Prof. Dr. Tevfik Dalgıç

Prof. Dr. Tevfik Dalgıç

CHP’YE AKILCI İLETİŞİM STRATEJİSİ ÖNERİLERİ ÜZERİNE

Sevgili okurlarım bu yazıyı ilk kez bundan 3-4 yıl önce Cumhuriyet gazetesinde yayımladım. Aradan gecen sürede popülizmi kurtuluş sananlar hiç ciddiye almadılar. Yeniden bir hatırlatma olsun diye yeniden yazıyorum.

CHP’nin lider kadrosu istese de istemese de bu ülkede laiklerin en büyük siyasi tercihi  CHP’dir. AKP kökeni gereği ve uygulamaları ile laik kesime bir türlü güven verememiş, parti  ileri gelenlerinin balkon kouşmaları ile uygulamaları arasındaki farklılıklar adeta halkın dilinde bir deyim haline gelmiştir. Bazı kimseler konuşması farklı, uygulaması farklı olan söylemlere ‘Balkon konuşması’ adını taktılar. AKP her na kadar görüntüde laikleri kazanmak için küçük çaplı adımlar atar görünse de laik çoğunluk bu konuda samimiyet örneği görememekten şikayetçi  gözüküyor. Belki de devletin tüm imkanlarına, kendine tarafısızım diye iddialı sıfatlar yükleyen ana medya ve yandaş sınıfı medyaya, yaz günü dağıtılan kömürlere, değişik dinci grupların açık desteğine rağmen, laik kesimin korkularından kurtulamadığını ve kendi yaşam şeklinin tehdit altında olduğu algılaması içinde olduğunu ortaya koyan çok değsıkı belirtiler bulunmaktadır. Hele ülkede sadece kendisini destekleyen gruplar varmışçasına, parlamenter çoğunluğa dayanarak yapılan uygulamalar, kanun gücünde kararnameler, gece yarıları geçen kanun maddeleri, iktidarı elinde tutan kişi veya kişilerin “ikircikli”  tavırları-Libya-Nato ilişkisi ve Suriye ile önce dost sonra düşmanlık görüntüleri-hele hele ulusal bayramların kutlanması ile ilgili getirilen yeni uygulamalar, TC isminden ve andımızdan duylan rahatsızlıklar, milliyetçiliği ayaklar altına aldğini söyleyen siyasetçinin dili,ve giderek otoroiter bor görünüm veren uygulamalar iktidardaki partinin kendi tabanını veya kendine oy veren kitlelerin hassasiyetleri konusunda bile yanlışlığa düştüğünün değişik örnekleridir. Türk halkının  Atatürk ve Cumhuriyet konusundaki hassasiyeti belki de susturulduğu, yıldırıldığı zannedilen Atatürkçü kesimin bir araya gelebileceğinin, laiklerin birleşebileceğinin de bir yansıması olarak anlaşılmalıdır. Irkçı ve ayrılıkçı parti ve ayrılıkçılara verilen tavizlerin bir reform gibi paketlenmesi ülkedeki milliyetçi, Atatürkçü ve laik kesimleri birleştiren bir harç olma yolundadır.

Bu aşamada CHP’nin eski hizipçi, bölünmüşlük,ne yaptığını bilemez türünden bir görüntü içine girmemesi gerekir. Yıllardır Ankara dışına çıkmadığı ileri sürülen eski genel başkanların, halkın isteklerine kulak tıkadığı iddialarının gerçek olup olmaması da önemli değil, önemli olan CHP karşıtlarının özellikle iktidarın ele geçirdiği medya gücü ile halkın kafasında yarattığı ‘algı’dır. İngilizce deyimi ile ‘your perçeption iş your reality-sizin algınız sizin gerçeğinizdir’ kuralını hatırlayalım. Önemli olan CHP’nin gerçekte şu veya bu olması değil,dışarıya verdiği izlenim ve algıdır. Yıllardır CHP’ye yüklenmeyi adeta bir yaşam felsefesi haline getiren karşıt partilerin CHP imajına verdiği zararın maliyeti büyük olmuştur. Bu ülkede 1950 sonrası CHP iktidarının süresi parmakla sayılacak kadar az bir süredir.Karşıt partiler bu ülkeyi Cumhuriyet tarihinde en fazla yöneten partilerdir. Ekonomik olarak liberal söylemli ama insan hakları, kişisel özgürlükler, dünya standartları, gelir dağılımı, bilim politikası, eğitim politikası, yatırımlar, özelleştirme yöntemleri,  taraftarlarına  yaptıkları destekler, dış politikada kazanımların yerini kayıplarla kapayan boyun eğme politikaları gibi konularda hep kötü karne almalarına rağmen eğer karşıt partiler hala iktidara geliyorlarsa, ülkedeki sorunların en büyüklerinin gerçek yaratıcısı olan hatalar, yanlışlıkla dolu uygulamalar hala destek görüyorsa bunda bilerek bilimden ve akılcılıktan uzaklaştırılıp sadaka mantığına alıştırılan yığınlar, eğitimin sınıfta kalması, varoşlardaki nüfusun giderek çoğalması, sosyal devletin bilinçli olarak yok edilip bunun yerini cemaatlerin alması gibi olgularda da aramak gerekir. Ama gerçek neden halkın ve seçmenin kafasında yaratılan laiklik karşıtlığı ve giderek Atatürk ve Türk düşmanlığına kadar getirilmeye çalışılan siyasi çıkar amaçlı bölünmelerdir.

Demokrasiyi  sadece çoğunluk gücü olarak görenler, giderek kıyafetin siyasetini kullanarak, siyasete de kendi istedikleri kıyafeti giydirme aşamasına gelmişlerdir. Bunun burada durmayacağını da bilmek de gerekir diye düşünmek lazım.Iktidarin kendi cikarina gore atadigi rektorlerce kurtarılmış bölge haline gelen üniversiteleri   lise ve orta okullar, ilkokullar izleyecek, işler kamu taşıtlarında kadın erkek yerlerinin ayrımına kadar varacak, giderek artırılan mahalle başkıları ile de laik kesim tamamen teslim olmaya veya kendi istemedikleri gibi yaşamaya daha fazla zorlanacaktır. Bir süre sonra İran veya Hamas türünden bir demokrasi (!) ile karşı karşıya kalma olasılıklarını da hesaba katmak gerekir. Tarihsel olaylar dini siyaset yapanların giderek, kendilerinden daha radikal dinciler tarafından tasfiye edildiklerini göstermiştir. Giderek söylemlerini radikalleştiren siyasetçileri hatırlayın. Zamanın bizi yalanlayacağını ummak yetmiyor. Laik kesimin de kendini toparlaması, uzun vadeli, akılcı ve akıllı uygulamalar ve birleşmeler içine girmesi ve demokratik sistemin karşıtları tarafından istismar edilip-şimdilik- şeklen demokrat uygulamada ise otokrat ve sonuçta da bir karşıtı grubun tartışılmaz iktidarı haline gelmesine yardım etmeyecek stratejiler yaratması gerekiyor.

Bu aşamada CHP’ye tarihsel bir görev ve sorumluluk düşüyor. Yasalar çerçevesinde laiklik düşmanlarına karşı daha akılcı, daha tutarlı, daha halka yakın ve halkın ekonomik yaşamına yönelik stratejiler geliştirmek ve bütün bunları halka iyi anlatabilecek algılama yöntemleri kullanmak gerekiyor.

Bu konuda ABD’li Cumhuriyeci Partinin uyguladığı türden-her ne kadar amaçları farklı kuruiluslar ise de-iletişim stratejileri kullanmak bir alternatif olabilir. Cumhuriyetçilerin ABD Senato seçimlerinde Obama yönetimine karşı yerel akılcı politikalar geliştiren yeni yüzlerle ve söylemlerle seçmenin karşısına çıktıkları gibi uygulamalar gerekebilir. Bu alanda Fox  News kanalının rolünü anlamak şart. CHP ana medya ve yandaş medyaya karşı Fox News stratejisi uygulayabilecek bir yayın kurumunu yaratmak zorundadır. Şimdilerde HalkTV ve burada çalışan değerli gazeteci  Hakan Aygün ve bir kaç idealist Atatürk milliyetçisiin büyük özveri ile yaptıklarını ve Yurt gazetesinin çabalarını CHP’nin desteklemesi gerekiyor. Hergün karşılarına çıkan sayısız yandaş yayınlarına ve kafa karıştıran yanlışlıklara karşı kendini korumanın en iyi yolu karşı hücuma geçip dosyalı muhalefete hız vermelidir. Unutmayalım. İletişim stratejisinin temelinde mesajı kısa ve özlü vermek, kafa karıştırmamak,halkın yaşamını yansıtmak, gerçekleri belgelemek, yeni gündemler yaratırken karşı tarafın hatalarını yüzlerine vurmak ve eskileri hatırlatmak ve bunları tekrarlamak gerekir. Ne demiş eskiler; ‘Tekrar alet tekrar ahsen, velevkane yüzseksen’-‘yüzseksen kere bile olsa tekrar etmek yararlıdır.’

Unutmayalım, rahmetli  İsmet İnönü’nün şu sözlerini bir ilke haline getirmek gerekiyor: ''Bir memlekette namus erbabı, lâakal (en az) namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memleket için kurtuluş yoktur.''

CHP içindeki tüm muvafık ve muhalifler bu gerçekleri hatrlayıp kişisel hesapları bir tarafa bırakmazlarsa, CHP’nin bir  parti olarak tarihin karanlığına gömülmese  de  giderek küçülerek anlamını kaybeden bir oluşum haline dönebileceğini ve seçimlerde gene yenik düşebileceğini  de bir olasılık olarak düşünmelidirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar