İKTİDAR MİLLETVEKİLLERİ YURTTAŞI DİNLERSE...

Sorunun başladığı “yer” bilmemezlik!

Şunu düşünmek istemiyorum:

Yurttaşın yaşadıklarını görmelerine/ bilmelerine karşın, “kapanan işyeri yok, evine ekmek götüremeyen yok, işsiz genç yok, yoksulluk yok, atıklardan beslenen yok, toprağını ekemeyen yok, girdilerden dolayı boğulan üretici yok” diyecek siyasetçi olacağını düşünmek kadar “umudumu” yitirmedim açıkçası.

Yurttaşın arasına bir inseler, baştakilere tanık olduklarını bir anlatsalar, pazar atıklarının peşinde koşanları bir bilseler, sokakta gördüklerini bir iletseler…

Yaşananların bu denli “acı” olacağına inanmıyorum!

Herkes bir ana kuzusu,

Her kuzu bir ananın korumasında…

Kim kimin kuzusunun açlığına, doymazlığına izleyici olmak ister ki?

Kim kendinin olmasa bile, bir “kuzunun” can çekişini görmek ister?

Hiç kimse…

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milletvekillerine yönelik “en ücra köşelere kadar gidin, sıkılmadık el kalmasın” sözleri, aslında bugün yaşanan/ bilinmeyen sorunların da bir öz eleştirici gibi…

Her şey bir yana…

Sokakta, esnaf arasında, parkta, emekliler arasında bir süredir zaman harcayan “muhalefetin” konuyu bazen mecliste de gündeme getirmesi sırasında, “iktidar” koltuklarından gelen uğultudan konunun dışında oldukları görülüyordu!

Hepsinin bir eli yağda/ bir eli balda,

“İktidarın” tüm olanaklarından akıllara durgunluk verecek biçimde yararlanıyorlar,

Yurttaş arasından geçerken araçlarından inmiyorlar,

İnsanların kokladığı havayı/ bastığı toprağı/ karşılaştığı güçlüğü bilmeyince…

Haklı olarak “açlık sınırı, işsizlik, doyumsuzluk, umutsuzluk, beklentisizlik” gibi kavramlar konusunda her hangi bir yaşanmışlığa tanık olmayınca da, meclisteki koltuklarından avazlarının çıktığınca “muhalefet” milletvekillerine “yalan söylüyorsunuz” diye bağırıyorlardı!

Milletvekilleri yurttaşım içinde olmayınca,

Yaşamın içi “bilgisizlikle” dolunda;

Uygulama da yanlış oluyor…

* * *

Örneğin yıllardır anlatılan “büyüme” konusu”…

Ekonominin büyümesine karşın, yurttaşın her gün biraz daha yoksullaştığını görseler/ bilseler “her şey” bu günkü gibi mi olurdu?

“Bugünkü gibi olmazdı” demek istiyorum!

Ayrıca “bu günkü gibi olurdu” demek; bırakın salt bu günün yoksulluk yaşayanlarını/ işsizlerini/ doyumsuzlarını/ atık toplayıcılarını, toplumun yıkılmışlığının göstergesi olurdu!

O denli “umutsuz/ yarınsız” olmak istemiyorum!

Salt “iktidarın” milletvekilleri değil, onlara “rantla/ koltukla” bağlı olan sivil toplum örgütleri de bu sürecin içerisinde…

“İktidar” milletvekillerini genellikle bunlar ağırlıyor, lüks otellerin toplantı salonlarında toz/ yağmur/ çamur görmeden bir araya geliyorlar, herkesin bir birine övgüler sıralaması sağlanıyor, “iktidarın” ne denli başarılı olduğu anlatılıyor, yurttaşın sanal doyumundan söz ediliyor, yeniliyor/ içiliyor/ tamam…

* * *

İşin aslının hiç de öyle olmadığını bir bilseler, bir görseler…

“Kral çıplak, kral olmayan avutuluyor, kral yanlış bilgiyle” donatılıyor…

Örneğin Adana’da, odaların “iktidar” milletvekillerine öve/ öve bitiremedikleri ekonomi can çekişirken; kimse buna karşı koymuyor, kimse söylenenin doğru olmadığını belirtmiyor…

Yurttaşı bir yana bırakacak olursan odalar da, “iktidar” milletvekilleri de olanlardan hoşnut!

Sanayisinin bitirilmesi,

Tarım varsılı topraklarının işlenmemesi,

Büyüyen genç işsizi “iktidarın” umurunda değil!

Ondokuzlık yıllık bir “iktidarın” bunları savsaklamasını, eksiden olduğu gibi kapı kapı dolaşmayı bırakmasını, insanların arasına karışarak sorunlarını dinlememesini, yurttaşa kendini kanıtlayacak bir şey yapmamasını aslında “çok da” görmüyorum!

Onlarca yaşanan yolsuzluk, onlarca yaşanan geleceği belirsiz özelleştirme, onlarca ulusal varlığın elden çıkarılması, onlarca sığınmacının daha iyi koşullarda yaşamını sürmeleri için verilen çaba, kirlilik/ yıkım/ vahşet/ katliam/ sorgusuzluk…

Benzeri daha onlarcası yaşandı, hemen ardından seçimler yaşlandı; sonuç?

“İktidar”, büyük yanlışlar yaparak da yurttaşın “oyunu/ desteğini” alıyordu!

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milletvekillerine yönelik “en ücra köşelere kadar gidin, sıkılmadık el kalmasın” sözlerini, yurttaşın “gözlerini açtığı” biçimde yorumlamak olası…

Son anketlerden çıkan sonuç, “iktidar” için olumlu bir tablo çizmiyor!

Ondokuz yıldır girdiği her seçimi almış, üstelik hepsinde “en büyük” parti olmayı başarmış bir “siyasi oluşumun”, kendine yandaş anketörlerin grafiklerinde de düşüşte olması “bir şeyleri” eksik yaptığını, başta da yurttaştan uzaklaştığı sonucunu ortaya koymuş olmalı ki;

“En ücra köşelere kadar gidin, sıkılmadık el kalmasın” tümcesi ortaya çıktı!

Bakalım “iktidar” milletvekilleri yurttaşı dinledikten sonra ne değişecek?

Evine ekmek götüremeyen, işsiz kalan, umudu çalınan, toprağını ekemeyen, tencere kaynatamayan, işyerini kapatmak zorunda kalan, çocuğuna şeker alamayan, burs bedelini ödeyemeyen, düşündüklerini söyleyemeyen…

Daha çokları, bu ülkenin yurttaşının boğuştuğu sorunlar anlaşılabilecek mi, çözüm üretme yolları aranacak mı, “muhalefetin çıkışlarına hak verilecek mi?

Bu ülkenin yurttaşı bunu görecek…

Önceki ve Sonraki Yazılar