Osman Selim Kocahanoğlu

Osman Selim Kocahanoğlu

MOLLA CAMİ'DEN BİR AHLAK DERSİ    

Akademya  ikliminin çilesini çeken, sevgili hemşehrim  Prof. Dr. Mehmet Şahin, Erciyes Üniversitesinden emekli olunca kendini şark FİLOZOFİSİNE vermiş görünür. Bu günlerde gene Amerika'da torunları yanında. Medyada görünmez, akademik ünvan  kullanmaz,  mahviyetkâr mesajlarla   bazan şeytanlara yoldaş olur...

Geriye dönüp bakılınca, günümüz siyasetinin geldiği noktadaki Yezid-Emevi ahlakının seviyesizliğini üzülerek seyreder. Onun yüreğini kaldıran, Türklüğü de ahlakımızı da kemiren, günümüz İslamcı siyaset ÇUKURU ve ideolojik körlüktür.. Sevgili dostum gene bir Molla Câmi mesajı göndermiş. İznini de almadan paylaşıyorum. İzin istesem vermez. Molla Cami ve sıfır rakamıyla işte bir siyasal ahlak dersi:

Bir zamanlar bilginler ve şairler, 'Suskunlar Meclisi' adıyla bir topluluk oluşturmuşlar. Üye sayısı kırk kişi ve bunu artırmıyorlar. Üyeliğin ilk şartı çok düşünmek,  az konuşmak... 

Şair bilgin Molla Câmî de bu meclisin aşkındaydı. Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke geldi. 

Kendini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kağıda yazarak  toplantı halindeki  suskunlar meclisine gönderdi.  Meclis üyeleri bu kağıdı görünce üzüldüler. Molla Câmî oraya layık bir bilgindi, ama ölen üyenin yerine başka birini almışlardı.  Yeni üye için yer yoktu. Meclisin başkanı, bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra kapıdaki Molla Câmî'ye gönderdi. 

Zeki bilgin durumu kavramıştı. Bir damla daha olsa bardak taşacaktı. Bunun üzerine o da oradaki bir gül dalından küçük bir yaprak koparıp, suyun üstüne koyuverdi. Bardak taşmamıştı. Bunu içeri gönderdi. 

Meclistekiler bu cevabın mânasını anlamışlardı:  Bu değerli bilgini de aralarına almaya karar verdiler. Başkan listeye Molla Câmî'nin adını ekledi. Kırk sayısının sonuna bir sıfır koyarak, 400 yazdı.

Bununla Molla Câmî sayesinde, meclisin değerinin on misli arttığını belirtiyordu. 

Listenin son şekli Molla Câmî'ye gelince, meseleyi anladı, ancak  sayının büyük gösterilmesinden hoşlanmadı. Sağdaki bir sıfırı silerek, kırk sayısının sol tarafına koydu. Yani 040 yazdı. 

Alçak gönüllü Molla Câmî, böylece kendisini solda sıfır sayıyor, bardağı taşırmadığı gibi, o meclisin yapısını da etkilemeyeceğini söylemek istiyordu.

Yerli ve milli mi arıyorsunuz? Işte, bu hikayedeki edep, nezaket, ahlâkî yücelik ve zerafet ölçüsüdür... Bu ölçü, Ahmet Yesevî'nin, Mevlâna, Yunus, Hacı Bektaş, Hacı Bayram, Ahî Evran, Akşemsettin  ve daha nicelerinin teknesinde yoğrulan maneviyat öğretisidir...

Osmanlı'yı bir dönem ( sadece bir dönem) üstün kılan, ne Istanbul'un fethi, ne Niğbolu, ne Kosova, işte bu maneviyattır. Osmanlı ne zaman Yezid-Muaviye ve Emevi ahlâkına teslim oldu, kendini de,  İslam yorumunu da, ahlâkı da, Türklüğü de bitirdi...

Şimdilerde buna eklenen Makyavelizm, Goebbelizm, materyalizm, kapitalizm, saltanat ihtirası ve ötesini yazmayı yüreğim kaldırmıyor, elim varmıyor...

Sevgiler Mehmet Şahin dostum...

Önceki ve Sonraki Yazılar