TERÖRSİTLERİN PROFİLİ

01.05.2021 tarihli duyurusunda İçişleri Bakanlığı aşağıdaki bilgileri paylaşmış.

“Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca "2016-2020 PKK/KCK Terör Örgütü Teslim Olan Şahısların Genel Analizi" başlıklı rapor hazırlandı.

Raporda, 2016-2020 yıllarında teslim olan, örgüte katılım yaşları 11-58 arasında değişen 713'ü erkek, 226'sı kadın olmak üzere 939 teröristin, örgütte kalma süresi, örgüte katılım ve teslim sebepleri gibi değişkenler incelendi.

Teröristlerin ifadelerinden yola çıkılarak hazırlanan rapora göre, güvenlik güçlerine teslim olan 939 terör örgütü mensubundan 388'i 18'den küçük, 441'i 18-25 arası ve 60'ı 26 ve üzeri yaşta PKK'ya katıldı. Teröristlerden 50'sinin ise örgüte katılım yaşı tespit edilemedi.

Bu teröristlerden 10'u üniversite, 116'sı lise, 416'sı ortaokul ve 248'i ilkokul mezunu. 78'i okur-yazar olan teröristlerin, 31'inin okuma-yazmasının olmadığı belirlenirken 40'ının ise eğitim seviyesi tespit edilemedi.”

Tablo tüm çıplaklığıyla ortada. Bu grubun ailelerinin gelir sosyoekonomik durumlarının da ortaya konması, her halde bizlere çok daha farklı şey anlatacaktır.

Yarın Diyarbakır anneleri ile ilgili bir yazıyı kaleme alacağımı da ifade edeyim.

OYAK

OYAK, TSK’da çalışan askeri personelin alın terinden kesilen paralarla kurulmuş bir müessesedir. OYAK’ın mülkünde olan bir cıvata da dahi, her üyenin hakkı vardır. OYAK üyesi olan herkes, OYAK’ı OYAK yapan ana sermayenin bizatihi sahibidir. Bunun aksini iddia edenlere şüpheyle bakmak gerekmez mi?

Dağda bayırda gezen, ölümüne vatan savunması yapan yüz binlerce insanın alın terini idare etmek üzere, kanun çerçevesinde belirlenmiş yöneticiler OYAK’ı, OYAK üyelerinin lehine olacak şekilde sevk ve idare etmek zorundadır. Olması gereken budur.

Ama son zamanlar da OYAK’ın yönetim zihniyetinde sanki bir farklılaşma var gibi gözüküyor. Geçenlerde OYAK yönetim kurulu başkanı Emekli Tümgeneral Mehmet Taş’a cevaplaması için OYAK iletişim sistemi üzerinden beş altı soru sordum. Sağ olsunlar, lütfedip cevap vermeye bile tenezzül dahi etmediler. Sorduğu sorular kısaca şöyleydi;

Sosyal medya üzerinden OYAK'la ilgili birçok olumsuz iddia gündeme gelmektedir. Bu iddialardan bazı önemli gördüklerimi sizin cevaplamanız için aşağıda arz ediyorum.

1- Oyak'ın siyasallaştığı,

2-İktidarın kontrolüne girdiği,

3- Yönetimin son yıllarda nema dağıtılacağı aylara yakın zamanda sürekli şirket satın alarak ve ayrıca nema oranlarını piyasanın gerçek enflasyon yerine devletin açıkladığı enflasyon üzerinden nema hesaplama yoluna girerek üyelerin sürekli eksik nemalandırıldığı

4- Oyak'ın özellikle iktidara yakın kesimlerin zorda kalan şirketlerini alarak (TOTAL, SAĞRA gibi) üyelere zarar uğrattığı,

5- OYAK'ın üyelerin refah ve mutluluğunu sağlamak yerine başka hedeflere yöneldiği,

6- Emekli askerlerden OYAK'ın daimi üyesi olanların ne genel kurulda, ne de yönetimlerinde temsil edilmediği, temsil edilme yönünde de OYAK genel kurularına teklifin getirilmediği,

7- OYAK yönetimlerinin OYAK üyesi emekli askerlerin EMS'den aldıkları maaşla ekonomik yönden bir nebze rahat ettiklerini göz ardı ederek, neredeyse bankaların verdiği yıllık mevzuat gelirlerine yakın oranda nema vererek üyelerin fakirleşmesine neden olduğu ve kuruluş amaçlarına hizmet etmeyen bir anlayışın OYAK'ı gün geçtikçe üyelerin beklentilerinden uzaklaştırdığı kanaati yaygın bir kanaat olarak OYAK üyesi emekli askerlerin zihinlere yerleşmeye başladığı görülmektedir.

Üyelerin düşüncesini ifade eden yukarıdaki hususları cevaplamanızı istirham ediyorum.

İşin aslı nedir?

Konuyu üyeler penceresinden bakarak cevap vermeniz mümkün müdür?

Sanırım OYAK hakkında OYAK üyeleriyle OYAK yöneticileri arasında çok ciddi ve çelişkili bir anlayış farkı var. OYAK’a üye olan herkes, kendisini bir parça da olsa OYAK’ın sahibi görürken, OYAK’ı OYAK üyeleri adına yönetenler, OYAK üyelerini OYAK’ın müşterisi gibi görmektedir. Sanki OYAK borsadaki bir şahıs firması ve OYAK üyeleri de OYAK hisseleri üzerine borsada işlem yapan şahıslar gibi algılanmaktadır. Bizlere yansıdığı kadarıyla OYAK yönetimindeki bu zihniyet, hiç de hayra alamet bir düşünce değildir. Neredeyse, hele de Emekli Maaş Sistemine dahil insanları, adeta bir “asalak” gibi mi görmektedir, anlamış değilim.

Kaldı ki OYAK yönetiminde, üye sayısının yüzde on beşine denk gelen emeklilerinin temsil edilme olanak bile yoktur.

OYAK sahipsiz bir şirket gibi kapanın elinde kalmaktadır. OYAK üzerinden birçok insan fayda sağlasa da, her halde yanlış bir idari anlayışı yüzünden OYAK üyeleri en az faydayı sağlayan, en mağdur kesim olsa gerek. OYAK bu mantıkla idare edildiği müddetçe, OYAK’ta bulunan emeklisi veya muvazzafı generaller, OYAK üyelerin haklarını yeterince korumadığı veya savunamadığı sürece, kaybeden kesim ne yazık ki her zaman OYAK’ın daimi üyeleri emekli veya muvazzaf askerler olacaktır. Kazanlar ise Demirören gibi firmalar olacaktır. Piyasada payı (hadi fazla fazla olsun)yüzde onlar civarınki bir şirkete, TOTAL’e 450 Milyar dolardan fazla para sayan OYAK yönetiminin ticaretten fazla anlamadığın da iddia etmek her halde abartı olarak kabul edilmez diye düşünüyorum. Total yerine herhalde OPET’in yüzde onuna ortak olunsa çok daha fazla kar elde edilirdi.

TESUD

TESUD yöneticilerini görevden alma konusunda sonunda hükümetin, yani Hulusi AKAR’ın isteği oldu. TESUD yönetimine kayyum atandı. Kayyum başkanı olarak da daha önceki başkan, E.Hv. Korgeneral Erdoğan Karakuş atandı.

İlk adım olarak Erdoğan Karakuş doğru bir seçimdir. Şayet Erdoğan Karakuş seçilmemiş olsaydı büyük olasılıkla TESUD çok ciddi üye kaybına uğrardı. Bu kadro, nispeten TESUD’u dağılmaktan kurtaracaktır. Ama bu kayyum şunu unutmamalıdır; önceki yönetim başarısızlığından, yolsuzluğundan dolayı değil, MSB Hulusi Akar’ın emekli amirallerle ilgili bildirisinde destek vermediği için görevden alınmıştır. Bu kayyum, 2022 yılı Nisanında yapılması gerek TESUD genel kongresini beklemeden, TESUD’u erken genel kongreye götürmeli ve derneğini seçilmiş yeni kadrolara teslim etmelidir. Bunu yapmadığı takdirde kayyum yönetimi büyük itibar ve üye kaybına neden olacaktır.

E. Hv. Korgeneral Erdoğan Karakuş’a ve yönetim kadrosundaki insanlara da bu yakışır.

TESUD’a atanan kayyumun bunun haricinde atacakları her adım ve her söz laf-ı güzaftır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar