Osman Selim Kocahanoğlu

Osman Selim Kocahanoğlu

YAŞASIN TAKUNYA, KİRLENMİŞ AHLAK, KAHROLSUN SAVRULMUŞ VİCDAN!..

Değerli okurlar. Bu sayfayı  yakın tarih, kültür ve edebiyat ağırlıklı yazılarım için bir fikir platformu olarak kullanıyor, günlük aktüaliteden uzak duruyorum. Ancak ister istemez bu ülkenin bir bireyi olarak siyasal gelişmelerin uzağında kalamıyoruz. Hele şu günlerde siyaset platformu o kadar sığ sularda debeleniyor, talihsiz günler yaşıyor ki, üzüntü  içinde izliyoruz.   

Yakın tarihle uğraştığım için ister istemez aklıma mütareke aydınının sürüklendiği beyin travması aklıma geliyor. Aradan yüzyıl geçtiği halde, Türk siyasetinin ideolojik kavramları yerine oturmuş değil. Hiçbir siyasi görüşü ayrı tutmadan söylüyorum, toplum olarak içimizi yakan acı günlerden geçiyor, zihinsel kaosun daha koyusunu yaşıyoruz.

Hiç umulmayan görüş ve düşünceler günümüzde fırıldak hızıyla yön değiştiriyor. Bir zamanlar Enver Hoca... Bir zamanlar Tito...Bir zamanlar Mao... Bir zamanlar  Bekaa vadisi... Sonra, yaşasın Avrasya... Bir zamanlar Talat Paşa... Bir zamanlar Ergenekon... Hey Amerika, Amerika!... Bir zamanlar Cumhuriyet... Bir zamanlar Bütün Eserleri... Bir zamanlar  Fetö...  Bir zamanların faili meçhul  cinayetleri.. Bir zamanların katliam çeteleri, derin devleti, kumpas, mafya... 

Günümüzde Soylular - Soysuzlar... Soylulara dokunmanın adı devlete dokunmak oluyor... Devrimci değil takunya oluyorum, takunyalıyım artık!... Hak yol İslam tek yol İslam!... Fırıldak ve topaç olmadan Meclis yüzü göremem!...Yaşasın takunya, yaşasın tekke ve takke.. Kahrolsun Pensilvanya! Kahrolsun  PKK... Kahrolsun sünepe muhalefet!... Kahrolsun Atlantik ötesi!...

Mafya siyasetin   ortasında... Venezüella düşerse Kudüs düşer, Kudüs düşerse Mekke düşer, Mekke düşerse Tekke düşer, o düşerse takke düşer, takke düşerse kel görünür... Öyle basiretsiz liderler sultası, yozlaşmış  siyaset kumkuması ki...  

Yalnız ideolojiler, yalnız zihinler ve kavramlar karışmıyor, adalet ve hukuk da arap saçına dönüyor... Halkın dilinden konuşalım, şu bildiğimiz kurtların sesi çakal seslerine, at izi de it izine karışıyor.... 

Biz buna siyaset içinde siyaset, oyun içinde oyun ve döneklik sendromu diyoruz !... Hırsızlık ve yolsuzluk  sultasını, halkımıza yoksulluk ve demokrasi diye pazarlıyor, hukuk ve adalet dersini yavuz hırsızlardan dinliyoruz. 

İstifa demokrasinin bir fazileti olsa bile, bu erdemi çete reisinden bekliyor, demokrasi komedisi oynuyoruz. Seni gidi gözleri bağlı adalet perisi seni!  Seni gidi bize fazla gelen sahte demokrasi seni!...

Senin koynuna artık sığınamıyor, bize mi kaldı, demokrasi ve adalet perisi, diyoruz!   

Demokrasi kutsalı kim, insanlık öğretisi kim? Beyin ölümü geçiren ümmet-i büleha kültürü kim? Sizi gidi medrese öğretisinin zır cahilleri, haysiyetsiz  piyonları sizi..!?  İnsanlık öğretisi denilen şu demokrasi perisine artık haykırma zamanı geldi.  

Defol önümden kendinden habersiz kirlenmiş akıl, düş yakamdan lekeli ahlak...  Hızla uzaklaş, savrul yanımdan, bırak kalbimi VİCDAN denilen yüce değer! Lütfen uzaklaş benden... Şu uzay boşluğunda uykuya bari rahat dalalım... 

Önceki ve Sonraki Yazılar