Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

SEVMEYİ ÖĞRENDİK YİNE BU YANGINLARDA!

“Ne idek. Giden mal oluversin. Cana bir şey olmasın da,eyi ki” diyor TV röportajında Muğla`mızın köylü kadını. Mütevazi ve sıcak gülümsemesiyle! Sanki evi ahırı yanan o değil! Belinde şalvarı elinde su kovası… Daha yüzlerce köylüsüyle yangına su taşırken!

Mustafa Kemal Atatürk`ün yaveri ve yaşam dostu Salih Bozok, Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı o muhteşem belgesel romanında hiç unutmam şöyle yazıyordu:

“Çok sıkıştığı büyük felaket anlarında halkımızın olağanüstü hayalgücü devreye girer, çözüm ve hayallerinin liderini yaratır.”

Paylaşma ruhu, zengin tarihi kadar köklüdür mütevazı Anadolu halkının. Türküyle Kürdüyle… Sımsıcaktır.

Binlercesi var, zaman yok, tek örnek vereyim; annemden biliyorum. Vefatından önceki yıldı, bir ara hastalandı, yürüyor ama çabuk yoruluyor. Ben ise annemi gezdirmeyi çok seviyorum, bir tekerlekli sandalye aldım, o da reddetmedi. Hollanda`da bir gün geziyoruz, kaldırımda sürdürüyorum, o sırada kazaren öne doğru düştü, kaldırıma yuvarlandı. Bir şey olmadı ama üç dort metre ötede birkaç Hollandalı annemin düştüğünü görünce gulmeye basladı! Elleriyle gösterip kahkaha atıyorlardı! Yardım etmek yerine.

Burada felakette bir araya gelme ve dayanışma ruhu zayıftır, İkinci Dünya Savaşı`nda Naziler işgal ettiğinde de direnç gösteremedi Hollanda ve Belcika. 150 bin Yahudi kökenli Hollandalıyı ve yüzbinlerce direnişçiyi faşist Nazi subaylarına eliyle teslim etti Hollanda. Hatta dünyaca tanınmış Flaman yazar Hugo Claus sonradan pişmanlık duyan Felemenk halkının bu acısını anlatan bin sayfalık ağır bir romanla meşhur olmuştu savaş sonrası : Het Verdriet van Belgie ( Belçika`nın Üzüntüsü) ! Çok duygulu ve esaslı bir romandır. Herkese okumasını tavsiye ederim.(Her Hollandalı böyle değil tabii, farklılarını da tanıdım, onlar azınlık)

Başka bir gün ise annemle İstanbul Üsküdar`dayız, vapurdan indik. Mihrimah Sultan Camii`ne doğru ana caddeyi geçeceğiz, kaldırımlar çok yüksek, cadde geniş, trafik acaip yoğun… Annemi nasıl karşıya geçireceğimi düşünürken tekerlekli sandalye ve annem havalanıverdiler!!! Bir baktım, omuzlar üstünde havada uçuyor hanımefendi!! Kendi kendiliğinden bir sürü insan koşup arabayı kaldırıverip hep birlikte karşı kaldırıma koyuverdiler, şaşırdım kaldım! Hollanda`da böyle bir şey hayatta olmazdı!

Ama Türkiye`de olup da yardım görmemeniz neredeyse mümkün değildir. Bizim insanımızın en önemli karakteridir yardımına koşmak, acıyı paylaşmak, birlikte cözüm aramak.

Akdenizin belki de en acı yangınlarını yaşadık. Ama halkımız yılmadan canını dişine takmış vaziyette birlikte mücadele ediyor. Hayran olmamak olanaksız o mütevazi insanlarımıza!

Diğer yanda ise orman yakacak kadar gözü dönmüş olanlar, ya da ihmal ve tedbirsizlik içinde olanlar, ya da yangına körükle gidip koltuk uğruna yalan dolanla panik yaratanlar….. Hepsine yazıklar olsun hepsine, çok yazık.

Ama bu halk bizde oldukça er ya da geç her sorunun altından kalkarız. Ben halkımı bir kez daha sevdim bu yangınlarda…

Önceki ve Sonraki Yazılar