlama yanlıştır, ama şimdilik sizi tatmin için kullanıyorum. ( 3. Enternasyonel hazin yanılgısı burada yatar zaten, çünkü Hitler Harran ovasında at oynatır gibi, kağıt üzerinde kalem oynatarak çok yasa yapmış idi ).

Amerika'da Türkiye'ye kredi verecek kuruluşlar bir yılda 4000 yasa çıkarılan bir ülkeye güven olamaz diye bir karar aldılar. Buna dikkat çekerim.

İşte buna yasa devleti diyoruz.

Yarın da "yasası olan devlet" ve çarelerini yazayım. Bu ilkler ışığında politik değerlendirmeleri ve muhalefetin dış politikada tavrı ile ülkelerde olanların kritiğini size bırakıyorum.

FAKAT TARİHSEL ANAKROSİDEN SAKINILMASI TEMENNİSİNDEYİM VE SÖYLEYECEĞİM ŞUDUR: TARİHİN BİR AMACI VE DOĞANIN AHLAKI YOKTUR.

Önceki ve Sonraki Yazılar