Pepe Escobar yazdı: Asya'nın geleceği Rus Pasifik bölgesinde şekilleniyor!

The Cradle dergisi yazarı Pepe Escobar, jeopolitik açısından önümüzdeki yıllara ışık tutan, son derece önemli bir makale yazdı. Hüseyin Vodinalı'nın tercüme edip kendi sosyal medyasında yayınladığı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

Pepe Escobar yazdı: Asya'nın geleceği Rus Pasifik bölgesinde şekilleniyor!

ASYA’NIN GELECEĞİ RUS PASİFİK’TE ŞEKİLLENİYOR

Altmış sekiz ülke, Moskova’nın Asya-Pasifik’teki ekonomik ve siyasi vizyonunu dinlemek için Rusya’nın uzak doğu kıyısında toplandı.

Vladivostok’taki Doğu Ekonomik Forumu (Eastern Economic Forum-EEF), yalnızca Rusya’nın Uzak Doğu’sunun karmaşık gelişim sürecini takip etmek için değil, aynı zamanda Avrasya entegrasyonu’ndaki büyük oyunlara ayak uydurmak için vazgeçilmez kilometre taşlarından biridir.

Son derece çalkantılı bir 2022’yi yansıtan Vladivostok’taki tema ‘Çok Kutuplu Bir Dünya Yolunda’ idi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kendisi, 68 ülkeden iş ve hükümet katılımcılarına kısa bir mesajla sahneye çıktı:

“Eski tek kutuplu modelin yerini, temel adalet ve eşitlik ilkelerine ve ayrıca her devletin ve halkın kendi egemen kalkınma yoluna sahip olma hakkının tanınmasına dayanan yeni bir dünya düzeni alıyor. Asya-Pasifik bölgesindeki bu geri dönüşü olmayan süreçte itici güç olarak hareket eden güçlü siyasi ve ekonomik merkezler şekilleniyor.”

Putin, EEF genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada Ukrayna’dan neredeyse hiç bahsetmedi. Putin’e bu konu sorulduğunda yanıtı: “Bu ülke Asya-Pasifik’in bir parçası mı?”

Konuşma, büyük ölçüde kolektif batıya ve aynı zamanda en iyi analist Sergey Karaganov’un “küresel çoğunluk” dediği şeye ciddi bir mesaj olarak yapılandırılmıştı.

Birkaç nokta öne çıkıyordu:

-Rusya egemen bir devlet olarak çıkarlarını savunacaktır.
-Batı’nın yaptırım “ateş”i dünyayı tehdit ediyor ve pandemiden sonra ekonomik krizler bitmiyor.
-Tüm uluslararası ilişkiler sistemi değişti. Kuralları değiştirerek dünya hegemonik düzenini koruma çabası var.
-Rusya’ya yönelik yaptırımlar Avrupa’daki işletmeleri iflas ettiriyor. Rusya, batıdan gelen ekonomik ve teknolojik saldırganlıkla mücadele ediyor.
-Gelişmiş ülkelerde enflasyon rekor kırıyor. Rusya’da yüzde 12 civarında seyrediyor.
-Rusya, Ukrayna’dan tahıl ihracatında kendi rolünü oynadı, ancak sevkiyatların çoğu gelişmekte olan ülkelere değil AB ülkelerine gitti.
-“’Altın Milyar’ın’ refahı göz ardı ediliyor.”
-Batı, Rusya’ya enerji fiyatlarını dikte edecek konumda değil.
-Gaz ödemelerinde ruble ve yuan kullanılacak.
-Asya-Pasifik’in rolü önemli ölçüde arttı.
Özetle: Asya, teknolojik ilerleme ve üretkenliğin yeni merkez üssüdür.

Artık bir ‘sömürgeleştirme nesnesi’ yok

Bir başka önemli yıllık toplantıdan sadece iki hafta önce – 15-16 Eylül’deki Semerkant’taki Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) zirvesi – EEF’deki en önemli tartışmaların bazılarının, ŞİÖ ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) arasındaki artan ekonomik ‘yeniden ayarlamalar’ etrafında dönmesi şaşırtıcı değil.

Bu tema, Rus Kuzey Kutbu’nun gelişimi kadar önemlidir: toplam toprakların yüzde 41’i ile federasyondaki en büyük kaynak tabanıdır, dokuz bölgeye yayılmıştır ve Vladivostok’un serbest limanına bağlanan gezegendeki en büyük Özel Ekonomik Bölgeyi (SEZ) kapsar. Kuzey Kutbu, mineral, enerji, su ve biyolojik doğal kaynakları içeren stratejik bir proje yoluyla geliştirilmektedir.

Kendisini “tutkulu bir tarihçi” olarak tanımlayan Avusturya’nın eski dışişleri bakanı Karin Kneissel, Rusya ve Asyalı ortaklarının Kuzey Denizi Rotası’nın geliştirilmesi için nasıl mücadele ettiğine duyduğu hayranlığı forumda dile getirdi: “En sevdiğim ifadelerden biri şudur: havayolları ve boru hatları doğuya doğru ilerliyor. Ve bunu yirmi yıldır söyleyip duruyorum.”

Toprağın gücünden, tedarik zincirlerine ve küresel eğitimden “üç balinaya” (bilim, doğa, insan) kadar her şeyi araştıran çok sayıda yuvarlak masa toplantısının ortasında, Salı günkü forumda hilafsız en önemli tartışma ŞİÖ’nün rolüne odaklandı.

Mevcut tam üyeler – Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, dört Orta Asyalı (Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan) ve İran’ın yakın zamanda katılımı dışında – gözlemci Afganistan’dan diyalog ortağı Türkiye’ye kadar en az 11 ülke daha katılmak istiyor.

ŞİÖ genel sekreter yardımcısı Grigory Logvinov, Asya’da “ağırlık merkezi” oluşturan oyuncuların ekonomik, politik ve bilimsel potansiyelinin – dünya GSYİH’sının dörtte birinden fazlasını, dünya nüfusunun yüzde 50’sini oluşturur– henüz tam olarak hasat edilmediğini vurguladı.

Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Kirill Barsky, Batı’nın başlattığı “yıkıcı süreçler” ile karşılaştırıldığında, ŞİÖ’nün aslında çok kutupluluk modeli olduğunu açıkladı.

Ve ŞİÖ, Rusya liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği (EAEU) ile Avrasya entegrasyonunda aynı zamanda ekonomik katalizör rolü oynuyor.

Barsky, ŞİÖ’yü “bir ortaklık kuruluşları ağı içinde Büyük Avrasya’nın gündemini oluşturan çekirdek Avrasya yapısı” olarak tanımlıyor. ASEAN ile işbirliğinin önemi burada ortaya çıkıyor.

Barsky, Mackinder, Spykman ve Brzezinski’ye de gönderme yaptı: “Avrasya, batılı devletlerin isteklerine göre hareket edecek, kıta içinde, okyanus kıyılarından uzakta, batı dünyasının küresel bir kara ve deniz çatışmasına hakim olabilmesi için pasif bir nesne olarak olarak görüldü. ŞİÖ, geliştirdiği şekliyle bu olumsuz kavramların üstesinden gelebilir.”

Ve burada Tahran’dan Vladivostok’a kadar yaygın olarak paylaşılan bir düşünceye rastladık:

Avrasya artık “uygar Avrupa’nın sömürgeleştirme nesnesi değil, yeniden küresel politikanın bir aktörü.”

‘Hindistan 21. Asya yüzyılı istiyor’

Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nden (CASS) Sun Zuangnzhi, Çin’in ŞİÖ’ye olan ilgisini ayrıntılı olarak açıkladı. Başarılara odaklandı: Kuruluşundan bu yana 21 yıl içinde, Çin, Rusya ve Orta Asya devletleri arasında güvenliği sağlamaya yönelik bir mekanizma, bugün “çok katmanlı, çok sektörlü işbirliği mekanizmalarına” dönüştü.

Sun’a göre ŞİÖ, “siyasi bir araca dönüşmek” yerine, zorlu bir çatışma geçmişi olan devletler için diyalog forumu rolünden yararlanmalı – “etkileşimler bazen zordur” – ve ekonomik işbirliğine “sağlık, enerji, gıda güvenliği, yoksulluğun azaltılmasına odaklanmalı.”

Eski bir ŞİÖ genel sekreteri olan ve şu anda Taihe Enstitüsü’nde (Pekin merkezli bağımsız düşünce kuruluşu) profesör olan Raşit Alimov, örgütün çekirdeği olan Orta Asya ülkelerinden “yüksek beklentileri” vurguladı. Orijinal fikir, Avrasya’da bölgelerarası düzeyde güvenliğin bölünmezliğine dayalıdır.

Rusya geçen yılın sonlarında “güvenliğin bölünmezliği” konusunda ciddi bir diyalog teklif ettiğinde ABD ve NATO’nun nasıl tepki verdiğini hepimiz biliyoruz.

Orta Asya’nın denize çıkışı olmadığı için, Alimov’un da vurguladığı gibi, Özbekistan’ın dış politikasının ŞİÖ içi ticaretin hızlandırılmasına müdahil olması kaçınılmazdır. Rusya ve Çin önde gelen yatırımcılar olabilir ve şimdi “İran da önemli bir rol oynuyor. Bin 200’den fazla İranlı şirket Orta Asya’da çalışıyor.”

Bağlantılar gelişmeli: “Dünya Bankası, Orta Asya’yı dünyanın en az bağlantılı ekonomilerinden biri olarak değerlendiriyor.”

Rus bankası VEB’den Sergey Storchak, ŞİÖ bankalar arası konsorsiyumunun çalışmalarını açıkladı.

Ortaklar “Çin Bankası’ndan bir kredi hattı” kullandılar ve Özbekistan ile anlaşma imzalamak istiyorlar. ŞİÖ bankalararası konsorsiyumu, Hintliler tarafından dönüşümlü olarak yönetilecek ve oyunu hızlandırmak istiyorlar. Semerkant’ta yapılacak olan zirvede Storchak, bölgesel ticarette ulusal para birimlerinin kullanımına geçiş için bir yol haritası bekliyor.

Jawaharlal Nehru Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Okulu’ndan Kumar Rajan, Hindistan’ın tutumunu dile getirdi. Doğrudan konuya girdi: “Hindistan 21. yüzyılın Asya yüzyılı olmasını istiyor. Hindistan ve Çin arasında yakın işbirliği gereklidir. Asya yüzyılını gerçekleştirebilirler.”

Rajan, Hindistan’ın ŞİÖ’yü bir ittifak olarak değil, Avrasya’nın kalkınması ve siyasi istikrarına hizmet eden bir örgüt olarak gördüğünü belirtti.

Rajan, Uluslararası Kuzey Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) ve İran’ın Çabahar limanı ile ilgili çok önemli bir noktaya değindi: “Hindistan’ın Orta Asya ile doğrudan fiziksel bağlantısı yok. INSTC, Mumbai’ye bağlanan 300 gemilik bir İran nakliye hattına sahiptir. Başkan Putin, [son] Hazar toplantısında doğrudan INSTC’ye atıfta bulundu.”

Önemli olan şu ki, Hindistan sadece Rusya’nın Büyük Avrasya Ortaklığı kavramını desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda Avrasya Ekonomik Topluluğu (EAEU) ile bir serbest ticaret anlaşması yapmakla da meşgul. Hindistan Başbakanı Narendra Modi geçen yıl Vladivostok forumuna gelmişti.

Yukarıdaki farklı yorumların hepsinin altyapısında bazı temalar sabittir. Afganistan felaketinden ve oradaki ABD işgalinin sona ermesinden sonra, ŞİÖ’nün istikrar sağlayıcı rolü ne kadar abartılsa yeridir. İşbirliği için iddialı bir yol haritası bir zorunluluktur – muhtemelen Semerkant zirvesinde bu onaylanacak. Tüm oyuncular kademeli olarak kendi para birimlerinde ikili ticaret yapacaklar. Ve transit koridorlarının oluşturulması, ulusal transit sistemlerinin aşamalı entegrasyonuna yol açacak.

Işık Olsun

‘Çok Kutuplu Bir Dünyaya Açılan Kapı’ konulu önemli bir yuvarlak masa toplantısı, ŞİÖ’nün rolünü genişleterek, Ukrayna’da Özel Askeri Operasyonun (SMO) başlamasından sonra çoğu Asya ülkesinin Rusya’ya tavrının “dost” veya “tarafsız” olduğuna vurgu yaptı.

Bu nedenle, Avrasya genelinde işbirliğini genişletme olanakları pratik olarak sınırsızdır. Ekonomilerin tamamlayıcılığı ana faktördür. Bu, diğer gelişmelerin yanı sıra, çok kutuplu bir merkez olarak Rusya Uzak Doğu’sunun 2030’larda “Rusya’nın Asya’ya açılan kapısı”na dönüşmesine yol açacaktır.

Chongyang Finansal Araştırmalar Enstitüsü’nden Wang Wen, Rusya’nın Çin’i yeniden keşfetmesi gerektiğini vurguladı: “İki ülke orta kesim ve seçkinler düzeyinde karşılıklı güven oluşturmalı”.

Wang aynı zamanda, Suudi Arabistan ve İran’dan Afganistan ve Arjantin’e kadar BRICS’e katılmak için bir tür küresel telaş yaşandığına dikkati çekti:

“Bu, Çin ve Arjantin gibi yükselen ekonomiler için yeni bir medeniyet modeli anlamına geliyor çünkü barışçıl bir şekilde yükselmek istiyorlar (…) Sanırım yeni medeniyet çağındayız.”

Hindistan Birleşik Hizmet Kurumu’ndan B. K. Sharma, ülkesini bir rimland (kenar kuşak) devleti olarak gören Spykman’a geri döndü: Artık değiliz!

“Hindistan’ın artık Orta Asya’ya bağlanmaktan ‘Act East’ politikasına kadar bir çok Avrasya’ya erişim stratejisi var. Genel olarak Hindistan, rekabetçi olmadığı için, Rusya’nın lojistik yardımıyla Avrasya’ya daha iyi erişim sağlamak için mal ve hizmetlerde çeşitlemeye gitmelidir.”

Sharma, Rusya’nın “Hint Okyanusu’nda önemli bir rol” oynadığını görürken Hindistan’ın ŞİÖ ve BRICS’i çok ciddiye aldığını vurguluyor. Hint-Pasifik görünümüne ilişkin detaylar veriyor: Hindistan, Quad’ı askeri bir ittifak olarak istemiyor, bunun yerine “Hindistan, Rusya ve Çin arasında karşılıklı bağımlılık ve tamamlayıcılık” istiyor.

Tüm bu tartışmalar, birkaç Vladivostok yuvarlak masa toplantısındaki iki kapsayıcı temayla bağlantılıdır: Enerji ve Kuzey Kutbu’nun doğal kaynaklarının gelişimi.

Rusya Enerji Birinci Bakan Yardımcısı Pavel Sorokin, enerji piyasalarında fırtına veya tayfun kavramını reddetti: “Bu, doğal bir süreçten çok uzak. Bu insan yapımı bir durum.”

Buna karşılık, Rus ekonomisi, çoğu analist tarafından, örneğin, Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG) için sofistike bir aktarma altyapısının oluşturulması da dahil olmak üzere, Arktik/Asya işbirliğinin geleceğini yavaş ama emin bir şekilde tasarlıyor olarak görülüyor.

Enerji Bakanı Nikolay Shulginov, LNG teslimatlarının artması ve Çin’e Power of Siberia-2’nin (Sibirya’nın Gücü isimli Rus-Çin doğalgaz boru hattı) inşasını göz önünde bulundurarak Rusya’nın gaz üretimini fiilen artırma sözü verdi: “Sadece boru hattı kapasitesini büyütmekle kalmayacak, aynı zamanda LNG üretimini de genişleteceğiz. : küresel pazarda hareketliliği ve mükemmel piyasası var.”

Kuzey Denizi Rotası’na vurgu, nükleer de dahil olmak üzere güçlü, modern bir buzkıran filosu inşa etmektir. Uzak Doğu ve Kuzey Kutbu’nun Kalkınmasından Sorumlu Birinci Bakan Yardımcısı Gadzhimagomed Guseynov kararlı: “Rusya’nın yapması gereken, Kuzey Denizi Rotasını sürdürülebilir ve önemli bir geçiş rotası yapmaktır.”

Adım adım öğrenmenin “Arktik en iyi uygulamalarını” izleyerek güvenli deniz taşımacılığı için altyapı oluşturmak için 2035’e kadar uzun vadeli bir plan var. NOVATEK başkan yardımcısı Evgeniy Ambrosov’a göre, son birkaç yılda Kuzey Kutbu navigasyonu ve gemi inşası açısından bir devrim gerçekleştiriyor.

Eski Avusturya bakanı Kniessel, Avrupa siyasetinde aktif olduğu zamanlarda (şimdi Lübnan’da yaşıyor) tartışmalarında Batı’nın hep bu büyük jeopolitik tabloyu kaçırdığını hatırlattı: “Meşalenin Atlantizm’den Pasifik’e geçişi hakkında yazmıştım. Havayolları, boru hatları ve su yolları Doğu’ya hareket ediyor. Uzak Doğu aslında Pasifik Rusya’dır.”

Atlantikçiler ne düşünürse düşünsün, şu an için son söz Gazprom yönetim kurulundan Vitaly Markelov’a ait olabilir: “Rusya kışa hazır. Her yerde sıcaklık ve ışık olacak.”

KAYNAK: https://thecradle.co/Article/Columns/15396