SOYLU ADAMA!

TSK son senelerde bizleri başarıya öyle bir alıştırdı ki, bir şehit bile verilmesi  operasyonların başarısına gölge düşürüyor. Başarıyı öldürülen terörist sayısına karşı verilen şehit miktarı ile ölçer olduk...

Ben karacı değilim. Komando da değilim. Özel Harekatçı hiç değilim. Lakin sinsi taarruz ve sızma eğitimlerine iştirak etmiş biri olarak... 

Misal, fırtınalı bir gecede salınan bir çalının, insana benzettiğin bir kayanın; insana nasıl oyunlar oynadığını bilirim.

Gara'ya yapılan operasyonun amacının da "rehine kurtarma operasyonu" olduğu açıktır.

Bilinmelidir ki, siz ne kadar olaya vakıf olursanız olunuz, ne kadar eğitim yaparsanız yapınız...

Bilmediğiniz bir bölgede hiç ummadığınız süprizlerle karşılaşmanız muhtemeldir.

Karşınızdaki hele, dünyanın en acımasız, şerefsiz örgütü ise, bu ihtimal çok daha yüksektir. Adamlar çocuklara acımıyor ki, rehineye acısın!

"Esir" diyorlar. Hayır efendim, onlar esir değil, "rehine"; önce bunda anlaşalım.

Rehine ile esir arasındaki farkda, birinde kalleşçe kaçırılma, diğerinde muharebe sırasında canlı ele geçirme mevcuttur. 

PKK hangi operasyon sırasında bir askere veya bir polise ellerini kaldırtmış ki, onlara esir diyelim?

Türkiye Cumhuriyeti devleti ister kırsalda olsun, ister şehrin göbeğinde, ya da sınır ötesinde..

Ele geçirdiklerinin hepsini "terörist" kabul eder ve yargılayarak hüküm verir.

PKK'nın ele geçirdiği tüm güvenlik unsurları ise "rehine" olarak tanımlanır. Bütün dünyada da böyle olmak zorundadır.

Keyfimizden mi dünyaya devamlı "PKK teröristtir" hatırlatması yapıyoruz.

Bu işler öyle hassastır ki, dikkati kaçırdığınız an, bir bakmışsınız ki Yemen'deki Husiler gibi terör listesinden azlediverilir.

Rehine neden alınır?

Öncelikle propaganda ve pazarlık için...

Propaganda ve pazarlığın amacı ise devleti acziyet içinde göstermek, muhatap olmaya zorlayarak meşruiyet sağlamaktır.

Asker milletiz. 

Öğretmek gibi olmasın; Türkün sinir uçlarıyla oynayacaksan askerine, polisine dokunacaksın...

PKK bu hassasiyeti bildiğinden sürekli olarak polis, asker...

Onun yanında öğretmen, arazide çalışmak zorunda kalan kim varsa, devleti zorlayacak herkesi rehin almak için fırsat kollar.

Rehinelerin kurtarılması, örgüte prestij kaybettireceği için devamlı oradan oraya gezdirir... 

Mühendislik harikası diyebileceğimiz "mağara tipi hapishaneler" inşa ederek devlete koz olarak kullanacağı günü bekler.

Şehit edilen kardeşlerimizin bir çoğu beş altı senelik rehine olup... Kurtarılması iktidarın işine yarayacağı telakki edildiğinden; onüç rehine gözünü kırpmadan kafalarından vurularak katledilmiştir.

Peki devlet bu evlatlara hiç mi aldırış etmiyordu?

Ne münasebet!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve İçişleri Bakanı Soylu'nun işaret ettiği gibi, beş altı senedir bunların takip edildiği, kurtarmak için uygun zamanın beklediği açıkça ifade edildi.

Daha önceki tecrübelere bakarak.. Devletin bunları muhatap alarak, pazarlık meselesine girilmesi devletin acziyetinin yanında  PKK'yı meşrulaştıracağından pazarlıktan kaçınıldığı muhtemel...
 
İçişleri Bakanı Soylu'nun ifadelerinden anlaşılacağı üzere..

Aileler ile her daim irtibatta bulunulduğu, mutlaka gereğinin yapılacağı, lakin uygun zamanın kollandığı ifade edilmiş olmalı...

Rehine Kurtarma Operasyonları yüzde yüz başarı ile sonuçlanacak diye de bir kural yok..

Mısır'a ait, biri 1978 Larnaka, diğeri 1985 Malta'da iki uçak kaçırma olayı hatırlıyorum.  "Mısır komandoları tarafından kurtarılmaktansa Filistinli gerillalar tarafından kaçırılmayı yeğlerim" şeklinde bir söz literatüre girmişti. 

Birinde 15; diğerinde 59 kişi özel harekatçıların kurşunlarıyla ölmüştü.

Plan itibarıyla harekâtın başarılı geçtiği muhakkak...

Yüreğimizin yandığı ciğerimizin koptuğu da...

Bitirirken...

Sayın Soylu size bir kaç sözüm var: 

"Allah sonuca değil, niyetlere bakar."

Niyet halis mi idi?

Evet!

Tevekkül için gereken ne ise yaptınız mı?

Aylardır deli gibi hazırlanmışsınız, daha ne olsun!

Kim ne diyor, aldırma...

Böyle viya Komutan!

Önceki ve Sonraki Yazılar