BİR SİNCAP HİKAYESİ 1

Yıl 1982 olması lazım,Sarıkamış'ta görevliyim.Sarıkamış,çevresinde orman olan o zamanlar nüfusu otuz binler civarında rakımı çok yüksek bir şirin ilçemiz.Orman yazdık ama çok değişik bir orman nerede ise tek ağaç çeşidi mevcut (sarı çam)ve herhalde havasından olacak ağaçlar çok büyümüyor birde daha küçük yapıda ismini bilmediğim ancak iğne yapraklı olmayan bir ağaç da buraya uyum sağlamış.

Ben tümen tank taburu ikinci bölükte görev yapıyorum ilk gittiğimde bölük komutanımız hava değişiminde idi,toplam olarak bir subay üç astsubayız duruma göre astteğmen lerde iki veya üç kişi olabiliyor kısacası hepsi hepsi altı personeliz,o zamanlarda bizim taburda "M-47 tankları "var bunlar çok eski savaş araçları zaman zaman eski olmasının sorunlarını yaşıyoruz.Bölge tam bir karakış egemenliğinde ancak nem oranı düşük olduğu için şayet hava dinginse soğuk hemen etkisini göstermiyor.Buraya Edirne'den geldim biri Türkiye'nin en batısı burasıda nerede ise en doğusu bu nedenle yerel saat farkı çok yüksek ilk geldiğim gün hiç unutmam evinde misafir olduğum devre arkadaşımı heyecanla uyandırmıştım "güneş çoktan doğmuş,uyan"diyerek.Meğer uyanmamıza bir saatten fazla vakit varmış…

Tümen tank taburu o zamanlar Topçu Alayı Kışlası içinde bulunuyordu daha doğrusu benim tayin olduğum sene yeni taşınmışlar (sanırım Dumlu'dan)henüz yerleşme tam olarak bitmemiş bazı çalışmalar sürüyordu buraya istekli gelmiştim (sözde torpil!)zira çok yakın arkadaşlarım benden önce bu ilçeye tayin olmuştu sanırım torpille bu soğuk ilçeye ilk tayin olan astsubayımdır…

Her neyse,bölüğümüzün garajı ormanın çok yakınında bulunuyordu bu durumda bazen sürprizler de neden olabiliyordu bu sürpriz kurt veya ayı olabilmekte idi fakat yazınında konusu olan sincaplar çok sayıda çevremizde mevcuttu bu hayvanlar sonradan öğrendiğim gibi esas olarak çam kozalağı ile besleniyordu ve benim bulunduğum sürede Sarıkamış'ta hiçbir tarımsal faaliyet görmediğim gibi herhangi bir meyva ağacı da mevcut değildi.Fakat özellikle askeri birliklerin çöplüğünde çok fazla yemek artığı bulunurdu bazen köylüler de bunları toplayıp götürdüklerini hatırlıyorum.

Bizim sincap hikayeside bu şartlarda bir sincap besleme isteğimden doğdu.Askerlerinde yardımı ile bir sincap yakaladık,bunlar çok heyecanlı yaratıklar bu nedenle uzun süre yanına yaklaşmadım yoksa kalp krizinden ölebileceğini önceden biliyordum neyse biraz alışınca kirada kaldığım eve götürdüm,o sıralar iki arkadaş kalıyoruz.Evde bizimkinlerin bahçeden topladığı yarım çuvaldan fazla ceviz var nedense biz hiç yememiştik evde bu cevizden  verdim dönüp bakmadı bile ! En sonunda defalarca gözünün önünde yiyerek ikna edebildim tabi sonradan bu yiyeceğe bayıldı. 

Kısa sürede evcilleşti,arkadaşımın ufak tefek şikayetleri dışında sıkıntı yaratmadı (arkadaşın battaniyesini çok beğenmişti bizim yaramaz orada uyumaya bayılıyordu)arada bir birliğe de götürdüğüm oluyordu zaten bütün hikayede buradan kaynaklandı.Hareketli,sevimli hayvandı özellikle kabuklu yiyeceklerini yerken seyretmek pek çok kişi için cazipti.En nihayetinde  bizim bölük komutanıda  bir sincap sahibi olmak istedi fakat benim gösterdiğim özeni göstermediler ve birkaç sincap korkudan öldü,ölenlerin derisini Bl.K.nı isteyince birkaç er bu işe soyunup kürkü elde edildi.Sonunda canlı olarak bir adet sincap yakalandı hayvancağız çok korkmuştu baktım bu da ölüp gidecek devreye girip ilk biriki  günü sağ salim atlatmasını sağladım hayvan biraz yavaş olarak evcillleşmeye başladı.Kış geliyordu yüzbaşı terziye sincabıma parka miflonundan elbise yapın diye emir vermiş asker bana gelip serzenişte bulundu çünkü bu hayvanlar bu tür kalıplara girmeyeceğini asker biliyordu engel olmaya çalıştım baktım kesin kararlı birşey yapamadım ve bizim sincap için azap günleri başladı hayvan sürekli olarak kendisine yabancı fazlalıkları üstünden atmaya çalışıyor ancak elbette başaramıyordu.Bu durumunda katkısı oldumu emin değilim ancak bu sincap nedeni ile az çile çekmeyecektik!

Kısa sürede bizim sincaplar tümen içinde meşhur oldular özellikle benimki çok insana yakındı önce taburda sonra kışlada ki subay ve astsubaylarca merak edilip ziyaret edildi.Tümenin kurmay başkanı ve bütün "G- leri G-1;G-2;G-3;G-4" de ziyarete geldi çaylar içildi sincaplarla hoşça vakit geçirildi  ve gittiler.O günlerde TbK.nı için en önemli konu tank atışları idi ve bu görev bana verilmişti çünkü tankların nişan ayarı ve sıfırlamasında oldukça iyi idim ve bu atışlar üç tank birliği arasında yarış havasında geçerdi,bizim komutanda haklı olarak birinci olmak istiyordu benim atışları yaptırmamda bu durumu garanti ediyordu.Atışlara bir aydan az zaman kalmış hazırlıklar sürüyor bizim komutan sincapla falan ilgilenmiyor bizede uzaktan anlayış gösteriyor…

Bizim kurmay heyeti ziyaretinin ertesi günü bölük bakım kademesi binasında zincire bağlı olan Bl.K.nın sincabına fıstık vereyim dedim bir anda sağ baş parmağımı kaptı ve mızıka çalar gibi hızlı ısırdı.Elimi kurtarıp geri çekildim baktım kademe komutanı teknisyen ve erleri gülüyorlar odadan çıktım zaten cuma günü idi ve cuma günleri bakım işlerinin esas yapıldığı gündür kendi işlerime daldım mesai bitince evime gittim.

Ertesi gün birliğe erkenden uğradım zaten beni arıyorlarmış bizim teknisyen arkadaş nöbetci idi haber göndermiş yanına gittim "abi seni ısıran sincap kudurarak öldü !" dedi olayın vahametini anlayamamıştım "yani benim yüzümden mi öldü?" deyince  gülmediler…

Olayın ilk ortaya çıkışı cumartesi gününe gelmişti bu durumun da olayların hızlanmasına katkı sağladı zira sincaptan kürk çıkaranlar,çıkaranlara yardım edenler Bl.K.nın sincabını bakan,besleye,seven ve bunların arkadaşları derken önce bizim bölüğü sonra hızlıca taburu "sincap çılgınlığı"nı başlattı.

Daha hafta başı olmadan hastaneye giden er kalabalığını gören doktor tümen kurmay heyetini de görünce panikleyip hepsini Erzurum Mareşal F.Çakmak hastanesine sevk etmiş,ben olayları çok geç öğrendim pek umurumda değil işlerime bakıyorum fakat pazartesi günü Bl.K.nımız dahil erlerinde neredeyse tamamı yoktu ayrıca taburda boşalmıştı.Sonraları öğrenecektim bizim taburdan kışlamız birliklerine oradan 17 ve 28 piyade alaylarına sıçramış yüzlerce er ,sb astsb soluğu Erzurumda almıştı.Baktım bölükte kimse yok komşu bölüğümüzün bakım kademesine gittim zaten yan yana idik.O Bl.l.ün Bl.K.nı Osman Yzb.içeride idi çay içerken bana öyle bir "gaz verdi ki" bir anda ateşlenmiş gibi oldum bana "yahu bir tek seni ısırdı millet soluğu hastanede aldı sen yapıyorsun!Tb.K.nın tek derdi atışlar kendini düşün bu hastalıkta geri dönüş olmaz"benzeri salvoları gönderince bende şafak attı…

O gazla Tb.K.nının odasına daldım yakın arkadaşım Esvet astsb.(Tb.S-1 görevine başlamıştı bu görev personelin izin,ceza,kurs,personel hizmetlerini kapsar)ile bir konuyu görüşüyorlar benim içeriye patavatsız daldığımı görünce ikiside irkildi,daha izahat yapmadan "beni niye hastaneye göndermiyorsunuz?diğerlerinin canı canda benimki değersiz mi!" benzeri sözleri top ateşi benzeri odaya patlattım normal zamanda bu olay disiplin cezasını getirirdi ancak Tb.K.nı bu olayla ilgili benimle görüşmüş "Metin,bunlar korkak insanlar sen onlara uyma biz işimize bakalım"benzeri nutuk atarak beni başından savmıştı.Fakat hakikaten durum vahimdi çünkü kuduz olan insanın kurtuluşu sadece ve sadece zamanında aşı olması ile olabilirdi ve benim olay olalı üçüncü güne girmiş tik taklar hızlanmıştı. 

Yakın arkadaşım Esvet'inde devreye girerek durumu kurtarmayı başardık Tb.K.nı tank atışlarında atışta olmak şartı ile izin verneyi kabul etti hiç bahsetmemiştim kara talih!kör zaman !beni zor durumda bırakmıştı bir yandan kuduz tehdidi diğer yandan üniversite sınavına girmiş ve Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisad bölümünü kazanmış fakat kayıt için sadece iki gün vermişler ve o da sanırım üç gün sonra süresi sona eriyor du elbette önce can gelirdi önce bu beladan kurtulmalı sonra okul işine bakmalıydım bunun içinde bana birkaç günlük izin yetmeyeceğinden Esvet hemen çıkış tarihi olan dönüş tarihi olmayan izin kağıdı hazırlayıp getirdi Tb.K.nıda herşeyi bildiği için ses çıkarmadı.Odadan süratle çıkıp soluğu Ş.Işık Astsb.ın yanında aldım ölü sincap onda idi bu arada bir tahta kutu yaptırmıştı,kapıp soluğu evde aldım.Sivilleri giyip garaja koştum.Nalet şans!son otobüs gitmiş burası Denizli değil tek çare var ana yola çıkıp araç durdurmak zaten zamanım sınırlı.Tam yola giderken önümü askeri jeep kesti içinden gülerek Esvet indi.Tb.K.nı süresiz izni verdiğine pişman olmuş izin kağıdını almaya göndermiş banada bir gün izin vermiş "aşıyı vurulup "dönmemi istemiş.Can evinden vurulmuştum zaten öğlen oluyordu ne zaman Erzurum'a gidip aşı olacaktım ve geri dönecektim!"Beni görmedin"deyince güldü "zaten gitmişsin nasıl göreyim" deyince yola devam ettim o giderken "inşallah seni tekrar görürüm" diye düşünüyordum çok yakın arkadaştık çok şey paylaşmıştık…

Erzurum'a bir an önce varmalıydım ama nasıl?İlk gelen arabalar hep ticari veya nakliye aracı hemen karar verdim ilk gelecek arabanın önünde durup yana çekilmeyecektim.Nitekim Karşıdan bir kamyon göründü korna çaldı çekilmedim araç son anda güçlükle durdu tabi ağzına geleni söylüyor,bana bakmıyordu bile elimde mi kutuyu gösterdim asker olduğumu söyledim bir anda değişti "atla"dedi adam benden heycanlı son sürat Erzurum'a gidiyoruz.

Devamı sonraki yazıda...

Önceki ve Sonraki Yazılar