Prof. Dr. Tevfik Dalgıç

Prof. Dr. Tevfik Dalgıç

AVRUPAYI KANDIRAN YUNANİSTAN GENE TRUVA ATINI OYNUYOR

Komşumuz Yunanistan her alanda kendini başkalarının kurtarması gerektiğine inandırmış bir ülke.Osmanlıdan bağımsızlıklarını bile kendi güçleri ile değil, başta Lord Byron olmak üzere o zamanın tüm romantic hristiyanlarının ve bunların yönlendirdiği İngiliz, Fransız, Rus ve digger hristiyan ülkelerin yardımı ile elde ettiler.

Batılı kültürün medeniyetin beşiği kabul ettiği eski yunanlılar ile bugünkü yunanlıların sadece isim benzerliği bulunmasına rağmen, bugünkü yunan halkı tüm batı dünyasının kendisine bakmaya, yardım etmeye, koltuk çıkmaya, desteklemeye zorunlu oldukları konusunda yanlış bir inanış içinde. “Biz ne yaparsak yapalım dünya bize destek olmak zorunda, çünkü biz onlara medeniyet getirdik” gibi saçma bir sabit fikre kapılmış durumdalar.

Oysaki eski yunan medeniyetinden çok önce başka medeniyetler de geldi geçti tarih sahnesinden. Mısır medeniyeti, Sümer medeniyeti, Hitit medeniyeti, Pers Medeniyeti gibi değişik medeniyetler de var ama batı kültürü her nedense bu eski yunanlılık hayranlığının etkisinden kurtulamadı. Büyük binalar eski yunan stili, Parthenonu andıran hükümet binaları, adalet sarayları, hatta ve hatta duvar süslemeleri ile sütun başları bile eski yunan kalıntılarını kopya edilmiş şekli.

Yunanlının bir başka özelliği de batı emperyalizminin Truva atı görevi yapmasıdır. Tarihte olduğu gibi günümüzde de Yunanistan batı emperyalizmi tarafından değişik kere kullanılan, kullanılmaya müsait bir politika izledi. Eski yunan başbakanı Yorgo Papandreu’nun babası, ABD de bir iktisat profesörü iken Yunanistanda demagog bir politikacı haline gelen Andreas Papandreu AB’nin Türkiyeye karşı kullandığı gürültücü bir siyasetçi idi. Hatta rahmetli Turgut Özal ile İrlanda’nın Shannon hava alanında o zamanlar çalıştığım Hürriyet gazatesinde yayımlanan bir röportajm yüzünden beni İrlanda Dışişleri Bakanlığına şikayet etmişti. Bu Andreas Papandreu sonunda Yorgo’nun Amerikalı annesini boşayıp genç bir hostesle evlendi ve skandallarla son buldu siyasi yaşamı.

Türkiye-AB ilişkilerinde hep yunanlıları kullandı Türkiye karşıtları. Arkasından hükümranlık sorunları bile çözülmeden Güney Kıbrısi aldılar AB içine. Bunda da Fransız cumhurbaşkanı Valerie Gişgard D’estaing önemli bir rol oynadı. Şimdi de Güney Kıbrıs kullanılıyor, nasıl kullanılmasın ki? Onlar da tıpkı yunan halkı gibi dünyanın onlara borcu olduğuna inanmış durumdalar.

Yunanlılar Euro’ya girebilmek için çok usta oldukları yalan ve kandırma yöntemini kullandılar. Bir Amerikan  mali danışmanlık şirketini kullanarak gelecek bir zamanda elde edebilecekleri hayali gelirleri gerçek gelir gibi gösterip muhasebe kayıtlarını şişirdiler, ayrıca değişik kanallardan yaptıkları askeri silahlanmaya harcanan paraları gizlediler. Bu silahları herhalde Rusyaya karşı kullanmak için almadılar, Türkiye’ye karşı kullanacaklardı.

Sahte belgelerle yapılan Euro’ya üyelik başvurusunu zaten bunların her dediğine inanmaya hazır AB bürokratları hemen kabul ettiler. Acaba bu ekonomik göstergeler doğru mu” diye akıllarına soru sormak bile gelmedi.

Şimdi bu AB kendilerini kandıran, yalan söyleyen, sahte rakam üreten Yunanistan’ı kurtarmak amaciyla milyarlar harcadi.Yunanlılar ise buna hakları olduğuna inanmaya devam ediyorlar.

Hikayenin özeti bu, henüz oyunda perde inmedi, bekleyip göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar