Prof. Dr. Tevfik Dalgıç
AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN İKİLEMİ VE TÜRKİYE
Sevgili okurlarım. Şu gerçeği önce kabullenmemiz gerekiyor. Türkiye’nin bugünkü durumu gelişmiş ülke dememizi önlüyor. Yani kişi başına 8 bin dolarlık milli gelirle gelişmiş ülke olunmaz. Türkiye’nin kişi başına en az 30-40 bin dolara ulaşması gerekiyor. Bu da ülkenin en az bir 20 yıl daha ortalama yüzde 5 ten fazla bir hızla büyümesini gerekli kılıyor. Ama sadece ekonomik büyüklük de bazen bir anlam taşımaz.
Az gelişmiş ülkelerin ise bir ayırıcı özelliği var; o da ikilem dediğimiz olgudur. Yani bir yanıyla ülke gelişmiş ülkeler gibi, diğer yanıyla da çağın gerisinde bir ülke turu sergiler. Örneğin kara yolları çok iyidir, ama telefon sistemi bozuktur, yahut adliye sistemi iyidir ama polis ve güvenlik denetimden uzaktır, yöntemler ve teknikleri geridir. Bazı ülkelerde demokrasinin şekli vardır, ama bu şeklen bile olan demokrasi gerçek yaşama yansımaz. Ceberut, çıkarcı, rüşvet ve irtikaba dayalı bir yönetim sürer gider.
Bazı ülkeler dışarıya demokrat gözükmek için çaba harcarken, içeride demokrasinin ve insan haklarının esamisi okunmaz. Bazı ülkelerde medya en ileri teknolojileri kullanırken, aynı medya gerçekleri yansıtamaz, tehdit edilir, baskı altına alınır ve haberleri tarafsız vereceği yerde belirli bir siyasi grubun, iktidarın borazanı hale gelir.
Bazı konularda, örneğin yabancı sermaye çekiminde dünyada ön sıralarda iken örneğin basın ve özgürlükler sıralamasında en altlarda yer alırlar, yahut dünya şeffaflık listesinde en kötü yerlerdedir. Ve yahut ekonomik özgürlükler endeksinde daha önce en katı diktatörlüklerce yönetilen ülkelerin bile gerisine düşer.
Siyasal olarak gelişmiş çağdaş ülkelerin arasına girmek için gösteriş yaparken, bir yanıyla da en az demokrasi olan ülkelerle iş birliği yapar, siyasal ortaklıklar kurmaya çalışır. Ve başkalarının gözünde güven yitirir, ciddiye alınmaz.
Bazı ülkeler vardır ki, en ileri en çağdaş ideolojileri benimser gözükür, hatta yasaları çağdaş hale getirir, bir yanıyla dab ü yasaları uygulayacak nitelikte kurumları, elemanları yoktur yahut bu elemanların çağdaş olmakla hiçbir ilgileri yoktur, bu elemanlar, ülkenin ana yasa ve diğer yasalarının elemanı olmak yerine belirli grupların, gizli kuruluşların çıkardan nemalanan gönüllü üyeleri olarak çalışırlar.
O halde yapılacak şeyler bu ikilemi ortadan kaldıracak önlemleri de almaktır, sadece ekonomiye odaklanmak yetmez.
Az gelişmişlikten kurtulmak için çok değişik yönlerde tutarlı bir stratejik bütünlük sağlanmalıdır. Ayrıca ekonomiyi ekonomi bilmeyen siyaseti siyaset bilmeyen, savunmayı savunma bilmeyen at üstünde duramayan tek bir kişiye veren ülkeler ise giderek irtifa kaybeder ve az gelişmiş ülkeler listesinde son hızla gerilere düşerler.