Güneş Gürseler

Güneş Gürseler

DEMOKRASİ KORKUSU

“Hayatta en yanıltıcı yol gösterici korkudur.”

Erdal İNÖNÜ

***

Türk Tipi Başkanlık Sistemi” ile yönetilmeye/yönetilememeye başladığımızdan bu yana “demokrasinin Türkiye serüveni” daha da zorlu olmaya başladı. Aslında öteden beri bu süreci zorlu hale getirmek için başta siyasiler olmak üzere hepimiz elimizden geleni yapıyoruz.

Çünkü gerçek demokrasiden korkuyoruz.

Bu korkunun yol göstericiliğinde bilerek ve isteyerek yanlışlar yapıyoruz. Arada biraz ilerleyebilsek de kızma birader oyununda olduğu gibi çok geçmeden başa dönüyoruz.

O kadar da değil; “Bardağın dolu kısmını da gör.” diyenler olacaktır. Evet bardağın dolu kısmını görüyorum, ancak bardak delik su tutmuyor, sürekli su kaybediyor.

Bunun en temel göstergesi, neredeyse yüz yıldır benimsediğimiz, süreklilik kazandırdığımız bir seçim yasamızın olamayışı. Bir süredir ülke erken seçim sath-ı mailine sokuldu ancak bu seçime de hangi yasa ile girileceği belli değil. Çünkü gücü elinde tutanın bunu kaybetmemek için seçime az bir zaman kala yasayı değiştirmesine çok alıştık. Bu kez de yeni bütünşehirler kurulacağı yani seçim sandık bölgelerinin yeniden düzenleneceği sinyalleri verilmeye başlandı, örneğin bir ilçenin bağlı olduğu il değiştirildi.

Ülke en temel konularda bile genelgelerle yönetilir oldu. Yasama organını işleterek yasa ile düzenleme yapmak yerine genelge kolaycılığı tercih edildi. Yani erkler ayrımının işlemesinden, parlamentonun ve anayasal kurumların işlevini yerine getirmesinden, yani işleyen ve gelişen bir demokrasiden korkulur hale gelindi.

Oysa korkunun yol göstericiliğinden kurtulup sistem işletilse, gerçek demokrasiye ulaşabilmenin yolları da açık hale gelecek.

Bunu yapmadıkça, içine bulunduğumuz coğrafyada yaşayanların özgür ve demokratik kurulları oluşturulup yönetemeyeceklerine ilişkin yaygın kanıya bizim de dahil edilmemizi engelleyemeyeceğiz.

Halbuki Atatürk’ün önderliğinde; din devletinden laik cumhuriyete geçmiş, egemenliğin millette olduğunu, kadın erkeğin eşit olduğunu, siyasal bağımsızlığın ekonomik bağımsızlığa bağlı olduğunu bunun da “sanayileşerek kentleşme” ile olacağını kanıtlamıştık.

Atatürk bütün bunların üstüne, laik cumhuriyeti demokratik cumhuriyete dönüştürerek çağdaş medeniyet düzeyinin üzerine çıkma hedefini göstermişti.

Bu hedefe ulaşmaktan, yani demokrasiye ulaşmaktan korkmamak gerekir.

İşleyen bir erkler ayrımından; yani bağımsız yargıdan, işlevli bir parlamentodan, yasal sınırları içindeki bir yürütme erkinden korkmak yerine bunları oluşturmak ve işletmek gerekir.

Ancak bu yapılarak içinde bulunduğumuz sorunlar aşılabilecek, genç nüfusumuza umut verilebilecektir.2.5.2021

Önceki ve Sonraki Yazılar