ANARŞİST ORDULAR KURMAK

Her devletin ordusu, öncelikle kendi devletine bağımlıdır. Devletin, hem ülke içindeki hem de dünya üzerindeki hedeflerine ulaşması için, mutlaka caydırıcı silahlı güce ihtiyacı vardır. Dolayısıyla bir devletin hedef çeşitliliği, ordusunun da o hedeflere göre yeniden yapılandırılmasını gerektirir.

Kara ve hudut harplerinin yoğun olduğu devirlerin fetihçi/işgalci orduları genelde kitle ordularıdır. Birçok cephede aynı anda harp etmeyi göze alan eski devletlerin amentüsü “ne kadar çok asker, o kadar büyük zafer” anlayışıydı. Kahramanlık, cesaret ve destansı savaş anıları kitle ordusu askerlerinin en büyük motivasyon kaynağıydı. Çünkü yeni topraklar ele geçirmek demek yeni ganimetler demekti.

Endüstri ve teknolojinin gelişimiyle, bilek kuvvetine dayanan kitle orduları geçersiz kılınmaya başlandı. Daha az asker ve daha fazla hareketlilik prensipleri devletlerin siyasi hedeflerini yeniden biçimlendirmede ve ordularını oluşturmada bir zorunluluk haline geldi. Esas hedef siyasi ve ekonomik çıkarlar olunca diğer devletlerle hedefler çakışmaya ve kavga yerine pay kapma anlamında devletlerarası işbirliğine de yönelindi. Bu işbirliği içinde gerekçeler zaten hazırdı. Dünyaya zarar verdiği düşünülen teröristler ve onları destekleyen devletler ile insan haklarını ihlal edenler hedefe konulsa da böyle bir dağınık hedeflere nüfus etmek ancak oldukça çevik ordularla mümkün olabilirdi. Klasik orduların hantal bürokratik organizasyonları da saf dışı edilmek üzere daha az prosedür ve daha fazla hareket serbestisine olanak veren anarşist ordu düzenine geçişler başladı. Artık günümüzde devletlerin görünürde bildik manada bir silahlı kuvvetleri olsa da bu kuvvetlerin perdelediği daha cüretkar anarşist ordularda yavaş yavaş kurulmaya başlandı.

Endüstriyel ve teknolojik gelişmişliğe sahip devletlerin sahada aktif olarak kullandığı güçlü küçük anarşist orduları, kitle ordularına nazaran daha büyük avantajlara sahipti. Daha hızlıydılar, daha ölümcüldüler, düşmanla yakın temasa girmeden onu çok daha uzaktan imha edebiliyorlardı. Anarşist ordular, hem devlet bünyesinde hem özel sektör eliyle de oluşturulabiliyordu.

Devletlerin ekonomik gücü, sahip olduğu endüstriyel ve teknolojik olanaklar, teknoloji geliştirme kabiliyetleri, kendisinin ve komşularının ekonomik, kültürel ve siyasal alandaki gelişmişlik düzeyi, dünya üzerindeki jeopolitik konumu, jeopolitik ve stratejik, siyasi ve ekonomik hedefleri ve çevresi, ne tür ordu modeline sahip olunmasını da ortaya çıkarıyordu. Güçlü olanaklara sahip ülkelerin orduları sayısal olarak küçülme yoluna gidiyordu. Artık siviller daha fazla silahlı kuvvetler içinde yer alıyor, sivil asker işbirliği devletlerin ve orduların varlığını sürdürmesinde ki olmazsa olmazlardan biri haline geliyordu.

Ama akıldan çıkmaması gereken husus, teknolojik orduların hem hızlı değişim sağlayan, ama aynı şekilde hızla da demode haline gelme tehlikesi de taşıyan ordulardı. Sürekli yeniliklerle beslenmeyen teknolojik ordu, bir başka gelişkin teknolojik ordu tarafından hurdaya çevrileme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirdi. Bunun örneğini de Ermenistan Azerbaycan arasında yaşanan Karabağ savaşında gördük. Teknolojiye daha fazla sahip olan Azerbaycan ordusu Ermenistan ordusunu hurdaya ve çıkardı.

Bir başka sakınca olarak da, teknolojik orduları var etmenin maliyeti, kitle orduların maliyetinden çok daha yüksektir. Oluşturduğunuz teknolojik orduyu sürekli güncel tutabilmeniz için, geride dev gibi maliyeti oldukça yüksek bilim insanları ve ARGE orduları çalıştırmanız gerekmektedir.

İleri teknoloji ordularında koordinasyon ve sanal ortam örgütlenmesi, zorlu bir süreçtir. Bunun planlanması ve icrası yine büyük bir alt yapıyı gerektirir. Zamanımız artık yavaş yavaş yapay zekaya doğru yönelirken, koordinasyon işi de insanın insanla haberleşmesinden çıkarak makinelerin makinelerle ortak hedefi gerçekleştirmek üzere haberleşmesine doğru seyretmektedir.

İleri teknoloji, üretenleri kadar üretilen teknolojileri kullanacak insanlara da ihtiyaç duyar. Teknolojik profesyonel ordular savaş taktikleri ve stratejileri geliştirmek için; teknolojiye hakim, analitik düşünme kapasitesi yüksek, sivil asker ilişkilerinde daha pragmatik, işin epistemolojik anlayışına da sahip üstün vasıflı komutanlara ve sivil liderlere ihtiyaç vardır. Ordular her ne kadar kara, deniz ve hava diye ayrılmış olsa da esasından hepsi tekil orduya dönüşmek üzeredir. Aynı stratejiyi, aynı teknolojiyi bilmek ve fiili ve sanal

ortamda koordineyi sağlayacak yetkinlikte olmak her halde bir subayda bulunması gereken asgari özelikle konumuna gelmek üzeredir. Bu gelişim bir devletin kendi ordusu için değil, müşterek hareket düzenleyeceği diğer ordular içinde geçerlidir.

Philippe Manigart; “ Silahlı Kuvvetlerin yeniden yapılanması” makalesinin sonuç bölümünde şöyle demektedir.

“Büyük ihtimalle yeniden yapılanma süreci sonunda, geleceğin postmodern askeri örgütleri, İK (insan kaynakları) yazınında örtülü anarşi ağı olarak bilinen örgütlere (çok şeffaf sınırları olan ve oldukça yatay, ademimerkeziyetçi karar vermeye sahip(karargahların küçüleceği de değerlendirilmektedir.) dönüşecek ve bu haliyle belirsizliği ortadan kaldırmaya yönelik yüksek bir kapasiteye sahip olabilir.”

Devletlerin artık sıkça başvurduğu gayri nizami harp tekniği, esasında bir anarşi türdür. Devletler küçük profesyonel ordunun gereği olarak ister istemez resmi anarşi üzerinden anarşizmi sahiplenmek zorunda kalmaktadır. Görev tipi emir, hızlı haberleşme, hızlı koordinasyon ve nokta operasyonları, yeni savaş tipi olarak anarşi ordularını ortaya çıkmaya başlamıştır. Gün geçtikçe yaygınlaşan anarşist ordu yapılanması, klasik manada terörist hareketler olarak düşünülmemelidir. Çünkü anarşist ordular, anarşist düşünceli yasal politikacılarla yoğun işbirliği içindedirler. Görüntüde yasaldırlar.Yaptıkları her operasyon adildir, yasaldır ve zorunlu ve evrensel hukuka uygundur. Dolayısı ile böyle bir komplonik eylemsel hedefi, ancak anarşist düşünceli politikacılar belirleyebilir ve bu anarşistçe belirlenmiş hedeflerini ancak anarşik ordular ele geçirebilir. Böyle bir başarı içinde genelde anlık istihbarata ve hızlı ulaşım vasıtalarına ve akıllı mühimmatlara ihtiyaç vardır. Anarşist ordular, avangart anlayışlı çok ileri teknolojik ordulardır. Teknolojisi gelişkin olmayan devletler ve orduları ancak başka devletlerin hedeflerini gerçekleştirmek üzere güvenlik görevlisi olarak işlev görebilir.

Yazdıklarımızdan da anlaşılacağı üzere, kitle ordularından profesyonel küçük ordulara yani anarşist ordulara dönüşmek, pek de kolay bir iş değildir. Milli teknolojisini geliştirmemiş devletlerin, milli savunma sanayi hamlesini yapamamış devletlerin profesyonel anarşist orduya geçme girişimleri sadece kendini kandırmaktır, İleri teknoloji devletlerinin savunma sanayisine katkı sunmaktan başka bir şey değildir.

Bir ordunun kitle ordusundan profesyonel orduya(anarşist orduya) geçişi bağlamında yeniden yapılanması için olmazsa olmaz birincil şartlar; güçlü ekonomi ve güçlü milli savunma sanayi ve yüksek eğitimli insan kaynağıdır. Bu üçü olmadan “ben ordumu küçülttüm, modernleştirdim” demek mağlubiyeti peşinen kabullenmek demektir.

Anarşist orduların en güçlü sığınağı izafi olarak nükleer silahların depolarıdır. Savunma sanayi ne kadar gelişkin olursa olsun günümüz koşullarında nükleer silahı olmayan ülkelerin orduları da zayıf ordular kabul edilmelidir. Modern profesyonel ordular(anarşist ordular) bir şekilde caydırıcılığını muhafaza için, nükleer silahını geliştirmek veya temin etmek zorundadır.

Anarşik ordular eğer kontrol altına alıntında tutulmazlarsa kolayca mafyalaşa bilirler. Hırslı ve bencil anarşist politikacıların, anarşist devletlerinin anarşist ordularının insanlık ve dünya içi çok büyük tehdit olduğunu da ifade etmeden geçemeyeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar