UYGUR TÜRKLERİ

Çin’in Uygur Türklerine baskı ve asimilasyon politikaları geliştirdiği herkesin malumudur. Haberler şaşırtıcı mı? Kesinlikle değil. Her emperyalist devletin yaptığını yapmaktadır. Çünkü Çin emperyalisttir ve ilkel bir acımasızlığı vardır. Öyle ki kendi halkı Çinlilere dahi baskıcı emperyalist uygulamalarından vazgeçmez.

Çin zulmüne karşı Uygur Türklerinin yanında olmak ahlaki ve millici düşüncemizin gereğidir. Uygurların dünyada sahipsiz olmadığını hem Türk, hem de Müslüman Devletler üstü örtülü veya açıktan destekle göstermeliler.

Arap Devletleri bu desteği veriri mi? Şüpheliyim. Çünkü şu günlerde bazı Arap Devletleri ABD, İsrail ve Yunanistan’la birlik olmuş Türkiye’nin kuyusunu kazma peşinde. Patronları Amerika. Destekleyin derse ses verirler.

Amerika’nın Uygurluları desteklemesini hayra yormuyorum. ABD, çıkarı olmadan adım atmaz. ABD neden Uygur Türklerini destekliyor? Çin’i Uygurluların üstüne salan ABD’nin komplocu dış politikası uygulamaları olabilir mi? Bu düşünce akla ziyan bir düşüncede değildir hani.

Uygur Türklerini emperyalist Çin’in baskılarından kurtarmak için Türkiye ve Türk Dünyası gerekli adımları atmalıdır. Ama aynı şekilde aydın Uygur Türkleri de ABD’nin oyununa gelmemelidir.

KKTC’den Kıbrıs Türk Devletine Geçiş.

KKTC’nin bağımsız devlet olarak tanınması için Türkiye, kısa zaman içerinde politik adımlar atacağa benziyor. KKTC’nin Kıbrıs Türk Devleti olarak tanınması en büyük hayalimdir. Hatta geç bile kalındığını da ileri sürebilirim. Bu adımı AKP’nin seçim oyunu olarak da düşünmem. Kim yaparsa yapsın desteklerim. Yeter ki Kıbrıs Türkleri bağımsız devletlerine kavuşsun.

Türkiye Suriye ve Libya’da ne yapmaya çalışıyor?

Türkiye, dış politikada devlet politikalarına dönmüş durumda. AKP’nin şimdilerde attığı dış politik adımlar zannımca devlet politikasının gereğidir. Suriye’de ABD’ye destek olarak büyük hata yapan AKP, ABD’nin Suriye’nin kuzeyini de işgal edip Akdeniz’e çıkarmaya çalıştığı Cezve haznesi Irak’ta, sapı Suriye’de olan Kürt Devletinin sapını kırarak, ABD’nin hayalini ve planlarını bozguna uğratmıştır. ABD, Türkiye’yi halletmeden Ortadoğu’da at koşturamayacağını görmüş ve bu nedenle İran’ı tepeleme planlarını öteleyerek önceliği Türkiye’ye vermiş de olabilir.

Çünkü ABD, Türkiye’yi kaybettiğinin farkındadır. Senelerce Türkiye’yi çantada keklik gören ABD, PKK’lı ayrılıkçı Kürtleri, FETÖ şakirtti polis ve askerleri kullanarak Türkiye’yi içten içe çökertmeye çalışmıştır. Her şey tamam, vakit geldi deyip FETÖ’cü şakirtleri ayaklandırdığında, Ergenekon, Balyoz ve türevi komplolarla çökerttiğini sandığı ve hesaba katmadığı Mustafa Kemal’in asker ve polisleri ile Türk Milletinin direnişi karşında darmadağın olmuştur. ABD, 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbesi sonrası Türkiye’yi kesin olarak kaybetmiştir. NATO üyeliği sonrası yıllarca AB ve ABD’nin jandarması görevine getirilen Türkiye, esasında ABD ve AB tarafından tuzağa düşürülmekte olduğunun farkında olarak başının çaresine bakma yoluna gitmiştir.

ABD’nin, elli yıldır kurduğu, organize ettiği Türkiye’deki etki ajanları ve şer yuvaları, başarısız FETÖ darbesi sonrası deşifre olmuştur ve tasfiyeye başlanmıştır. Türkiye hâlâ içindeki şer odaklarının derinlerine de inmiş de değildir. ABD ve AB şer şebekesi yıllarca öyle palazlanmıştır ki; devleti yöneten, Atatürk ve değerlerine inanmamış, Türk Milletinin kadir kıymetini bilmeyen siyasetçileri bile FETÖ’nün ağına düşürüp , FETÖ ile kol kola girdirerek devletin yegane güvencesi olan Türk Ordusuna bile kumpaslar kurdurmuştur. İşte bu şer şebekesi devletin ulusalcı/milliyetçi damarlarındaki güçler tarafında darmadağın edilmiştir ve kökü kurutuluncaya kadar da devam edeceğe benzemektedir.

Bu nedenledir ki ABD, içeriden yıkmayı başaramadığı Türkiye’ye karşı Arap’ları, Yunanlıları, İsrail’i, Ermenistan’ı ve içimizdeki ayrılıkçıları, PKK’lı etnik Kürtçüleri ve FETÖ’cüleri kullanmaya karar vermiştir. Türkiye’yi bölgesel savaşa çekerek, parçalama planları yapmaktadır.

Bunu da nereden anlıyoruz? Neden böyle düşünüyoruz?

ABD’nin Irak’ta, Suriye’de Kıbrıs’ta, Girit’te, Ege adalarında, Dedeağaç’ta Türkiye’yi çepeçevre kuşatan askeri tesisler ve üsler kurmasından, uyguladığı silah ambargolarından anlıyoruz. Buna karşı Türkiye ne yapıyor? Katar’da, Sudan’da, Nijerya’da Kıbrıs’ta, Libya’da Tunus’ta ve Balkanlar’da askeri üsler kurarak olası bir müdahaleye hazırlanıyor.

ABD ve AB’ye karşı en büyük tedbir Savunma Sanayimiz.

Bazıları küçümsese de, AKP ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden savunma sanayi alanında atılan her adıma burun kıvırsa da Türkiye, hem bugününü, hem de gelecek nesillerini korumak üzere savunma sanayinde büyük adımlar ve atılımlar atmaya devam ediyor. Savunma sanayinin gelişimine köstek olanlar bilerek veya bilmeyerek AB ve ABD’nin, bölücü Kürtçülerin ve FETÖ’cü militanların ekmeğine yağ sürmektedir.

Yazdıklarımla AKP’yi sütten çıkmış ak kaşığa benzediğimi de sanmayın. AKP’de az değildir hani. Çok büyük hatalar yapmaktadır. Halkın ekonomik krizini görmemezlikten gelmekte, aşırı derecede dini yapıları öne çıkarmaya ve devlette kadrolaştırmaya yol açmaktadır. Adeta devlet organlarını AKP’nin alt yapısı olarak organize etmektedir. Hepsinde önemlisi de kendilerinden olmayanlara ve destek vermeyenlere karşı aşırı ötekileştirme ve toplumu kutuplaştırma dilini kullanmaktadır. Atatürk ve Türk Milletine ağır ithamda bulunanları baş tacı etmese de, en azından görmemezlikten gelerek adeta destek olmaktadır.

AKP’nin çok ama çok yanlış iç politikaları nedeniyle Türk toplumu adeta “Kırk satır mı? Kırk katır mı?” tercihi arasında bırakılarak umutsuzluğa ve tükenmişliğe sevk edilmektedir.

Yani AKP politikaları, Türk Milleti aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık çıkmazı içerinde bırakmaktadır. AKP’yi bu kadar cüretkâr kılan husus ise; kifayetsiz muhalefet partilerinin varlığıdır. İktidar olmayı aklından geçirmeyen ana muhalefet CHP’nin yönetici kadroları, bilerek ve isteyerek AKP’nin iktidarda kalmasını teşvik edecek politika ve söylemler geliştirmektedir.

Yalansa yalan deyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar