Pekcan Türkeş

Pekcan Türkeş

TRAMVAY VE MEYDANLAR ŞEHRİ LİZBON

Dünyanın en güzel şehir ruhlarından birine sahip Portekiz’in başkenti Lizbon’da mozaik kaldırımları, yıkık dökük pastel renkli binaları, ikonik tramvayları, melankolik Fado müziğiyle renkli geçmişinden kalan her şey tüm şehre yayılmış durumda.

Rahatlatıcı deniz havası, çinilerin süslediği Art Nouveau tarzı  binaları, çivit mavisi Jakaranda ağaçlarının mora boyadığı sokaklar, antik dönem kalıntılar ve dünyanın en büyük kâşiflerinin anıtlarının bulunduğu Avrupa’nın en doğu kıyısındaki Lizbon, şehri ikiye bölen Tagus Nehrinin Atlantik Okyanusu ile buluştuğu yerde kurulmuş.

TRAMVAYLAR ŞEHRİ

İstanbul ve Roma gibi yedi tepeye kurulmuş kent mimarisi, asma köprüsüyle nostaljik sokaklarında yürürken Balat’taymış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bu nostaljik doku şehrin hemen her yerinde hissediliyor.
Batı Avrupa’nın en eski şehri Lizbon, ulaşım sistemini modernize etmiş olmasına rağmen o eski dokusunun büyüsünü hiç kaybetmemiş. Dik yokuşlu sokaklar gündelik yaşama tramvaylar ve asansörler ile bağlanmış. Metro da var ancak kırmızı ve sarı renkli tramvaylar tüm şehri yer üstünden örümcek ağı gibi dolaşıyor ve turistler metrodan ziyade kartpostallardaki 28 numaralı sarı tramvayı tercih ediyorlar.
Şehrin yeni kurulduğu dönemlerden kalma kendine özgü mahalleler hâlâ en özgün halleriyle duruyor. Graffiti ve duvar resimleri ile dolu sokaklarda  tramvaylarıyla gezerken kendimi San Fransisko’daki ikonik tarihi tramvayları ile tur atar gibi hissettim.
Esasen İstanbul ‘da taa 1871 yılında atlı tramvay taşımacılığı varmış.Azapkapı-Galata, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı ve Eminönü-Aksaray.

PRAÇA DO ROSSİO MEYDANI

Şehrin her köşesinde hareket var. Sokak müzisyenleri, radyolardan yükselen ezgiler, çıtırdayan kestane sesleri, işportacıların renkli tezgâhları, sokaklara taşmış mekanlar...
Praça do Rossio meydanı, Orta Çağdan bu yana şehrin en önemli buluşma noktası. Fıskiyeli havuzları, dikili taşı ve okyanus dalgaları gibi hareketli döşenmiş parke taşlarıyla, yerel atmosferi içinize çekebileceğiniz daha güzel bir yer yok sanırım.
Zemini Portekiz mozaikleriyle kaplı meydan, Nacional D. Maria II Tiyatro Binasına, Portekizli ünlü oyun yazarı Gil Vicente’nin heykeline, Dom Pedro IV’nun dev sütununa, bronz Fransız çeşmelerine ev sahipliği yapıyor.

7 TEPE ÜZERİNE KURULMUŞ BİR KENT

Lizbon’un tepeleri İstanbul’a benzer ancak tepelerin varlığı İstanbul’da çok hissedilmezken, Lizbon’da daha bariz. 
Lizbon; İstanbul gibi birbirinden farklı çekici yerlere sahip bir şehir. Meşhur 28 numaralı tarihi tramvay ile Lizbon’un önemli birçok yerini gezebilirsiniz ancak bir şehri tanımanın en güzel yolu her zaman için onu adımlamaktan geçiyor.
Baixa-Chiado, Alfama ve Bairro Alto bölgeleri birbirine komşu olan tarihi bölgeler. Tüm turist kalabalığı da bu bölgelere yığılmış durumda.

BAİXA

Baixa, Lizbon’un şehir merkezindeki ticaret bölgesinin kalbi. Gençlerin ağırlıklı takıldığı mekanlar ile şık butiklerin, alışveriş merkezlerinin bir arada olduğu bölge. Görkemli meydanlar ve binalardan, dünya standartlarındaki müzelere, Michelin yıldızlı restoranlardan, antik dönem kalıntılarına kadar her şeyi bulabileceğiniz bir yer.

BAİRO ALTO

Bairo Alto, yan yana sıralanmış birçok lokantası ve eğlence mekanıyla şehrin en canlı bölgesi. Renk renk çiniler ile kaplanmış yan yana dizilmiş tarihi binalar ve sokak graffitileri ile sizi sarmalıyor, Lizbon’un gece hayatı burada hareketli. Her bütçeye uygun küçük lokal lokantalar, isteyene Rock isteyene Fado seçenekleri sunan çok renkli barlara ev sahipliği yapıyor. Kalenin yer aldığı tarihi mahalle Alfama ise Bairo Alto’nın karşısında yer alıyor.

MİRADOURO DE SAO PEDRO DE ALCANTARA 

Bario Alto’nun en güzel manzara izleme noktalarından biri  Miradouro de São Pedro de Alcântara. Hemen karşıda Lizbon’un en eski yerleşim yerlerinden Alfama ve Sao Jorge Kalesi duruyor. Geç saatlere kadar canlı olan izleme noktası gün batımı saatlerinde kalabalıklaşıyor. Yorulduysanız elinize bir sangria alıp Lizbon’un güzelliğine hayran kalabileceğiniz bir dinlenme noktası.
İki katlı bu izleme balkonunun alt katından yola açılan merdivenler sizi varış noktasına götürüyor. Süslü graffitilerle boyalı sokak çok nostaljik bir havaya sahip.

28 NOLU  TRAMVAY

Yıllar önce Lizbon’da yer almış olan eski troleybüsler bir zamanların tek taşıma aracıydı ve artık kalmadı ancak ziyaretçiler halen 28 Nolu Tramvay ile bu eski geleneği yaşayabiliyorlar. Turistler genellikle bu tramvayı Sao Jorge Kalesi’nin tepesine çıkmak ve muhteşem manzarayı görmek için kullanıyorlar.

ALFAMA - LİZBON KATEDRALİ VE SAO JORGE KALESİ

Daracık sokakları, herbiri fayans kaplı binaları, kırmızı tuğla çatıları, küçücük balkonlardan sarkan rengarenk çamaşırları, çinili evlerin ve dik dar sokakların labirent gibi yayıldığı Alfama  mahallesini  28 Numaralı Tramvay ile gezmek Lizbon’un olmazsa olmazı. Sokaklarından yükselen çocuk sesleri ile Alfama; Balat’ı anımsatıyor.
Şehrin en eski kilisesi Lizbon Katedrali de Alfama bölgesinde bulunuyor.
Lizbon’un en eski kalelerinden biri olan çok şahane seyir teraslı São Jorge Kalesi ,Alfama’nın zirvesinde yer alıyor.

PRAÇA DO COMERCİO TİCARET MEYDANI

Praca do Comercio, Tejo Nehri kenarında yer alan ve üç tarafını Portekiz’e özgü sarı renkli binaların çevrelediği, Zafer anıtına ev sahipliği yapan büyük  bir meydan. Lizbon’un kraliyet sarayı olan Paço da Ribeira, 1755’teki yıkıcı depremle yerle bir olunca yerini Praça Comércio’ya bırakmış. Portekiz’in 18. yüzyıldaki zenginliğinin yansıması meydan önemli ticaret ve keşif yolculuklarının anlaşmalarının yapıldığı bir pazar yeriydi. Dünyanın deniz ticaretine yön veren bir alan burası.
Konser, sergi gibi kültürel etkinliklerin de yapıldığı Meydan çevresinde çok sayıda kaliteli restoran ve otantik kafeler var.

SANTA JUSTA ASANSÖRÜ

7 tepe üzerine kurulu bu şehirde İzmir’deki tarihi asansör gibi kot farkı olan bölgeleri bağlayan asansörler var. Praca do Comercio’daki Zafer Takının altından geçip de girilen Rua Augusta caddesinde ilerlerken sola bakınca göreceğiniz Santa Justa Asansörü (Elvador de Santa Justa), şehri tepeden görmek isteyenlerin Lizbon yapılacak şeyler listesine alması gereken tarihi bir yer.
Neo-gotik tarzda, dökme demirden yapılmış olan asansör, ilhamını Gustav Eiffel’in Paris’teki meşhur Eyfel Kulesinden almış.

JAKARANDA AĞAÇLI  LARGO DO CARMO MEYDANI

Largo do Carmo, Lizbon’un küçük meydanlardan biri. Güney Amerika’dan getirilen ve mayıs-haziran arasında mor renkli çiçekler saçan Jakaranda ağaçlarının süslediği meydanın ortasında 1796’dan kalma tarihi bir çeşme var. Lizbon’un Jakaranda’sı Japonya’nın sembolü sakura (kiraz ağacı), ağacı gibi erguvanın da İstanbul'un sembol ağacı olabilir.

CARMO RAHİBE MANASTIRI VE ARKEOLOJİ MÜZESİ

Carmo Rahibe Manastırı (Igreja do Carmo), Karmelit mezhebinin koruyucusu Aziz Meryem’e adanmış bir manastır. 1755’teki büyük Lizbon depreminde oldukça zarar gören kilisenin çatısı çökmüş. Ayakta kalan sütunlar ve kemerlerleriyle gizemli bir havası var.
Kilisesinin ayakta kalmış kapalı bölümünü Carmo Arkeoloji Müzesi (Carmo Archaeological Museum) olarak hizmet veriyor. Müzede 16.yy Perulu çocuk mumyaları ve lahitler( MÖ 5-4 yy Mısır), St.Joa Nepomuceno heykeli, tarihi sikkeler, Pagan kültüründen taşlar, sütun başları ve arkeolojik buluntular sergileniyor. 

ELEVADOR DA BİCA  FÜNİKÜLER

Elevador da Bica, Lizbon’un en pitoresk füniküleri olarak kabul ediliyor. Bu tarihi füniküler, sizi kentin en iyi manzaralarına götürüyor.1892’de inşa edilen füniküler başlangıçta su dengeleme sistemiyle çalışmış. 1896’da buharla ve 1924’te de elektrikle çalışmaya başlamış.

THE PİNK  STREET

Karaköy’ü anımsatan evlerin ve içkili mekanların dizili olduğu Lizbon Pembe Sokak, Lizbon’daki Rua Nova do Carvalho sokağının zemini pembeye boyanınca, Lizbon görülmesi gereken yerler listelerinde yukarılara zıplamış birden.
Bir zamanlar şehrin kırmızı fenerli sokaklarından biri olarak denizcilerin, suçluların ve fahişelerin buluşma noktası olarak tatsız bir üne sahipken; 2011’de genelevlerin kapanıp yerine açılan mekanları, sanat eserlerine dönüşmüş binalarıyla şehrin insanları çeken havalı noktalarından biri. Bugün Bairro Alto’da başlayan hareketli gece hayatı çoğu zaman Pink Street’te bitiyor.

GÜLBENKYAN MÜZESİ

Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşamış İstanbul’lu Gülbenkyan’ın Müzesinde Monet, Renoir ve Rembrandt’ın eserleri koleksiyonlar arasında yer alıyor. Bunun dışında Lalique mücevherleri, İznik çini ve seramikleri, Çin ve Pers döneminden porselenler ile birlikte tarihin en önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor.

BELEM

Lizbon gezilecek yerler listenizde olması gereken bir yer Belem. Lizbon merkezin 6 km batısında kalan semt, Portekiz’in ünlü keşifçilerinin denize açıldığı yer olarak biliniyor. 
Fas ve Gotik etkilerinin göze çarptığı, eşsiz Manueline mimarisinin hâkim olduğu Jeronimos Manastırı, Belem’de görülmesi gereken en önemli yer. Vasco da Gama’nın Hindistan’dan dönüşünü anmak için 1501’de inşasına başlanmış ve 17. yüzyılda tamamlanmış. UNESCO Listesindeki manastırın yapılışında her yıl 70 kg altın kullanıldığı söyleniyor.
Manastırda ünlü Portekizli şair, Fernando Pesoa’nın mezarı yer almaktadır.
Manastır kompleksindeki Santa Maria Kilisesi görmeye değer. Hemen manastırın bitişiğindeki binada bulunan Arkeoloji Müzesi‘ni de görebilirsiniz. Bir seyahat klişesi olarak; Lizbon’un ünlü turtalarını yapan Belem Pastanesi‘nde (Pastéis de Belém) Pastel de Nata yemeden Belem’den ayrılmayın. 

 PADRAO DOS DESCOBRİMENTOS Kaşifler Anıtı (Padrão dos Descobrimentos) 

Azor Adaları, Madeira ve Cape Verde’yi keşfeden Portekiz Kralı Henry’nin 500. Yılı anısına 1960 yılında dikilen bir anıt heykeldir. 
Anıtın en önünde yönü güneye dönük vaziyette lakabı denizci olan Kral Henry’nin heykeli vardır. Kral Henry kaşifleri oldukça destekleyen ve tek amacı Ümit Burnu’nu aşarak Hindistan’a varma hayali olan bir kralmış. Gerçi bu hayalini gerçekleştiremediği gibi denize dahi girmemiştir.
52 metre yüksekliğindeki anıt, gemi şeklinde tasarlanmış. Anıt’ın sağında ve solunda Kral Henry’nin tam arkasındaki iki heykel kardeşleri V.Alfonzo ve Fernando’nun heykelleridir. Anıtın kırmızı köprüye olan yönündeki 3. Heykel ise sakallı olan Vasco da Gama’dır .
Portekiz Kralı  1.Manuel tarafından aynı zamanda Vasco da Gama'nın anısına yaptırılan Belem Kulesi, Jeronimos Manastırı ve Kâşifler Anıtı’nın olduğu bölgedir.

SAMANYOLU “O LADY MARY”MELODİSİNİN MÜZİKAL SERÜVENİ 

Yıllar önce Metin Bükey kadim dostumun “O LADY MARY” enstrümantal “Hit” parçasını Portekiz’in başkenti Lizbon’daki bir gece kulübünde duyunca diskjokeye “bis” yapmasını rica ettim. İkinci “bis”i gerçekleştiren arkadaş bu melodiyi ısrarla çaldırmak istememin nedenini sorunca aramızda şöyle bir konuşma geçti:
“O Lady Mary”melodisinin bestekârı bir Türk’dür.”
“Yanılıyorsunuz bu melodi Portekiz’li balıkçıların halk şarkısıdır.”
İstanbul’a döndüğümde Metin ağabeye durumu anlattım, gülümseyerek şöyle dedi:
“Emel Sayın ile Mısır’a turneye gittiğimizde o melodiyi duyup aranje ettim. Benim aranjmanım “Hit” oldu. Hayat bu. Kime niyet kime kısmet…”
Eveet, geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer. Hayat; bir yelkenli Müzik de onun rüzgârı...

MERCADO  DA RİBERİA ÇARŞISI

Lizbon’d tarihi Mercado Da Ribeira binası içerisinde yer alan Time Out Market, gurmeler için bir cennet olsa gerek.
Lizbon lezzetlerini ve en iyi şeflerinden bazılarını bir araya getirme düşüncesiyle 2014’te açılmış. Burada suşiden, hamburgere, deniz ürünlerinden geleneksel Portekiz yemeklerine kadar hemen hemen her çeşit lezzetin tadını çıkarabileceğiniz bir yer.

PORTEKİZ MUTFAĞI 

Portekiz mutfağı çeşitliliğini 800 kilometrelik kıyı şeridine borçlu ve mutfağın temelini deniz ürünleri oluşturuyor.Portekiz Mutfağının başlıca ürünleri:
Alheira: Domuz eti içermeyen ve genellikle tavuk etinden yapılan bir sosis türüdür.
Bacalhau Morina Balığı ve Mezgit Köftesi:Patates,soğani, yumurta, kaşar peyniri ve maydanoz katarak yapılan bir çeşit kek , bizim içli köfteye benziyor.
Cozido à Portuguesa: Et ve domuz eti dilimlerinin havuç, patates, lahana, yeşil fasulye ve turp ile karıştırılarak yapılır.
Bitoque: Yapılması pratik ve hızlı olduğundan dolayı Brezilya’daki ismi ‘A la minuta’ olan bu pratik tabak; et ,yumurta, pirinç, patates ve salatadan oluşuyor.
Pastel de Nata:Portekiz'in simgesi Pastel de Nata tatlısı kremalı bir tatlı.
 
PORTEKİZ VE BAŞKENTİ LİZBON’UN ANIMSATTIKLARI

* Portekiz; Orta Çağın  en büyük sömürgeci ülkelerinden ( İspanya-Hollanda-İngiltere) biridir.
* Portekiz 3 F ile tanınır: fado-fiesta-futbol
* Atlantik Okyanusuna bakan Akdeniz’e kıyısı olmayan Akdeniz ülkesi.
* 1974 tarihine kadar Salazar’ın diktatörlüğü vardı.
* Portugal; Latince “Porto”=Liman ve Cale isimlerinden türemiştir. Portakal meyvesi de ismini Portugal’da yetiştiği için aldığı rivayet olunur.
* Güneşin Avrupa’da en son battığı ülkedir.
* Roca burnu (Cabo da Roca), Portekiz’de Avrupa’nın gidilebilecek en batı ucudur. Buraya gidenlere bir sertifika veriliyor.Bendeniz de 20 yıl önce bu sertifikaya hak kazanmıştım.
* Eşek besleyenlere devletin yardım yaptığı “portekiz eşeği” deyimi bile olan Portekiz’de eskiden ülkenin eşekleri çok meşhur imiş. 
* Bir zamanlar Portekiz  kralı Papa’ya bir sürü hediye göndermiş, Papa da karşılık olarak bir dönem Vatikan’da her şeyi Portekizlilere beleş ilan etmiş. İtalya’da "fare il portoghese" gibimsi "portekiz usulü yapmak" tadında bir deyiş yerleşmiş beleşçiler için.
* İspanyollar'ı pek sevmezler, şöyle derler: “Doğudan gelen tek güzel şey güneştir."
* 20.yüz yıl Portekiz edebiyatının büyük ismi şair-yazar Fernando Pessoa yaşadığı dönemde cok az insan tarafından tanındı.Şu cümlesini hiç unutmadım: "sevmek bu ezeli masumiyettir 
ve tek masumiyet düşünmemek”
* Lizbon asma köprüsünün yanındaki dev İsa heykeli  Rio de Janerio’ yu anımsatıyor.
* Hediyelik eşyalar arasında porselen Horozlar çoğunlukta.
* Lizbon’da elektrik direklerinin çoğunun tepesinde ahşap görünümlü birer gemi maketi var.
* Avrupa’nın en büyük kapalı akvaryumu olan Lizbon Akvaryumu, şehrin ultra modern bölgesi Parque das Nações‘te yer alıyor.
* Lizbon, gerek dar gerek geniş sokaklarıyla, balkonlara asılan çamaşırlarıyla, restoranlarıyla, pencereden pencereye bağırarak sohbet eden kadınları ve marketlerin önünde duran pirinç fasulye çuvallarıyla eski Tarlabaşını andırıyor.
* Lizbon’daki uyuşturucu satıcıları önünüzden geçerken  kulağınıza kibar bir tonda “marijuana” diye fısıldıyor ve yoluna devam ediyor. Satıcıların Fas veya Sri Lanka’lı olduklarını sonra öğrendim.
* İspanyollar gibi Boğa Güreşi kültürleri vardır ama boğayı öldürmek  yasaktır
* Portekiz ;2003 Eurovision Yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Sertap Erener’in “Every way that I can”   Şarkısına 8 puan vermiştir.
* Belem’de dünyadaki at arabalarının en büyük koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan (Museu Nacional dos Coches) Milli Fayton Müzesi bulunuyor.
* Neo Klasik tarzda inşa edilen Tiatro di Maria -Kraliçe Maria II Ulusal Tiyatrosu, Rossio meydanında yer almaktadır.
* 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanan kelime anlamı kader -alın yazısı anlamına gelen Portekiz halk müziği Fado gösterilerini izleyebilirsiniz.
* Dünyanın en eski kitabcısı  Bertrand; Lizbon’da bulunuyor.
* Lizbon’da 12 adet  kestane 2,5 Euro’ya satılıyor.
* Lizbon’un ulusal içeceği  Ginjiha isimli likör
* Eski bir kumaş fabrikasından Müzeye dönüştürülen MAAT (Sanat, Mimari ve Teknoloji Müzesi)
* Casinoları  ile ünlü Cascais Belediyesi'ne bağlı Lizbon'a yakın  Estoril semti James Bond Casino Royal gibi filmlere ev sahipliği yapmış.
* Avrupa’nın en uzun köprülerinden biri olan 17 km uzunluğundaki Vasco da Gama Köprüsü (Ponte Vasco da Gama), Vasco de Gama’nın Hindistan’a deniz yoluyla ulaşmasının 500. yıldönümüne ithafen 1998’de açılmış.
* Harry Potter’in Nimbus 2000 Uçan Süpürgesinin bir replikası Lizbon Hava Limanın girişine konulmuş.
* Praça da Figueira meydanında Hospital de Bonecas -Dolls Hospital adında, dünyanın en eski oyuncak tamircisi ve müzesi bulunuyor.

* Mercado de Santa Clara Pazarın kurulan “Feira da Ladra” bit pazarını da gezilecek yerler listesine alabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar