PARLAMENTER SİSTEM Mİ, BAŞKANLIK MI?

Öyle bir dönem yaşıyoruz ki, güçlü liderliğin sürece tekabül edebildiği sistemler ancak büyüyebiliyor.

İktisadi uygulamalar değişti. Sosyal hareketler hızlandı. Kültürel sınırlar kapandı. Savaş ve mücadeleler konsept değiştirdi.

Misal, "Dördüncü Nesil Savaş Biçimini"...

Bunun araçlarının da "Beşinci Kol Faaliyetleri" olduğunu kaç kişi biliyor?

Azıcık ucundan bakalım.

"Beşinci Kol" casusluk ve buna istinaden sabotaj faaliyetlerinin diğer adıdır.

Fiili müdahale ile ele geçirilemeyen bir kitleyi, ülkeyi sabotajlarla kaosa sürüklüyerek ülkedeki emniyet ve güvenliği zaafa uğratarak tedirgin etme...

Siyasi iradenin ülke içinde itibarını sarsarak ülkeyi yönetemediği algısı yaratarak ülke içindeki muhalefeti artırıp teslim alma stratejisidir.

Siyasi kriz demek; siyasi iradenin refleksini kaybedip devletin her şeyi ile zaafa uğrayıp işlerliğini yitirnesi demektir.

Taze bir örnek verelim de akla yaklaşsın...

Hatay'daki kontrespiyonaja bakalım.

Beşinci Kol Faaliyetleri'ne karşı İstihbarata Karşı Koyma kabiliyetinin artışı direkt kurumsallaşma farklılığı ve sistemin işlerliği ile alakalı...

Bu tür eylemler neden planlanır?

Türkiye özellikle son dönemde her türlü araç kullanılarak köşeye sıkıştırılmaya çalışıldı...

Kim ne derse desin, Türkiye son dönemde zincirlerini kırmış, kendi toprakları içindeki emniyet ve güvenlik meselelerini aşarak bölgesini de dizayn edecek hamlelere yeltenmiş...

Bunda da oldukça başarılı olmuştur.

Bir devlet düşünün ki, hem iktisadi dertlerle uğraşacak...

Hem teknolojisini geliştirmeye çalışacak...

Hem kanlı bir darbeyi savuşturup...

Çok kısa bir sürede toparlanıp...

Sınırları dışında...

Suriye'de, Libya'da, Irak'ta...

Donanması ile Doğu Akdeniz'de...

Azerbaycan'da...

İçeride PKK ve uzantıları ile...

İşid, DHKPC gibi örgütlerle...

Üstüne üstlük salgın ile mücadele edecek...

Yetmedi...

Bir de İstihbaratını bu denli etkin kılacak...

Bu durumu ifade edecek bir tanım bulamadım.

Eski parlamenter sistem, koalisyonlarla bu kadar derdi "aynı anda yönetirdim" diyorsanız...

Siz ya tarih bilmiyorsunuz, ya da bu milleti hiç tanımadığınız gibi dünyadan da bihabersiniz.

Kendileri parlamenter sistemin açmazlarını biliyorlarlar. 

İtiraftan sakındıklarını, milleti keklediklerine de biz tanık oluyoruz.

Parlamenter sistemi günün koşullarına işler hale getirmekten acizler.

"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" diye bir şey icat ettiler.

Neyi güçlendiriyoruz; nasıl güçlendiriyoruz; hadi "her toplum kendine haiz değerler ve sistemlere haizdir" ilkesini geçtim... 

Sonuçlarını kıyaslayabileceğimiz bir misal mevcut değil.

Mevcut sistemi hâlâ idrakten uzaklarlar, ya da tiyatro yapıyorlar.

Bu sistem tüm siyaset kurumlarını bir çatı altında toplanmaya mecbur bıraktığı gibi farklı ideolojileri devlette temsile zorunlu kılıyor.

AKP, MHP, BBP, VP bir tarafta...

CHP, İP, HDP, SP, DEVA v.s... Allah ne verdiyse diğer tarafta...

İdarede AKP de olduğu kadar... MHP de, BBP de VP de mevcut.

Misal iktidara danışmanlık yapan Vatan Partililer ortada cirit atıyor.

Muhalefette gaz alma görevi CHP'de... 

Buna mukabil HDP bile kuzu gibi...

Neyse, son sözümü söyleyeyim de bitireyim.

Bu sistemin işlediğini hınzır gibi biliyorsunuz.

Erdoğan gitsin de keyfine varalım diye mi bekliyorsunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar