Abdullah Gürgün

Abdullah Gürgün

BİR PROGRAMININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - MATBAALAR

 "Sizlere selam olsun

 Hürriyeti yazan eller, dizen eller

Sizlere selam olsun makineler

Entertipler, rotatifler, bobinler" (1)

Enver GÖKÇE

Ulusal Kanal Program Yapımcısı Zafer Bilgin'in 22 yıldır hazırlayıp sunduğu "Sanat Hayatı" programının cumartesi günü yayınlanan bölümünün konusu (17 Aralık 2022) matbaalardı. Bilgin kendisinin de ustası olan, Bab-ı Ali’nin efsane matbaa ustalarından Ali Uluırmak ve Davut Yürek ile Cumhuriyet Gazetesi'nin Matbaa Müzesi'nde bir söyleşi yaptı. (2)

Söyleşi, 1884'te icat edilen 1928'de Cumhuriyet gazetesine gelen, kurşunu 280-300 derecede eritip harf ve satırlar halinde kurşun harflerle dizen bir dizgi makinesinin önünde yapıldı.

Ali Usta, Zafer Bilgin'in de çok yetenekli bir çırak olduğunu ve çabucak bu işi öğrenmiş olduğunu belirterek bu konudaki bilgi ve becerisinden övgüyle söz etti.

Bu güzel sohbet beni 1971 sonları 1972 başlarına Viyana'ya uçurdu. O sıralarda ben de arkadaşım Mehmet Güneş Şahiner ile bir matbaada çalışmıştım. Biraz bir şeyler öğrenince "İşçiden İşçiye Haberler" diye bir "gazete" çıkardık. 4-5 sayı çıkarabildik. Bir de kitapçık yayınladık: "Devrimciler Ölür Devrimler Sürer". Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan 6 Mayıs'ta asılmışlardı. Biz son sözlerini ve ailelerine yazdıkları mektupları Ekim 1972'de yayınladık. 12 Mart faşizmini lanetleyen afişler bastık. Viyana'yı donattık.

Birbirini özlemiş, sevgi dolu üç matbaa ustasının hasret dolu Cağaloğlu sohbetleri... Cağaloğlu bir masaldı... Cağaloğlu basın yayın dünyamızın Kabesiydi.

Benim de bir parçacık Cağaloğlu'na bulaşma şansım oldu. 1969'da önce artistlerle ilgili yayın yapan Yeşilçam isimli bir gazeteye muhabir olmuştum. Aldığımız para çekirdek parası bile değildi. Bir süre sonra bir de ABC gazetesinin de muhabiri oldum. Üç beş gün geçti, geçmedi Yeşilçam Gazetesi'nin genel yayın yönetmeni çağırdı. Bana bir fırça! Hâlâ aklımdan şu tümcesi çıkmaz: "Sen bizim duymayacağımızı mı sandın? Ankara'da osursan kokusunu Cağaloğlu'nda herkes duyar". Şaşıp kalmıştım... Çok sonraları, 1980'li yıllarda Cumhuriyet'in de İsveç temsilciliğini yaptım. Röportajın yapıldığı binaya girdim çıktım. Cağaloğlu'nda Cumhuriyet'e yakın Gazeteciler Cemiyeti lokalinde sohbetlere katıldım. Çok sevdiğim İlhan Selçuk ve zamanın değerli gazetecileri ile tanıştım.

Matbaacılar programda anılarını anlatıyorlar! Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Kabaklı, Murat Sertoğlu, Halit çelenk, Aziz Nesin kendi kitabının tashihini kendi yapardı. Bekir Yıldız kendisi de eski dizgicidir. 16 formalık bir kitapta 2 harf yanlış buldu. Bize baklava getirmişti. Yusuf Hayaloğlu tek tek okur, şöyle yapalım böyle yapalım, derdi. Osman Şahin yazar olmasını köy enstitülerine borçlu olduğunu söylerdi...

Ya matbaa ustaları; lakaplarıyla anılanlar! Onlara da selam olsun. Kitapların arkasındaki kahramanlar: Katar Hamdi, Yamyam Hüseyin, Deli Nihat, Taktak Sadık, Ali Baba, Tombik...

Zafer Bilgin, Ali Usta'ya, "ben kapkara çamur gibi olurdum ama sen hiç kirlenmezdindiyor. Ali Usta da övünüyor, bembeyaz takım elbiseyle gelse de tek bir leke bile yapmadığını anlatıyor.

Başta gazetelerin, dergilerin, kitapların ne zorluklarla basıldığını bilmeyenler izlemeli programı. Kalem ya da daktilo ile yazılan satırların kurşun eritilerek harf harf, sözcük sözcük, tümce tümce, sayfa sayfa dizilmesi, tashih, düzeltme işi, basılması, 16 sayfalık formaların yapıştırılması ya da dikilmesi, ciltlenmesi, kenarların kesilmesi, tıraşlanması... O emekleri düşününce dünyada okumadık sayfa bırakmak istemiyorum. Kitabın değerini bilmeli insan.

Hele yeni matbaadan çıkan kitap sayfalarının kokusu... Ha fırından yeni çıkmış ekmek; ha matbaadan taze çıkmış kitap sayfalarının kokusu.

Annemin karanfilleri, fındık gülleri, kahve çiçeği, taze ekmeğe sürülmüş tereyağı, tamirhanelerdeki benzin kokusu, papatya, lale, kekik... Dağların kokusu. Ege Denizi'nin iyotu, sevdiklerimizin teni, saçı... Ve kitap kokusu... Unutulmuyor.

Matbaa ustalarımız geçmişe özlemle, geleceğe güvenle bakıyorlar. Gençleri yetiştirdiklerine, onların daha güzel işler yapacaklarına inanıyorlar.

"Sanat Hayatı" değerli matbaacılarımızla yeniden bir araya geleceğini müjdeledi.

Sabırla bekleyeceğiz.

(1) https://www.siir.gen.tr/siir/e/enver_gokce/dost.htm

(2)https://www.kultursanattv.com.tr/efsanevi-matbaacilar-davut-yurek-ve-ali-uluirmak-sanat-hayatinda/

MATBAALAR - Cağaloğlu
Ulusal Kanal - Sanat Hayatı
Röportaj: Zafer Bilgin
Kamera-Kurgu: Nevzat Yılmaz
  

Önceki ve Sonraki Yazılar