Türkiye Cumhuriyeti Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, yayımlamış olduğu haftalık videolu mesajında, Prag'da Türk girişimcilerin öncülüğünde  düzenlenen  The World Of Banksy Sergisi'ni tanıttı.

Banksy isimli sokak sanatçısı; güncel, siyasi, toplumsal konuları eleştirel bir gözle sanatseverlerin dikkatine çekmesi ile tanınmakta.

Banksy, aynı zamanda Filistin'de yaşanılan insan hakları ihlalleri, Avrupa'da göçmenlerin yaşamış olduğu sıkıntıları eserlerinde konu edinmektedir.

İşte Büyükelçi Egemen Bağış'ın konu ile ilgili açıklamasının tam metni:

İyi pazarlar. Bu hafta sizlere Prag’da  göğsümüzü kabartan bir sergiden bahsetmek istiyorum. 

Aslında sergideki eserlerin sanatçısı bizim vatandaşmız değil ancak bu sergiyi organize eden ve dünyanın büyük ilgiyle takip ettiği Banksy adlı küresel üne sahip gizemli sanatçıyı Avrupa’nın göbeğinde tanıtan üç girişimci vatandaşımız.

Bildiğiniz gibi Banksy İngiliz asıllı bir sokak sanatçısı. Yaptığı duvar resimleri ile toplumsal, siyasi ve çoğu zaman eleştirel bir yaklaşım sergileyen bu yüzden de ilgi uyandıran ama kimliğini de gizli tutan bir şahıs. Aslında Banksy’nin kim olduğunu kimse bilmiyor. Tahmin edenler var ama kimse o şudur diyemiyor.

Banksy’nin Dünyası Sergisi sanatçının 40 farklı duvara yapılmış 40 farklı eserinden ve 65 tablosundan oluşan ve bu görsel şöleni bazı video enstelasyonlar ile destekleyerek izleyicileri etkileyen bir sergi. Sergi mekanı eski bir kilise. 

St. Mişel kilisesi aslında Martin Luther’den yaklaşık yüz yıl evvel Vatikan’a baş kaldıran ve bugün Protestanlık olarak bilinen yaklaşımın fikir babası olarak kabul edilen Çek din adamı Jan Huss’un ilk vaaz verdiği kilise.

Organizatör arkadaşlar ilk vaazı ile başlattığı Jan Huss’un başlattığı süreci, yaşayan büyük bir reformcu olarak değerlendirdikleri sanatçının reformist eserleri ile taçlandıdıklarını belirtiyorlar.

Banksy eserlerinde güncel siyasi toplumsal konuları eleştirel bir gözle sanatseverlerin dikkatine getiren bir sanatçı. En çok dikkat çekmeye çalıştığı konulardan bir tanesi de Filistin ve Filistin’de yaşanan insan hakları ihlalleri. Gazze Şeridi olarak bilinen ve Musevi yerleşim bölgesi ile Müslüman yerleşim bölgelerini ayıran duvarın üzerine yaptığı eserler ve bu duvara bakan bir binayı satın alarak otele çevirmesi ve Dünyanın en çirkin manzaralı oteli diye lanse etmesi sanatçıya küresel bir tanınırlık sağlamış.

Sanatçı aynı zamanda göçmen hareketinin oldukça yoğun olduğu Avrupa şehirlerinde ülkelerini terk etmek zorunda kalan göçmenlere destek veren çizimler yaparak göçmen karşıtlarına tepkisini çeken bir şahsiyet. 

Bu çerçevede en çok bilinen eserlerinden bir tanesi Fransa’da Göçmen kampının duvarlarına çizdiği Steve Jobs resmi. Steve Jobs’un dünya çapında bilinen bir mucit olmasının yanısıra aslında bir göçmen olduğunu ve aslen Suriyeli bir yetim iken evlat edinilerek batılılaştığını cehaletin gözüne sokuyor sanatçı. 

Dünyanın en zengin kişilerinden biri olan ve dünyanın en büyük şirketlerinden birine sahip olan Steve Jobs aslında bir göçmen yani batı medeniyetine en çok katkı verenlerden bir tanesi doğulu bir göçmen. Bu gerçeği Banksy eseriyle haykırmış adeta.

Bu serginin Prag’da gerçekleşmesini sağlayan üç girişimci Türk vatandaşı. Onlar Banksy eserlerin sergilenme haklarını satın alarak bu sergiyi hazırladılar ve önce Prag’ın en popüler galerilerinden Manes adlı galeride sergilediler. Yoğun ilgi üzerine daha büyük bir mekana ihtiyaç duyarak bu kiliseyi kiraladılar ve bugüne kadar hiç bir yerde denenmemiş çok farklı bir konseptle bir sergi hazırladılar.

Serginin açılış resepsiyonuna Prag’da görev yapan bir çok farklı ülkenin büyükelçisini davet etmiştik ve sağ olsunlar onlar da bizim davetimize icabet ederek bu serginin açılış törenine katılmışlardı.

Ümit ediyorum ki Pandemi sonrası daha çok turisti ağırlaması beklenen Prag’a yolu düşen herkes bu sergiyi gezer ve sanatçının vermeye çalıştığı mesajı anlamak için biraz çaba sarf eder.  

Hepinize iyi pazarlar diliyorum. Kalın sağlıcakla