KURUMSAL VE BİLİMSEL IRKÇILIK BATI İCADIDIR

Bilimsel ve kurumsal ırkçılık, 

Batı toplumsallığının, 

felsefesinin, 

düşüncesinin, 

kalkınmasının, 

gelişmesinin kaldıracı 

ve  icadıdır. 

Bu,

Batı’da ki hakim toplumların hakim sınıfları tarafından,

 ideolojik ve siyasi olarak,

bilerek ve isteyerek sistemleştirilmiştir.

Bu, 

aynı zamanda,

 Batılı hakim sınıfların,

kendi toplumlarını,

 biz herkesten daha üstünüz savlarıyla düşüncesizleştirme, 

romantik olarak,

kendi toplumlarını başka toplumlara karşı seferber etme, 

çözümsüz hale gelen kendi  yarattıkları kendi toplumsal sorunlarını gizleme, 

 ve kendi sorunlarını başkalarına yükleyerek 

ve başka toplumları hedef göstererek,  

sahte bir ‘halletme’ 

ve kandırma aracıdır.

Yıllardır,

Batılı toplumlarda insanlar arasında; 

sen ben ayrımı yapma, 

sınırlar çizme, 

sosyal,
kültürel
katagoriler oluşturmalardan dolayı oluşan;

 etnik, dini ve ırki anlamda ki gizli ve mental ırkçılık, 

bu yüzden yaygın bir şekilde, 

yukarıdan aşağı olarak, 

insanlar arasında farkında olunsun yada olunmasın, 

çeşitli dozlarda içselleştirilmiş 

ve bu bir tutum olarak

Batı’da geniş bir tabanada yayılmıştır. 

Ve bu,

Batılı toplumlarda çok yaygın olan,

kötü bir insan hastalığı halini almıştır.

Bugün Irkçılık,  

Batıda ki çok kültürlülük yapısı olan ülkelerde,

özelliklede  toplumsal güç olarakta  
ülkenin esas sahibi olan hakim toplumları yönetenler tarafından yönlendirilen,  

mültecilere, 

göçmenlere,

etnik
ve dini azınlık guruplara karşı,

bir tür günlük ve ilkel bir davranış olarak,

verili bir kültür 

ve sosyal davranış halinede gelmiştir.

Buna karşı ise,

son yüzyılda,

 Batı’da ki kurumsal ve bilimsel ırkçılık, 

sosyalizm ve humanizm hareketleri, 

zorunlu kanunlar,

insan ve sınıf dayanışması ile dizginlenmek istensede, 

son 40 yıldır,

 humanizmin ve sosyalizmin ideolojik ve siyasi olarak 
toplum katmanları arasında gerilemesi ilede,

maalesef ülkelere hakim toplumlar içinde ki  Irkçılık artmış, 

çeşitli suçlamalar, 

icraatlar 
ve görüntüler olarak yaygınlaşmıştır.

Mevcut durumda da 
gidişat aynen böyle devam etmektedir. 

Şu anda ise,

Batı’da 

bu tavandan tabana yaygın olan,

 dozları zamana ve mekana göre yer yer değişik olan 
Irkçılığa karşı,

yeni bir ideolojik ve siyasi dalgada ufukta gözükmemektedir.

Bunun için ise,

 Batılı olan ve ülkelerine hakim olan toplumların,

kendi içinde hesaplaşması ve olgunlaşması gerekmektedir.

Ve  bu yüzden Batı’da var olan farklı toplumlar arasında ki  çok azalmış olan,

sosyal ve kültürel dayanışmanın artırılması,

ve siyasi erklerde paylaşımın dengeli ve adil hale getirilmesi,

bu konular üzerine olan tartışmalarda çözüm odaklı olunması,

toplumda demokratik katılımcılığın,

ülkelerdeki değişik toplumlar arasında,

siyasi, sosyal ve kültürel anlamdada 
toplumlar arasında geçişli olarak teşvik edilmesi,

uygulanması,

ve değişik toplumların içindeki farklı toplum  katmanlarının,

bu konuda ki ideolojik ve siyasi tutumlarınıda netleştirmesi,

kültürel ve sosyal anlamda da
humanistçe olgunlaştırması gerekmektedir.

Ve Batı bu ‘kötü insan’, ilkellik ve medeniyetsizlik  hastalığından bu şekilde, 

belli bir süreç içinde mutlaka edilmesi gereken,

katılımcı bir mücadeleyle, 

azami olarak ancak kurtulabilir.

Kendini rahatlatabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar