YURTTAŞ DOY-MU-YO-RUZ DİYORSA...

Başka yerlerden, başka yıllardan, başka isimlerden “gerekçeler” oluşturmaya çalışmak/ “gerekçeler” aramaya kalkışmak/ başkalarını suçlamak/ yapılan yanlışları anmamak…

Sorunların böyle çözüldüğünü “medya gücüyle” anlatmak/ benimsetmek/ inandırmak…

Bu aldatmacadır, bu kandırmacadır…

Eğer verimli toprakları, kullanılacak suları, aranan doğal koşulları bulunan bir ülkede;

Besin ürünleri el yakıyorsa,

Üretici girdilerden dolayı ekemez duruma gelmişse,

Hayvanların beslenmesi için saman dışalımla sağlanmışsa,

Hayvansal besinler, başta da süt yurttaşın “düşü” olmuşsa…

Ondokuz yıllık “iktidar” kendine bir bakmalı, neler yaptığını sorgulamalı, çiftçinin/ köylünün geçimini sağladığı toprağından neden kopmak istediğini masaya yatırmalı!

***

Herkesin “hastalık” dediği ağrılı/ sızlanmalı/ nöbetli olgular yaşandığında başvuracak/ gidecek/ danışacak yerler var da; “konuşma hastalığına” tutulan için böyle bir yer var mı bilmiyorum!

Süleyman Demirel “ağzı olan konuşur” derdi de, “bu” onun gibi de değil!

Emeklisi, emekçisi, üreticisi, esnafı, çiftçisi ne durumda olduklarını avazları çıktığınca/ tanınan özgürlükler kapsamında dile getiriyorlar!

Hiç birisi “yaşadıklarından” hoşnut olduğunu söyleyemiyor!

Tek sözcükle “doy-mu-yo-ruz” diyor!

Emekli, emekçi, üretici, esnaf, çiftçi doymuş olsa/ gereksinmelerini almış olsa/ çocuğunu sevindirebilmiş olsa “doy-mu-yo-ruz” diye aç-gözlülük yapar mı?

Pazardan istediği ürünü alabilse, marketten eksiklerini sağlayabilse, aylığını ay sonuna yetirebilse, elektrik/ su/ doğalgaz/ telefon/ faturalarını ödeyebilse “doy-mu-yo-ruz” der mi?

Bu yurdun insanı “onu” demez!

***

Evine ekmek götüremediğini gizler!

Eşinden/ çocuğundan bakışlarını gizler!

Karanlıkta oturmayı yeğler!

Gecelerini böler/ uykusuz kalır/ sabaha kızar ancak belli etmez!

Doğalgazı yakmadan örtünerek ısınmaya çalışır!

Sorulduğunda, hakkını ararken “doy-mu-yo-ruz” der!

***

“İktidar”, kendi alanında her şeyi söylüyor…

Yapılan “yeterince” desteği, söylüyor!

Evine “ekmek” götüremeyenin olmadığını, söylüyor!

Covid 19 sürecinde işyerlerinin kapanmadığını, söylüyor!

İşsizliğin olmadığını/ iş arayanların iş beğenmediğini, söylüyor!

Üreticinin sorunlarının giderildiğini, söylüyor!

Ulusal paranın değer kazandığını, söylüyor!

Dünyanın “bizi” kıskandığını, söylüyor!

“İktidarına” zarar verecek her tür eylemin “teröristlik” olduğunu, söylüyor!

yurttaşın “doy-mu-yo-ruz” demesine “yalansın” anlamına gelebilecek “birçok söz” söylüyor!

***

Belli ki “iktidarın” ne sokaktan, ne pazardan, ne piyasadan, ne işyerini kapatan esnaftan, ne ay sonunu getiremeyen emekliden, ne üniversite mezunu milyonlarca işsizden, ne toprağını ekemeyen çiftçiden, ne hasadına tutu konmuş üreticiden, ne de sosyal sorunlardan haberi yok!

Öyle ya…

“İktidarın” sözünü ettiği, alanlarda/ medya karşısında dedikleri gibi bir yerde yaşamak kim istemez ki?

Toprağı işlenecek, suyu kullanılacak, “iktidarın” yeterli bulduğu asgari ücret/ emekli aylığı gereksinmelere yetecek, işsizlik azalacak, enflasyon yaşanmayacak, işyerleri kapanmayacak, yeni iş alanları açılacak, işsizler iş ararken “seçici” olacak, yurttaş evine ekmek götürebilecek, emekçi çocuğuna şeker alabilecek, üretici ürününü değerinde satabilecek…

“Ama gerçekten” dünya bizi kıskanacak…

Kim istemez ki böyle bir yerde yaşamayı; istemeyenin canı kararsın!

***

“İlenç” değil bendeki…

Bu ülkenin/ bu yurdun doymasını istemeyen varsa, yineliyorum; canı kararsın!

Yanlışlar yapılır, ancak düzeltilir!

Eksikler olur, ancak giderilebilir!

Bu yurdun “iktidarı/ muhalefeti”, yurttaşın “doy-mu-yo-ruz” sesini duyuyor mu öncelikle?

Çünkü duymalı, çünkü kulak vermeli, çünkü bu ülkenin “açlık sınırı” altında yaşamını sürdüren milyonlarca yurttaşı var!

Bu yurdun verimli toprakları var, bol suyu var, doğal yapısı/ iklimi var…

Yurttaş “doy-mu-yo-ruz” diyorsa sorun var demektir!

***

Hiç başka yerlerden, başka yıllardan, başka isimlerden “gerekçeler” oluşturmaya çalışmadan/ “gerekçeler” aramaya kalkışmadan/ başkalarını suçlamadan, yapılan yanlışlar anlaşılmak isteniyor mu, onun bilinmesi gerek!

Bu yurdun insanı “doy-mu-yo-ruz” diyorsa, “doyuyorsunuz” diye çıkışmanın ya da algı oluşturmanın gereği yok!

Üretici toprağını ekmekten koptuğunu söylüyorsa,

Üretici ürününü değerinde satamadığını söylüyorsa,

Üretici/ tüketici arındaki katmanın haksız kazancından söz ediliyorsa,

Esnaf dükkanını kapatmak zorunda kaldığını söylüyorsa,

Taşın suyunu çıkaracak genç işsizlikten söz ediyorsa,

Bu yurdun insanı “doy-mu-yo-ruz” diyorsa…

Dinlensin, kulak verilsin, doyması sağlansın bu insanların…

Önceki ve Sonraki Yazılar