TÜRK ASKERİ, AFGANİSTAN’A ABD İÇİN EN İYİ İHRAÇ MALI MI OLDU?

Aynen George Soros’un dediği gibi, 

‘Türkiye’nin en iyi ihraç malı Türk Askeridir’ sözünün gereği olarak, 

ABD ile Erdoğan arasında, 14  Haziran Brüksel’de yapılan ve bilinmedik maddeleri ( ‘gizli’) olan anlaşmadan sonra,  Türkiye’nin ABD için Afganistan’da resmen vekalet üstlenmesiyle, yukarıdaki Türk Askeri en iyi  ihraç malı sözü, Soros’un dediği gibi aynen gerçekleşmiştir. 

Türk Silahlı Kuvvetleri bu anlaşmayla, 

ABD’nin Afganistan’da ki çıkarlarının emrine verilerek,
çok yönlü
ve 
kullanışlı bir ihraç malı yapılmıştır.

ABD ve Erdoğan arasında yapılan bu maddeleri ‘gizli’ olan 14 Haziran  Brüksel anlaşması, 

aynen geçmişte, ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell ile Abdullah Gül’ün yaptığı,  iki sayfa 9 maddelik ‘gizli’ anlaşmanın bir başka berzerini oluşturmaktadır. 

Powell ve Gül arasında yapılan gizli anlaşmadan sonra Türkiye, iç ve dış politikada  çok kötü bir yöne evrilmiştir. 
Geçmişte Powell ile Gül arasında yapılan o gizli anlaşmanın o günden bugüne kadar uygulanması sayesinde ise,  Türkiye Milli açıdan çok kötü sonuçlarla karşı karşıya kalmıştır. 

Örneğin; 

Anlaşmadan sonra,

Kıbrıs’ta KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı ve Milli kahraman Rauf Denktaş ekarte edilmiş ve Türkiye’de ise kendisine ne işin var burada denilmiştir.

Bursa’da Azerbaycan bayrakları yere atılmış,

Van, Aktamar adasında, bölgede 1915’de Hınçak ve Taşnaklar tarafından Türk soykırımının kararının alındığı yer   
olan  dönemin Katillerin Kilisesi tamir edilmiş,

Irak Türkmeneli bölgesinde Türkmenler dağıtılmış ve bölgede bir güç olmaktan çıkarılmış,

Barzani, Talabani ve PKK bölgede güçlendirilmiş,

Çözüm süreci adı altında Türkiye etnik ve fiili olarak bölünmeyle yüz yüze gelmiş,

Annan Planı’na KKTC’de evet detirtilmiş,

Ege’de  Türkiye’nin hakkı olan adalar Yunan işgaline uğramış,

Bir Türk vatandaşı olan ve Fatih kaymakamlığına bağlı çalışması 
ve hesap vermesi gereken Rum Ortadoks Patriği Bartelemos, el üzerine çıkartılmış 
ve ekümenik yapılmış,

Ergenekon, Poyrazköy, Balyoz, 28 Şubat, Atabeyler, Zir Vadisi vs gibi TSK’nin Atatürkçü subaylarına ve yurtsever aydınlara karşı öç alma operasyonları yapılmış, 

Milli subaylar tasviye edilmiş,

Milli aydınlar ve Milli subaylar hapislere atılmış ve aşağılanmış,

Özel Mahkemeler kurulmuş, Silivri, Hasdal, Sincan vb gibi toplama kampları oluşturulmuş, 

FETÖ ve Müslüman Kardeşler ( Nakşi Bendilerin Halidiye kolu) devlete hakim olmuş,

Tarikatlar arasında devlete hakim olma çatışmaları yaşanmış, 

T.C.’nin kurumları bir bir yıkılmış,

Rejim değiştirilmiş, 

Cumhuriyet yerine adı konmamış bir dinci Monarşi oluşturulmuş,

Türkiye’nin tüm komşularıyla gerginlikler artmış ve Türkiye Suriye’de iç savaşa sokulmuş,

Suriye’de Türkiye’nin politikaları’nın ABD ile paralelliğinden ve sonuçlarından dolayı, yeni bir Kürt özerk bölgesi yani fiili bir PKKistan ( PYDistan)  kurulmuş, 

5 milyon Suriyeli Türkiye’ye sığınmış,

Ekonomi üretimden çıkarılıp iflas etmiş......

Demokrasi, yargı, TBMM akamete uğratılmış,

Türkiye’nin mal varlığı kelepir fiyatına peşkeş misali satılmış, 

Milli bilinç erozyona uğratılmış,

Eğitim ve sağlıkta büyük çöküşler yaşanmış,

Bunun sonucunda özgürlük ve demokrasi İsteyen yetişmiş kesim, Türkiye’den göç etmeye başlamış,

İşsizlik, açlık ve yoksulluk had safhaya ulaşmış, 

Devlete, Gladyo, Mafya ve Tarikatler ....hakim olmuştur.

Şimdi ise, ABD ile Erdoğan arasında Brüksel’de yapılan bu gizli vekalet anlaşmasınında,  önümüzdeki dönemde, Türkiye’yi sadece Ortadoğu’da değil, Orta Asya’da da tecrite, işgalcilik suçlamasına, çatışmalara, düşmanlığa, gerginliğe ve zayıflamaya götürecek olan, zamanı değişik ama  bir başka ve  benzer bir anlaşma olduğu çok  açıktır..

Sonuçları, şimdiki konjektürden dolayı, Türkiye’ye geçmişte Powell ve Gül arasında yapılan iki sayfa dokuz maddelik gizli anlaşmadan da dahada ağıra patlayacaktır.

Çünkü bu son anlaşmada herşey, sadece ve sadece emperyalist ABD’nin ve iktidarda kalmak isteyen Erdoğan’ın lehine göre düzenlenmiştir. 

Bu yüzden de Türk askerinin Afganistan’da ölmesi, Türkiye’nin maddi ve manevi zarara uğraması, ABD ve Erdoğan’ın umrunda değildir.

Kısacası, Türkiye’nin bu anlaşmada hiç bir Milli çıkarı yoktur. 

Bu anlaşmada sadece ve sadece ABD’nin özellikle Çin, İran, Pakistan ve Rusya’yı ve buna bağlı olarakta tüm bölgeyi rahatsız edecek emperyalist çıkarı ve Erdoğan’ın da şahsi ve siyasi iktidarda kalma çıkarı vardır. 

Bu anlaşma ile gerçekte olacak olan ise şimdiden çok nettir. 

Bellidir.

Bu anlaşmayla Türkiye, ABD için  bölgede,  ABD’nin yeni Büyük Sevr Projesi (BOP’un genişletilmişi) adına  vekalet ederek, yani ABD adına bölgede jandarmalığa soyunarak; Afganistan’ın Pakistan’ın, Çin’in , Rusya’nın, İran’ın, Özbekistan’ın, Türkmenistan’ın şimşeklerini üzerine çekecektir.

Yani Erdoğan’ın  sırf kendi şahsi çıkarı için, ABD ile yaptığı bu Brüksel gizli anlaşmasının içinde de yer alan,  Afganistan da ki ABD çıkarları için vekalet olma konusu ile, Erdoğan önümüzdeki bir yıl içinde,  Türkiye’nin başına, siyasi, diplomatik, askeri ve ekonomik envayi  çeşit  çoraplar örecektir ve taş yağdıracaktır. 

Bu süreçte, Afganistan bataklığına sürülecek olan Türk askerleri ise,  birer birer ölecek, yıpranacak ve kaybolacaktır. 

Türkiye ayrıca ekonomik olarak, bu yeni Afganistan askeri harekatından dolayıda, telafi edilemeyecek kadar büyük maddi kayıplara uğrayacaktır. 

Bu durum Afganistan’ı  bugüne kadar iyi okuyanlarca tecrübeyle sabit olmuştur ve muhakkaktır.

Çünkü Afganistan, tarihte ve bugün hiç bir  güce ve kimseye istediği gibi asla yar olmamıştır. 
Yabancı bir güce boyun eğmemiştir. 

Afganistan’a tarihte bir çok ülke ve lider tarafından sefer olmuş ama bunlardan hiç biri asla Afganistan’da  kesin zafer kazanamamıştır. 
 
Afganistan, bilindiği gibi tarihte, her zaman, yabancı askerlere mezar üstünde mezar olmuştur.

Bu durum  o bölgedeki tarihi bilenlerce çok  iyi bilinmelidir.

Ve Türkiye bunun  için, bu son yanlış Afganistan adımıyla ve vazgeçmez ise bu yanlışlıktan, hem Afganistan içinde hemde tüm  bölgede sevilen değil, nefret edilen ve hedef alınacak bir ülke haline gelecektir.

Ve  ayrıcada,  buna bugün, ses çıkartmayan her Türk ise, karşı ses çıkartmadığı kadar,  şimdi ve ileride, ABD’ye ve Erdoğan’a boyun eğmiş, kul olmuş ve bundan dolayı doğabilecek tüm acı sonuçlarada ortak olmuş olacaktır.  

Şimdiden bu çok yanlış anlaşma Türkiye’de açık açık konuşulmalı,  kamuoyu ve devletteki Mİlli güçler tarafından,  en kısa zamanda bu bataklık anlaşmasına karşı eylemli olarak net tavır alınmalıdır.

Son olarak sonradan biz  bilmiyorduk denilmemesi içinde, şu sözü Türk kamuoyuna yinede tekrar etmekte yarar vardır: 

UNUTULMAMAMALIDIR Kİ, AFGANİSTAN’A SEFER OLUR, AMA ASLA ZAFER OLMAZ. 

AFGANİSTAN ASLA HİÇ BİR YABANCIYA DA YAR OLMAZ!

Önceki ve Sonraki Yazılar