69 SUBAY, 103 AMİRAL, "MENFİ ROLE SÜRÜKLENME" 

Siyasal gündemi sarsan çok imzalı yeni bir asker bildirisi ile karşı karşıyayız.

İktidar uygulamalarına uyarı ve karşı çıkma temalı bu bildiriler ordumuzun deniz kuvvetleri üniformalıları tarafından çıkarılmıştır.

*

İlk çok imzalı asker bildirisi 1969 yılının bitmesine yakın 69 deniz subayı tarafından çıkarıldığı için siyasi tarihimizde "69 SUBAY bildirisi" diye yer almaktadır.

Bildiri, İki kutuplu dünyada ABD emperyalizminin yanında, namlusu SSCB'ye karşı yönelen NATO'nun  içinde yer alan bir iktidara karşı "ne rütbe ne nişan peşindeyiz, Erzurum kongresinde üniformasını bırakan Mustafa Kemal'in Sönmez ateşindeyiz" demektedir.

Bildirinin arkasından 200 deniz subayı sicilen emekli edilmiştir.

69 subay bildirisi, "9 mart darbe ihtimali" ve ardından genç öğrenci ve ordu dinamizmini postalla ezen '71 askeri muhtırasının en önemli bahanelerinden olmuştur.

12 Mart muhtırasının devamı 12 Eylül darbesi ile tamamlanan ağır baskı süreci, ordu gençliğinin üzerinden silindir gibi ezerek geçmiştir.

Ordumuzda kurmaylık yüzbaşı rütbesinde başladığına göre, 69 subay bildirisinin bağımsız ve özgür bilinciyle harekete geçen genç subayları bir darbe planlama seviyesinde değillerdir.

Üstelik general düzeyinde bir ordu ilişkisi olmadığı için hemen hepsi yalnız cezalandırılmakla kalmamışlar, güncel siyasi aktör olamayacak denli onlarca yıl süren bilinçli bir tahribata uğratılmışlardır.

***

103 amiral bildirisi, ordumuzun içinden çıkan ikinci kapsamlı bildiridir.

69 subay bildirisi ile üniforma aynılığı dışında benzerlik yoktur.

Kurmaylık aşamasından sonra amiralliğe ulaşan 103 ordu mensubumuzun bir araya gelişleri son elli yılında ona yakın darbe ve darbe türevi görmüş toplumumuzda masum bir hareket gibi algılanmaz.

69 subay bildirisi "ne çıkar, kesilsin devrimcilerin başları birer birer, oysa bir yasadır bu, devrimciler ölür devrimler sürer" diyerek bitiyor.

***

Devrimcilerin başları birer birer kesilirken, ordumuz içinde rütbe alan amirallerimizi, yok saydıkları 69 deniz subayının ahı tutmuştur.

Bu nedenle ne yazdıkları değil, ne zaman ne yaptıkları önemlidir.

Kurmaylık eğitiminden geçmiş, en azından "strateji"nin ne olduğunu bilmesi gereken 104 amiralin, "zaman ve mekan" koşullarını düşünmeden yaptıkları çıkış ve gelişen sonuçları siyasal gündemi bir süre daha  iktidar erkinin çarklarına göre döndürmekten başka bir işe yaramayacaktır.  

Gözü dönmüş, ciddi bir karşı çıkma olmadan iktidarını sürdürmüş devrim karşıtlarının geldikleri gibi gitmeleri gereğinin tartışıldığı  bir ortamda, onların "kanlı gitme" tezgahına sabaha karşı 104 imzalı bir bildiri çıkarılarak adeta meşruiyet kazandıracaktır.

Sonuç olarak, 69 deniz subayının tahribatlarına susarak ve seyrederek kazanılan rütbeler, 104 amiralimizin menfi role sürüklenmesine  maalesef yol açmıştır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar