Umut Berhan Şen

Umut Berhan Şen

COVİD-19 SÜRECİNDE MİLLİ İSTİHBARAT STRATEJİSİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER

Yenilgiyi önlemek için, kendini bilmek gerekir. Saldırıda başarılı olmak için hem kendini hem de düşmanını tanı. Ne kendi kabiliyetlerini, ne de düşmanınınkileri bilen bir komutan için gireceği her çatışma, sonu sürprizlere açık bir macera olacaktır. Öngörü, hayaletler veya  kehanetlerden ve işaretlerden elde edilemez. İnsanlarca öğrenilen bilgiden elde edilmelidir.” Sun TZU

Efsanevi Çin’li general, düşünür ve stratejist Sun TZU'nun bu sözlerini tekrar okumak ve düşünmek, Covid-19 salgınının, tüm dünyayı ve ülkemizi tehdit ettiği şu günlerde her zamankinden daha fazla anlam kazandı. Zira Türkiye’nin, ‘Covid-19 sonrası oluşan yeni jeopolitik süreçte karşılaşması muhtemel olan her türlü milli güvenlik tehdidine ne kadar hazırlıklı olduğu’ sorusu, ülkemizin ulusal güvenlik istihbaratı üzerine yeni tartışmalar ve değerlendirmeler yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Ülkemizin ulusal güvenlik istihbaratı üzerine yapılan tartışmaların başında, Türkiye’nin ne ölçüde bağımsız bir devlet olarak hareket ettiği ya da ne ölçüde güçlü olduğu sorusu gelmektedir. Bu sorunun cevaplanabilmesi için dünyadaki güçlü gizli servislerin arenasında büyük güçlerin oynadıkları roller ve bundaki değişimleri takip etmemizi sağlayacak bir kavramsal çerçevenin ortaya konması gerekmektedir. Türkiye, hem henüz yeni sayılan Covid-19 tehdidiyle, hem de çok yönlü ve çok fonksiyonlu iç ve dış terör tehditleriyle mücadele eden bir ülke olarak, bu tür teorik çalışmaları yapmak ve bu sayede oluşturulabilecek güç konfigürasyonuna ve konfigürasyon yönetimine katkı sağlayabilmek, ülkemizdeki resmi uzmanlar, akademisyenler ve stratejistler için bir görev ve misyon haline gelmiştir.

İki yıla yakın süredir dünya büyük saldırının sarsıntılarını ve dehşetini yaşarken, aynı zamanda var olan diğer politik ve ekonomik krizler, ulusal ve  bölgesel güvenlik sorunları da tüm hızıyla devam ediyor. Kuşkusuz, Covid-19 virüsü dünyamızın küresel ölçekte karşılaştığı en büyük tehditler arasına girmiştir. Covid-19 bir küresel tehdit olduğu kadar, tüm ulus devletler için de, çok yönlü bir ulusal tehdit halini almıştır. 

Covıd-19'un yaydığı ölümcül virüs, genetik bilimini ve tıbbı ilgilendiriyor olarak değerlendirilse de, bu de virüsün sosyolojik, siyasi, ekonomik, sosyal güvenlik, milli güvenlik ve tarihsel boyutları bulunmaktadır.

Çin’nin ilk corona vakasını ne kadar gizlediği ve izole etme konusunda epey zaman kaybettiği bir gerçektir. Ayrıca, COVID-19’un, koronavirüs grubundan bir virüsün doğal mutasyona uğrayarak insana bulaştığı iddia edilmektedir. Bir diğer kuvvetli iddia, COVID-19’un laboratuvarda üretildiği, kontrolden çıkmasıyla salgına neden olduğudur. Wuhan kentindeki Huanan Deniz Ürünleri Pazarı'ndan alışveriş yapanların enfekte olduğu, virüsün yarasa çorbası tüketenlerden veya bir yılan türünden yayıldığıyla ilgili çeşitli araştırma ve makaleler de yayınlanmaktadır. Kuşkusuz bu çalışmaların tamamı zeka istihbaratının ilgi alanı ve aynı zamanda da Covıd-19 ile ilgili açık istihbarat kaynaklarıdır.

21. yüzyılın başlamasıyla, dünya siyaseti küresel ölçekli ortaya çıkan derin krizlere sahne olmuştur. 11 Eylül ile birlikte küresel sistem bir güvenlik kriziyle yüzleşme zorunda kalmış ve daha sonrasında ise DEAŞ’ın ortaya çıkıp yayılmasıyla da küresel ölçekli güvenlik krizi derinleşerek uluslararası terörizm ulusal ve uluslararası güvenlik için bir numaralı tehdit olarak tanımlanmıştır. Covid-19 salgını mevcut haliyle ve yayılma potansiyeli nedeniyle mevcut güvenlik krizinin büyümesine neden olabilir. Zira, ölüm oranlarının giderek artması, salgının yayılmaya devam etmesi, uluslararası kaynak ve tedarik zincirinin parçalanmasıyla birlikte devletler salgınla kendi başlarına mücadele etmek zorunda kalabilirler. ABD ve Çin gibi büyük güçlerin, kendilerini izole edici uygulamalara dönmeleri beraberinde salgından daha ağır hasar alan ülkelerin yalnız kalmasına sebep olabilir. Zayıf ülkelerin daha fazla zayıflaması onları hızlı bir şekilde çökmüş devletlere dönüştürebilir. Dolayısıyla bu tür bir senaryonun gerçekleşmesi halinde ise radikal sağ aşırıcı gruplar ve terör örgütleri ortaya çıkan boşluğu doldurmak için harekete geçebilir ve böylece güvenlik devletin otoritesinden çıkarak devlet dışı silahlı grupların eline geçebilir. Sonuç olarak, bu süreç, zayıf ve kırılgan devletleri, oluşan panik ile birlikte iç çatışmaya sürükleyebilir. Ayrıca uluslararası aktör ve kuruluşların süreci yönetme konusunda yaşadıkları büyük sıkıntılar beraberinde küresel güvenlik sorunlarına yönelik önleyici ve ortak pratiklerin zayıflamasını getirebileceği için uluslararası güvenlik sorunlarının derinleşmesini ve devletler arası çatışma riskini de gündeme getirebilir. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından başarılı bir iç ve dış güvenlik organizasyonu için, kaliteli ve güçlü bir istihbaratın gerekliliği, yaşadığımız çağın en büyük realitesidir. Yani, iyi istihbarat faaliyeti her zaman için iyi bir dış politikaya yol açmazken, kötü istihbarat pek çok kez, yanlış ve hatalı dış politika üretimine sebep olur. Dolayısıyla, 21. yüzyılda ülkemizin kurgulaması gereken ulusal güvenlik istihbaratı için öncelikle şu soruları sormamız gerekiyor:

1-Güçlü bir istihbarat servisinin esasları nelerdir? 

2-Nasıl bir istihbarat yapılanması başarılı bir dış politika için gerekli olan istihbaratı üretebilir? 

21. yüzyılda milli güvenlik istihbaratı üzerine değerlendirmede bulunmadan önce, bir güvenlik bilimi olan istihbaratın tanımını yapmak istiyorum: İstihbarat, çok çeşitli kumanda kademelerinde toplanan ve analiz edilen karmaşık bir faaliyetler bütünüdür. İstihbarat bilgileri, devletin en üst icra makamı olan hükümetlere sunulmak üzere toplanmış ve çözümlenmiş takip-izleme-gözetim ve taktik içerikli işlenmiş bilgilerden oluşur. Her türlü kaynaktan elde edilen ham bilgi ilişkisiz gibi görünen parçalardan oluşan, çelişkili, güvenilmez, yanıltıcı veya yanlış olabilir. İstihbarat ise birleştirilmiş, değerlendirilmiş, çözümlenmiş, yorumlanmış ve ayıklanmış nitelikte bir bilgidir. Bu noktada istihbarat çarkı devreye girer. İstihbarat çarkı 4 unsurdan oluşur: 

1- İstihbarat ihtiyaçlarının tespiti ve yönlendirilmesi 

2-Haberlerin toplanması

3-Haberlerin işlenmesi (değerlendirilmesi, analiz ve etüt edilmesi)

4-İstihbaratın yayımı ve kullanılması

Bu çarkın sağlıklı ve sorunsuz işlemesi sayesinde tamamlanmış bir istihbarat faaliyeti, istihbarat çarkının sonuç ürünüdür ve devletin icra makamına sunulmaya da hazır olmuş demektir.

Her devlet için, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve ulusal gücünü oluşturan bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve olası tehditler hakkında bilgi toplamak ve istihbarat oluşturmak için vazgeçilmez bir gereksinimdir. İstihbarat devlet için, düşman veya düşman olması olası kişi, kurum-kuruluş, devletler ve diğer organizasyonlar hakkında açık veya kapalı kaynaklardan bilgi toplayıp, çözümleme ve değerlendirmelere göre somut bir sonuca ulaşılması anlamına gelmektedir.

Milli İstihbarat Teşkilatı’mızın kamuoyuna açıklanan faaliyet raporu, istihbarat stratejisinin konfigürasyonu ve genel retoriği açısından son derece önemli bir vizyon ortaya koymaktadır. Beş başlığın dikkat çektiği raporda MİT'in sürekli yeni taktikler geliştiren ve oyun değiştirici veri üreten bir teşkilat olma hedefini koruduğu vurgulanıyor. Türkiye'nin çok boyutlu tehditlerle karşı karşıya kaldığının altının çizildiği raporda "Birden fazla cephede en hızlı, en az maliyetle ve en az hasarla milli çıkarlarımızı savunma prensibi çerçevesinde hareket eden ve tehdide göre yapısını hızla değiştirebilecek esnekliğe sahip olan teşkilatımız, 2019 yılı içerisinde teknik donanım geliştirilmesi, yeni kabiliyetler kazanılması, nitelikli kadro temini ve fiziki şartların iyileştirilmesi alanlarında attığı adımlarla MİT’in emsallerinin bir adım ötesine taşımaya matuh gayretlerini devam ettirmiştir" ifadeleri artık değişen dünyanın yeni güvenlik anlayışının MİT tarafından çok iyi etüt edildiğini ortaya koymaktadır.

Dünyadaki tüm ülkeler, sahip oldukları güçle ve jeostratejik konum ile doğru orantılı olarak, ulusal güvenlik stratejilerini planlarlar. Bu planın en temel argümanı ise kuşkusuz istihbarat teşkilatlarıdır. Bir güvenlik bilimi olan istihbaratın ana konusu daima zeka çalışmalar olagelmiştir. Dünya büyük bir değişimin eşiğine gelmiş durumdadır. Bu değişimin temel dinamiklerini ise, Yapay zeka ve uzay çalışmaları, Endüstri 5.0 devrimi, bölgesel çatışma ve savaşlar sonucu gerçekleşen göçler, radikalleşme ve şiddet içeren etnik çatışmalar, yeni terör tehditleri, etkinliği gittikçe artan özel askeri şirketler, yeni savaş ve istihbarat uygulamaları(örneğin, hibrit savaş ve hibrit istihbarat gibi pek çok yeni saha ve alan) oluşturmaktadır.

Bilginin en büyük güç olduğu çağımızda, yeni küresel sistem; siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik ve siber araçların aynı anda kullanılabildiği, farklı nitelik ve niceliğe sahip tehditlerin etkileşimle hareket edebildiği bir yapılanmaya dönüşmüştür. Tehditlerin sınıflandırılmasının zorlaştığı, küresel ve bölgesel dinamiklerin çok hızlı değişim gösterdiği bu dönemde ülkemiz de jeopolitik ve jeostratejik konumu sebebiyle çok boyutlu ve çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır.

İstihbarat, rasyonel açıdan elde edilen bilgilerin, ne kadarının yararlı ne kadarının sağlam kaynaktan olduğunu belirlemek amacıyla işleme konulmasıdır. Bugün, istihbarat toplama ve analizi, birçok istihbarat servis analistinin soğuk savaş devrinde geliştirdiği yetenek ve içgüdüsel yaklaşımlardan tamamen farklı bir bakış açısı, uzmanlık ve analiz gerektirmektedir.

Soğuk Savaş döneminde, ABD'nin veya Türkiye'nin en önemli ulusal istihbarat tahminleri SSCB'nin ordu güçlerinin yıllık artış oran ve mevcutlarıydı. Bugün SSCB var olmasa da, Rusya Federasyonu kıtasal bir kara gücü olarak Avrasya'nın büyük gücüdür. Dolayısıyla, soğuk savaş sonrası dünyada ve Türkiye'de istihbarata yönelik talep artmış ve enformatik bilgileri ele geçirmek ve analiz etmek daha da zorlaşmıştır. 2020 yılındaki sosyal, siyasi, ekonomik ve biyolojik koşullar nedeniyle istihbarat çalışmaları, yabancı bir hükümetin veya siyasi partinin yıkılması, yabancı devlet adamları veya hedeflerinin zaafa uğratılması, kişi veya ajanların kaçırılması veya bertaraf edilmesinden ayrı olarak, son derece farklı bir küresel ortamın doğuşuyla beraber, bir ülkenin düşmanlarından daha fazla avantaj sağlamasını veya en azından ayakta kalmasını sağlayan bilginin toplanmasıdır. Türkiye, Covid-19 tehdidi konusunda  ne yazık ki, gerekli zeka istihbaratı, taktik istihbarat ve önleyici-türevsel istihbarat konusunda gerekli erken reaksiyonu gösteremediğinden, şu anda dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi büyük bir ulusal güvenlik tehdidiyle karşı karşıyadır.

Türevsel İstihbarat

Artık çok değişkenli, çok fonksiyonlu ve bileşenli, çok olasılıklı, çok fazla varsayım ve risk algoritmaları içeren yeni bir dünya düzenine (ya da düzensizlik-kaos düzenine) doğru ilerliyoruz. Dolayısıyla, ulus devletlerin varlığını koruması açısından önleyici reaksiyon gösteren ve gerekli kontrespiyonaj çalışmalarını süratle konfigüre eden, risk analizlerini ve olasılıkları maksimum düzeyde algılayan ve karşılık veren yeni bir istihbarat stratejisi yaklaşımına ihtiyaç duyulmaktadır.

Türevsel istihbarat grafiği (D: Devlet, f(I): istihbarat, Or: Ordu)

Türevsel istihbarata yaklaşımını oluştururken vurgulamak istediğimiz temel hipotez şudur; istihbarat servisleri, sadece güvenlik amaçlı çalışan kurumlar değildir. Koordinasyon-hedef-önleyici yaklaşım-zamanlama denklemi iyi kurulmuş bir faaliyetler bütünü ve istihbarat-ordu eşgüdümü sayesinde, iç ve dış güvenlik politikalarında karar verici makamların ihtiyaç duyduğu alanlardaki bilgiler, türevsel bir eşgüdüm ve konfigürasyonla çalışan milli istihbarat teşkilatı ve askeri istihbarat tarafından en net şekilde verilebilecektir. Dünyanın şu anda yaşadığı Covid-19 salgını göstermektedir ki; ulusal çıkarlar mutlak değildir. Uluslararası ortamın dinamiklerine ve politika tercihlerine göre değişebilir. Günümüz Türkiye'si için, oluşmakta olan yeni dünya düzeni dengelerinde acil olan; yeni bir istihbarat stratejisi ve bu stratejiyle uyumlu bir kurumsal yapılanmadır. Dolayısıyla, ABD ve İngiltere'deki merkezi ve bütünleşik ulusal istihbarat direktörlüğü (ABD'de DNI: Director of National Intelligence, İngiltere'de ise SIS: Secret Intelligence Service o.ü.) organizasyonları ve 'İstihbarat Reformu ve Terörizmin Önlenmesi Yasası' örneği etüt edilmeli, gerekli analizler ve çıkarımlar doğrultusunda mukayese edilerek, Türkiye Cumhuriyeti İç ve Dış Güvenlik Esasları ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi' ne göre yeni bir milli istihbarat direktörlüğü sistemi oluşturulmalıdır. Milli İstihbarat Direktörlüğü, ülkemizdeki tüm istihbarat kuruluşlarının stratejik ve yönetimsel liderliğini, genel güç konfigürasyonunu ve aynı zamanda oluşturulması gereken Milli İstihbarat Programı'nın yöneticiliği ile gözlemciliğini yapmakla yükümlü olmalıdır. Söz konusu öneri ve yaklaşımları, dünyadaki istihbarat yapılanmalarını etüt ve analiz ederek oluşturmaya çalıştım.

Tıbbi İstihbarat

Covid-19'un dünyaya kavrattığı temel gerçeklerin başında tıbbi istihbarat kavramı gelmektedir. Tıbbi istihbarat konusunda, kurumsal bazda çalışma yapan az sayıda ülke bulunmaktadır.  ABD bu konudaki çalışmalarını 2. Dünya Savaşı başlarında kurduğu, 'The National Center for Medical Intelligence' (Ulusal Sağlık İstihbarat Merkezi) ile başlatmıştır. ABD sınırları içerisinde Amerikan devleti personelinin ve halkını, yani kamu sağlığını korumak amaçlı çalışan bu merkez, ABD askeri ve sivil toplumların sağlığını etkileyebilecek olumsuz küresel sağlık olaylarını kontrol etmek, yönlendirmek ve kullanmak için kurulmuştur. Ulusal Sağlık İstihbarat Merkezi (The National Center for Medical Intelligence-NCMI) ABD Savunma İstihbarat Ajansına (Defence Intelligence Agency -DIA) bağlı bir merkezdir. 1950'den, 2000'lere kadar, CIA, LSD ve diğer kimyasalların insanlar üzerinde denenmesi konusunda Amerikan Ordusu'yla eşgüdüm ve koordinasyon içinde çalışmıştır. Tıbbi istihbarat konusunda ABD'deki bir diğer kurum ise, SOD(ABD Ordusu Biyolojik Araştırmalar Merkezi Özel Operasyonlar Dairesi) dairesidir. SOD'un  temel görevi CIA için biyolojik araştırmalar yapmaktır. Bugünkü koşulların zorunlu kılması nedeniyle de, Türkiye'de  benzer bir merkez TSK bünyesinde kurulabilir ve MİT ile eşgüdümlü bir çalışma yürütebilir. 

NCMI'nın görevleri şunlardır:

1-Kimyasal ve mikrobiyal kirlenme, endüstriyel atıklar, kimyasal ve radyasyon kazaları ve çevresel terörizm ve savaş dahil kuvveti sağlık veya etkinliğini düşürebilir çevresel riskleri değerlendirmek. Çevre güvenliği ve ulusal politika yabancı çevre sağlığı sorunları ve eğilimlerin etkisini değerlendirmek.

2-ABD dışında ülkelerdeki askeri üslerde görev yapan askeri personelin kuvvetlerin görev verimliliğini düşürebilecek, uzun vadeli sağlık sorunlarına yol yol açabilecek bulaşıcı hastalıkların belirlenmesi, değerlendirilmesi risklerinin  raporlanması.

3-ABD ülke geneli savunması kapsamında kasten doğal olarak oluşan hastalık salgınları karşısında yabancı hastalık salgınlarının etkilerine yönelik operasyonel ulusal güvenlik politikasının oluşturulması.

4-Askeri Tıp kapsamında temel ve uygulamalı biyomedikal ve biyoteknolojik gelişmelerin değerlendirilmesi ve yabancı sivil ve askeri ilaç sanayi yeteneklerinin incelenmesi.  

5-Nükleer, biyolojik ve kimyasal savaşa karşı savunma amaçlı ülke dışı bilimsel ve teknolojik tıbbi gelişmelerin takip edilmesi.  

6-Tıbbi bakım ve tüm tıbbi tedavi, eğitim, ilaç, araştırma ve üretim tesislerinin entegre veri tabanı güncellenmesi.

NCMI bu kapsamlı tıbbi istihbarat misyonuyla ABD'deki ve dünyadaki tek kuruluştur. Dolayısıyla, Pentagon, Beyaz Saray personeli, CIA başta olmak üzere tüm ABD istihbarat kurumlarını, politika operasyonel ve taktik komutanları, koruyucu hekimlik personelini ve sağlık planlamacılarını ve araştırmacıları içeren bir eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde çalışma yürütmektedir.

Ekonomik İstihbarat

Tanım: Ekonominin genel kapasitesini, zayıf ve güçlü yanlarını tespit etmeye yönelik ve genellikle ekonominin çok uzun süreyle silahlı kuvvetleri destekleyebilme derecesinin tespitine yönelik yapılan istihbarattır. Ekonomik istihbarat yapılması görece kolay olan bir istihbarat türüdür. Zira, ekonomik verilerin çok büyük kısmı, açık kaynaklardan toplanmaktadır.

Yöntemi ve metodolojisi gayet basit olan bu istihbarat türüne bir örnek teşkil etmesi açısından, aşağıdaki örnek grafik üzerinden bir ekonomik zeka istihbaratı yapalım:

 

-Grafikte ortalama %3 civarındaki düşük büyüme hızı bize küresel iktisadi sistemin yapısal krizine işaret ediyor. Üzerinde ise en derini 2008 yılında yaşanan çöküşler izleniyor. Grafiğin 2019-2020 yıllarını gösteren kısmına geldiğimizde, yeşil olan IMF’nin bu yıllara ait önceden yapılmış tahminini, kırmızı olan ise yeni koronavirüs salgınının kışkırttığı çöküşün başlangıç aşamasını gösteriyor. Covid-19 neticesinde, yeni küresel krizin öncekilerden daha derin ve sancılı sürebileceği öngörülebilir.

-Dünya borsalarının günlük kayıpları 2008 kriziyle ancak karşılaştırılabiliyor. Dolayısıyla piyasada kaybolan paranın 1 trilyon doları geçtiği söyleniyor. Japonya ve Almanya gibi ülkelerin büyüme hızlarının çok azaldığı ve teknik olarak durgunluğa gireceği öngörülebilir.

-Dünya toplam büyüme oranına en fazla oransal katkıyı yaparak mevcut küresel düzenin ömrünü uzatan ülkenin Çin olduğunu ama bu yeteneğini bu çöküşle birlikte kaybetmeye başlayacağı öngörülebilir.

Bir istihbaratçı öncelikle “nasıl düşünmek gerektiği” hakkında kafa yormalı ve sonrasında nasıl bir plan yapacağı, icra edeceği, değerlendireceği ve istihbarat toplayacağı konusunda anlayış geliştirmek durumundadır. Aynı durum büyük şirketlerin yöneticileri, ekonomistler ve bankacılar için de geçerlidir. Ekonomik istihbarat uzmanlarının temel görevleri ise ekonomideki muhtemel gelişmeleri ve finansal hareketlerin (dövizin aniden orantısız yükselmesi veya hızla düşmesi, enflasyon, ödemeler dengesinin sağlanamaması vb.) varsayım ve risk algoritmasını analiz edip yön verecek gerekli istihbaratı oluşturup, karar mercilerine iletmektir.

Son yıllarda dünya istihbarat ve casusluk literatürüne yeni bir kavram girmiş bulunuyor: Ekonomik casusluk. Ekonomik casusluk, ticari sırlar ve fikri mülkiyet gibi kritik ekonomik istihbaratın hedeflenmesi ve ele geçirilmesidir. Ekonomik casusluk faaliyetleri, kurumsal anlamda yürütülen espiyonaj faaliyetlerinden şu yönüyle ayrılır: Devlet destekli olması, kâr veya kazanç dışında teknolojik bir boşluğu kapatmayı hedeflemesi ve kapsama alanı açısından oldukça geniş ve multidisipliner bir angaje alanını tutması.

Ekonomik istihbarat yaklaşımını oluştururken vurgulamak istediğimiz temel hipotez şudur; istihbarat servisleri, sadece güvenlik amaçlı çalışan kurumlar değildir. Koordinasyon-hedef-önleyici, yaklaşım-zamanlama denklemi iyi kurulmuş bir faaliyetler bütünüdür. İstihbarat-ekonomi eşgüdümü sayesinde hem ekonomi hem de iç ve dış güvenlik politikalarında karar verici makamların ihtiyaç duyduğu alanlardaki bilgileri, türevsel bir eşgüdüm ve yapılanmayla çalışırlar.

Ekonomik istihbarata örnek olarak; CIA, 1987 yılında yaptığı açıklamada, Japon istihbarat servislerinin yüzde 80 oranında ABD sanayisine ve teknolojisine yöneldiğini ifade etmiştir. Benzer şekilde FBI, 1992 yılında yaptığı açıklamada, Fransız istihbarat servislerinin ABD’deki büyük sanayi ve teknoloji şirketlerini hedef aldığını açıklamıştır. Günümüzde CIA mensupları, lobi firmaları içinde hukuk müşaviri ve halkla ilişkiler uzmanı sıfatıyla dünyanın her köşesinde faaliyet yürütmektedir.

Devletimizin yeni bir ekonomik güvenlik konsepti doğrultusunda ihtiyaç duyduğu yeni bilgi ve teknolojileri ülke ekonomisinin motorize gücü haline getirecek, iş istihbaratı, danışmanlık, lobicilik vs. görüntüler altında rasyonel çalışacak bir ekonomik istihbarat yapılanmasına ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye hem kendi ekonomi politikası için ihtiyacı olan istihbaratı üretecek hem de başka ülkelerin sanayi ve teknoloji konusundaki gelişmelerini kendi coğrafyasına entegre edebilecek bir ekonomik istihbarat anlayışı geliştirmek durumundadır.

Ekonomik istihbaratın konfigürasyonu doğrultusunda, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) bünyesinde kurulacak bir ekonomik istihbarat dairesi aynı zamanda belirli finans kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, ticaret, sanayi ve meslek odalarıyla koordinasyon halinde çalışarak, yabancı şirket ve yatırımcıların faaliyetlerinin izlenmesi ve bunlara yönelik politikaların belirlenmesinde de oyun kurucu bir role sahip olacaktır. Ekonomik istihbarat dairesi, açık kaynakların yanı sıra, büyük ihaleler, müşteri araştırmaları, ülkelerin uluslararası yatırım ve ticaret görüşmeleri ve gizli anlaşmaları ve en önemlisi ekonomi politikalarına ilişkin önemli kararları da çeşitli istihbari yöntem ve tekniklerle belirleyebilecektir.

İşadamları, şirket CEO’ları, gazeteci-yazar, hukukçu, bankacı, ekonomist, Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlıklarından ilgili bürokratik temsilciler ve özel analistlerden oluşan bir ekonomik istihbarat kurulunun oluşturulması da elzemdir. Bu kurul MİT’e bağlı görev yapacak ancak ilgili durumlarda tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli çalışacaktır. Ayrıca, Devlet Planlama Yatırım ve Koordinasyon Bakanlığı’nın oluşturulup, Hazine’nin bu bakanlığa bağlanması da yerinde bir karar olacaktır. Zira bu sayede yatırımlar denetlenebilecek ve her türlü manipülasyonun da önüne geçilebilecektir.

Dünya'da İstihbarat ve Jeopolitik Zihniyet

Günümüzde başta ABD olmak üzere batı ülkeleri ve dolayısıyla Türkiye, soğuk savaşın başlarında karşılaştığına benzer şekilde, yeni düşmanlarını hedefleyen planlar geliştirmek için gerekli istihbarat eksiğini duymaktadır. Mesela Pentagon, 1950’lerde ve 1960’larda tıpkı SSCB’de olduğu gibi, 1990’da Irak’ın nükleer silah sistemleriyle ilgili stratejik istihbarat açıklarıyla karşılaşmıştır. Bugün aynı ihtiyacı Afrika ve Asya kıtasında duymaktadır. Kuşkusuz, dünyanın en büyük, etkili ve güçlü istihbarat yapılanmasına sahip olan ABD bile, politika, askeri teknolojiler ve dijital organizasyon alanlarındaki küresel rakipleri hakkında bazı temel bilgi eksiklikleri içindedir. Dolayısıyla, 21. yüzyılda dünya dengelerini yöneten büyük güçlerin olduğu kadar, gelişmekte olan bölgesel aktörlerin güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının da yapısal açıdan ve organizasyon açısından bazı eksiklikler içerisinde olması olağan bir durumdur.

Yeni İstihbarat İhtiyaçlarının Karşılanması

Günümüz dünyasındaki istihbarat yaklaşımı çerçevesinde özellikle ABD'de ulusal güvenlik istihbaratı, sahip olduğu tüm teknik olanakları ve konfigüratif kapasitesiyle gücünün doruğuna ulaşmıştır. ABD istihbaratının taşıdığı temel nitelikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

-CIA, kendisinden daha büyük bir ulusal yapı olan NSA'nın bir parçasıdır.

-CIA, ulusal ve küresel strateji belirlenmesi, dökümantasyon ve veri analizi bakımından RAND Corporation kuruluşu tarafından düzenli olarak asiste edilmektedir.

-Resmi bir istihbaratçı eğitim sürecine sahiptir.

-Resmi ve resmi olmayan kurumsal kültür değerlerine sahiptir.

-Muazzam bir bilgi ağına ve dijital teknoloji sistemine sahiptir.

-Sistem mühendisliği eğitimi dünyadaki en mükemmel versiyonuyla CIA ve CIA'nin de bağlı bulunduğu NSA bünyesindeki tüm kurumların personel adaylarına sunulmaktadır.

-NSA kurumlarının tamamı, 11 Eylül sonrası ABD'yi bir felaketle ve sürprizlerle karşı karşıya bırakmamak adına yeniden yapılandırılmıştır. Covid19 konusunda 1981'den beri hazırlık ve analiz süreci yürüten bir NSA’dan bahsediyoruz.

Yukarıdaki bu temel nitelikler, dünya ülkeleri açısından yeni istihbarat ihtiyaçlarının tespiti konusunda şu rasyonaliteyi doğrulamaktadır:

İstihbarat sadece belli sayıdaki üst düzey politika yapımcısı siyasi aktörler için 'değerlendirme ve analizler' biçimine sokulmuş casusluk kaynağı olarak değil, toplumun tamamına yönelik bir bilgi sistemine somut bir katkı olarak görülmelidir.

Bugün, Türk istihbaratının faaliyetlerinin, (dünya ve Türkiye 21. yüzyılın ikinci çeyreğine yaklaşırken) ülke güvenliğinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayıp karşılamadığı konusu aşağıdaki soruların cevaplanmasına bağlıdır:

1- İstihbarat teşkilatı uygun ve yeterli kaynaklara sahip midir?

2-Teşkilatın istihbarat toplama ve değerlendirme kaynakları yeni ulusal hedeflere, yeni sorun ve dinamiklere uygun mudur?

3-Teşkilatın kurumsal yapıısı istihbarat kullanıcılarının ihtiyaç ve önceliklerini karşılamaya yeterli midir?

4- Teşkilat, 11 Eylül 2001 sonrası hızla değişen ve son yirmi yılda da sürekli konsept değiştiren 'Yeni Dünya Düzeni'nin değişen oyuncularını ve konularını kavramak için gerekli entelektüel bilgiye sahip midir?

5-Teşkilat, hibrit savaş, sosyolojik savaş ve biyolojik-tıbbi savaşın istihbarat yapılanmaları ve ihtiyaçları konusunda gerekli ön hazırlık, teçhizat ve zeka istihbaratı analizlerine sahip midir?

21. yüzyıl şartlarında istihbarat yönetim stratejisi için şu hususlar düşünülmelidir:

1-Görev ve öncelikler,

2-İstihbarat toplama vasıtalarının kullanımı, karışımı ve toplamada görev dağılımı da dahil olmak üzere genel vizyon,

3-Düşman ve dost unsurların birbirlerini ve operasyon sahasını nasıl gördükleri,

4-Düşman unsurların, toplama faaliyetlerine karşı espiyonaj tepkileri (önleme, aldatma, çeşitli reaksiyonlar)

5-İstihbarat verisi toplama çalışmalarının amaçları,

6-ISR konfigürasyonu, kombinasyonlar, istihbarat toplama görev dağılımı için mikro ve makro stratejiler (ISR: Sinyal ve elektronik istihbaratta, yürütümü alınan dijital işlemci tarafından tetiklenen, işletim sistemi veya aygıt sürücüsünün bir geri çağırma alt programıdır. İşlemciler, temelde işlemcinin üretilmiş olması ve işlemcinin görevini tamamlama hızına dair çok sayıda fonksiyona sahiptir.)

7-Ortam oluşturma (data, sensör, kavrayış ve nüfuz etme çalışmaları)

8-Kaynaklar,

9-Sınırlılıklar,

10-Varsayım ve risk algoritmasını kontrol etmek için kontrol edilen bir 'kırmızı rakibi' kullanmak,

11-Özel talimatlar,

İstihbarat toplama planının temel unsurları ise şunlardır;

1-HUMINT (İnsan zekası, sinyal zekası, görüntü zekası, ölçüm ve imza zekası gibi daha teknik zeka toplama disiplinlerinin aksine, kişiler arası temas yoluyla toplanan zekadır. NATO, HUMINT'i "insan kaynakları tarafından toplanan ve sağlanan bilgilerden türetilen bir zeka kategorisi" olarak tanımlamaktadır. İlk başlarda sadece CIA tarafından kullanılan bu terim bugun yaygınlaşarak, elde edilen istihbaratın dinleme cihazlari ya da diğer elektronik surveillance metodlari ile değil de, insan bilgisi kaynak olarak alınarak edildiğini belirten bir terim olmustur.)

2-Teknik sensörler

3-Sıra dışı muhbirler,  izleyiciler, subjektif hareket edenler, ticari amaçlı perdeleme şirketleri,

4-Data şebekeleri,

5-Açık kaynaklar

6-Tüm istihbarat toplama ve analiz kabiliyetlerini geliştirmek için 'big data' yolları

İstihbarat  Teşkilatının Grand Stratejisi

Türkiye'de istihbarat teşkilatının 'Grand' stratejisinin en önemli görevi, ulusal güvenlik istihbaratının sağlıklı bir biçimde sağlanması ve milli güvenlik siyaset belgesinde formüle edilen milli hedeflere ulaşmak için, Türkiye'ye karşı yürütülen Kontr-Espiyonaj (karşı istihbarat) faaliyetlerini sürdüren yabancı gizli servislere karşı, önleyici-türevsel bir istihbarat yaklaşımıyla karşı koyabilmektir. Stratejinin planı, önleyici istihbarat yaklaşımının, en kısa zamanda en mükemmel sonucu vereceği doğrultuda organize edilmesidir. Bugünkü bölgesel, küresel ve sosyo-ekonomik koşullarda, Milli İsithbarat Teşkilatı, Türk toplumunu huzur, barış ve güven içinde bir arada tutmanın vazgeçilmez bir aracı haline gelmiştir. Bu görev ve misyonunu en güçlü ve istikrarlı şekilde devam ettirmek için yeni bir Post-İstihbarat stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır. Postmodern dünya sosyal düzeninin mutasyon yaşadığı bu yeni evrede, Türkiye milli istihbarat stratejisinin ana hatları, Türk ve dünya tarihindeki bazı kırılma noktalarına, askeri strateji ile bir analoji yapılarak pratik ve somut biçimde belirlenebilir. 

Sonuç olarak; Türkiye Cumhuriyeti Devletigünümüz Türkiye ve dünya jeopolitiğinde güncellenen ve belirlenen versiyonuyla, ‘İç ve Dış Güvenlik Esasları’ ve ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi' ne göre yeni bir milli istihbarat direktörlüğü sistemi oluşturmak durumundadır. . Önermiş olduğum, Milli İstihbarat Direktörlüğü Sistemi, ülkemizdeki tüm istihbarat kuruluşlarının stratejik ve yönetimsel liderliğini, genel güç konfigürasyonunu ve aynı zamanda oluşturulması gereken Milli İstihbarat Programı'nın yöneticiliği ile gözlemciliğini yapma misyonunu yürütebilir. Zira, Covid-19 salgını göstermiştir ki, çok yakında su yüzüne çıkacak olan yeni dünya dengelerinde sürprizler ve ezber bozan gelişmeler her zamankinden daha fazla olacaktır.

Konuyla İlgili Kaynakça ve Okuma Tavsiyesi

-Dr. Erdal İLTER, Mit Tarihçesi, Mit Basımevi, 1998, Ankara.

-Prof. Dr. Sait YILMAZ, Temel İstihbarat- Toplama Analiz ve Operasyonlar, Kripto Yayinevi, 2018.

-Sun TZU, Savaş Sanatı, Remzi Kitabevi, 2019.

Kaynak: www.globalsavunma.com.tr

Önceki ve Sonraki Yazılar