Bora Özizmirli

Bora Özizmirli

ÇÜNKÜ, MİLLİ OLAN HER ŞEYE DÜŞMAN BİR YAPI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ!

Son yazımızda Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, diğer milli kuvvetlerle birlikte, dışarıya karşı “TAM  BAĞIMSIZLIK” mücadelesinin başlatıldığını ve buna bir tepki olarak, iç cepheyi bölme amaçlı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sadık bazı isimlerin hedefe konduğunu, itibar suikastlerine uğradıklarını ve bu karşı saldırının en son mağdurlardan birisinin Egemen Bağış olduğunu özellikle belirtmiştim.(İlk yazıyı okumak isteyenler bu yazının sonunda yer alan bağlantıya tıklayıp okuyabilirler.)

Önceki yazımdan dolayı, “Egemen Bağış’ı neden savunuyorsun?gibi bir takım sorular sorulabilir. Oysa, Egemen Bağış’a yönelik saldırılar doğrudan hepimizin ve Türkiye’nin meselesidir.

Benzer hedefte "Darbenin arkasında ABD var diyen!"  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'da; FETÖ ve PKK konusundaki başarılarından dolayı hedeftedir.(Süleyman Soylu'ya karşı saldırıları önümüzdeki yazımızda detaylı inceleyeceğiz.)  Çünkü karşımızdaki güç, kendilerine boyun eğmeyecek, etkisi altına girmeyecek kişileri ve kadroları hedefe koymaktadır. 

Öte yandan, AK Parti'nin kaderi ile Türkiye'nin kaderi ya da Erdoğan'ın kaderi ile Türkiye'nin kaderi birdir. Yaklaşık 50-60 yıldır Türkiye gibi, Batı hakimiyetinde kalan bir ülkenin batının bu hakimiyetini  yıkması da kolay olmayacaktır. Zaten her fırsatta, "Ülke olarak çok zor, çok kritik  bir süreçten geçiyoruz!" dememizin sebebi de budur.

Burası çok önemlidir!!! Türkiye Batı hakimiyetinden çıktıkça, Türkiye'nin bu adımını önlemek isteyen güçler, kaleyi içten fethederek, vatanseverleri birbirlerine düşürterek, özellikle AK Parti’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da hedefe koyarak, en çalışkan, iş yapan, ülkesi ve milleti için koşuşturan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en sadık kadroların önlerini keserek uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu kadrolardan birisi de Egemen Bağış’tır.

Ancak, bu durumu sadece Sayın Egemen Bağış ile açıklamak da mümkün değildir. Egemen Bağış sadece görünen bir örnektir. Türkiye çok büyük altüst oluşlar geçirmekte ve bu altüst oluşlar içerisinde en çok Egemen Bağış gibi koşuşturan, halkına tepeden bakmayan, vatanı ve milleti için canla başla çalışan kadrolar hedefe konmaktadır.

AK Parti içinde veya dışında milli duruşu olan her siyasetçinin, aydının, yazar-çizerin emperyalizmin hedefinde olduğu apaçık ortadır. Önceden olduğu gibi; Uğur Mumcu da bu yüzden öldürüldü, Muhsin Yazıcıoğlu da bu nedenle öldürüldü.


Evet, mesele sadece Egemen Bağış değildir. Çünkü  “Ön kesme, dışlama politikası” sadece siyasi arenada değil aynı zamanda basın sektöründe de uygulanmaktadır.

ABD’de Rand Corporation raporunun devamı niteliğindeki Amerikan İlerleme Merkezi'nin “Türkiye’de değişen medya manzaraları” adlı raporunda Türkiye’de anti-emperyalist çizgideki, Cumhurbaşkanı Erdoğan izinden giden basın mensuplarına baskı yapılıp, yalnızlaştırılması zaten öğütlenmişti.

Bu rapordan önceki 2-3 yıllık süreçte ve sonraki gelişmelere baktığımızda basın ve medya alanında temelli ağırlığımızı yitirdiğimizi, Türkiye'nin milli güvenliği konusunda hassasiyet gösteren basın mensuplarının kafalarının hunharca ezildiğini açıkça söyleyebiliriz. 

Bu konulara değinmek zorundayız, zaten problem de buralardan başlamıştır. Türkiye'de basın ve medya her türlü  provokasyona açık hale getirilmiştir. Üstelik, önümüzdeki dönem basın ve medya çok daha büyük provokasyonlara gebedir.

Örneğin; AK Parti’nin en çok oy aldığı bazı şehirlerde bile, medya organlarında milli konulara dikkat çekmek, Türkiye’ye yönelik tehditleri ve bu tehditlere karşı devletimizin yanıtlarını işlemek resmen YASAKLANMIŞTIR! (Örnek: Doğu Akdeniz haklı mücadelemizi, Diyarbakır anneleri, S-400 alımının nedenleri, Libya’da bulunma sebeplerimizi işlemek YASAKTIR!)

 Bırakalım milli konuları, Sayın Erdoğan’ın demeçlerine yer vermek bile YASAKTIR!!!

Milli konulara, Erdoğan’a sütunlarında yer veren basın mensupları ise; çok büyük baskı ile karşı karşıya kalmaktadır.  Aslında, milli konulara ve Erdoğan'ın demeçlerine yer veren basın mensupları bile neredeyse kalmamıştır. Kendi Genel Başkanının, liderinin demeçlerine tahammül edemeyen bir zihniyet ile karşı karşıyayız.

Ölüm, intihar ve belediye başkanlarının haberleri dışında haber yazmak, milli konulara değinmek herhangi bir basın mensubunun kafasının ezilmesine sebeptir. 

Devletimizin olanakları, belediyelerin bütçeleri; intihar-ölüm haberleri ve belediyelerin reklamlarına  ayrılmaktadır. (Kişilerle uğraşmam. Var olan resmi gösteriyorum. Milli konularda baskı yapan kişileri ve bu baskıların gerçekleştiği illerin isimlerini yazıp, meselenin başka yönlere çekilmesini istemiyorum, ancak ortaya çıkan durumu özetleyebiliyorum.)

Hal böyle iken, bu durumun şuan için düzeltilebileceğini de ümit etmiyorum. Çünkü karışımızdaki ÇETE; öyle yapılanmış ki; tüm bunlara “DUR!”diyecek, vatanseverleri kucaklayacak kadroların önü de kesilmiş durumdadır. İş yapacak, çalışacak kadrolarda yetki ve güç yoktur, fakat yetki ve güce sahip olanlar ise; ne çalışkanlık ne de iş bitirme azmine sahiptir. 

Zaten bu kişilere; defalarca  dışarıya karşı savaş koşullarında olduğumuzu ve milli konulara sansür ve baskı yapılmaması gerektiği konusunda hatırlatmaya çalışsak bile, hatırlatmalarımızın  hiç bir hükmü yoktur.

Yazdıklarımdan “karamsarlık” çıkartılmasın, ama içine düştüğümüz tablo bu durumdadır. Karamsarlık çıkartılmasın çünkü; 50-60 yıllık Batı hakimiyetini yıkmanın kolay olmadığını, çok büyük savaş verildiğini yukarıda belirtmiştim. Eğer anti-emperyalist bir çizgide iseniz, millici iseniz zaten baştan bunları farkında olmanız gerekmektedir. Ama bu duruma bir an önce çözüm bulunmalıdır.

Özün özü şu ki; İHANETİN dili, dini, ırkı,rengi, partisi yoktur. Tasması yurt dışında olan terör örgütü FETÖ; tüm kuvvetini ve dikkatini Türkiye’de iç karışıklık çıkartmak ve gerçek anlamda çalışkan, vatansever kadroların önünü kesme üzerine yoğunlaştırmıştır.

Türkiye doğru adamların, yanlış adamlara karşı mücadelesine tanık olmaktadır.

Türkiye’nin namuslu, vatansever, çalışkan evlatları, kendi çıkarından başka hiç bir şeyi düşünmeyen yapının saldırısı ve baskısı altındadır.

Yazımın sonuna yaklaşırken tüm bunlara karşı; gerçek dindar Millicilerin, gerçek Atatürkçülerin ve gerçek Ülkücülerin yani, tüm vatanseverlerin birbirlerini anlayarak, Türkiye’nin savunulmasında dayanışma içerisinde olması gerektiğini belirtmek istiyorum.

Çünkü, anti-emperyalist olan, milli olan her şeye düşman bir yapıyla karşı karşıyayız.

Bora Özizmirli'nin bundan önceki yazısının bağlantısı:

https://www.tum-haberler.com/makale/itibar-suikastleri-yayginlasiyor-1449

Önceki ve Sonraki Yazılar