PKK, ABD YAPIMI OLAN BİR APARATTIR

Türk Devleti İçindeki Kontrgerilla/ Süper NATO/ Gladio’ya Kurdurulmuştur.

PKK, ABD tarafından Türkiye ‘de TSK, MİT, Siyasi Partiler, STK’larda faliyetleri sevk ve idare eden  Gladio/ süper Nato/ Kontrgerilla grubu tarafından 1976 yılında kuruldu. 

Abdullah Öcalan MİT için çalışan bir kontrgerilla elemanıydı. Ve bu yüzden 1970’lerde bir kontrgerilla örgütlenmesi olan Ankara’da ki Fikir Ajansı denilen kuruluşa gidip gelen bir ‘müdavimiydi’. 

PKK 1977 le başlayan resmi kuruluşu ile ilgili süreçte bir görevli olarak Türkiye, Irak, İran, Suriye’deki sosyalist, ilerici ve demokrat Türklerin ve Kürtlerin fiziken imhasında kullanıldı. 

Türk Devleti’ne de PKK, bir havuç olarakta komünizmle mücadele, Irak, Suriye, İran’daki Kürtlerin Türkiye’ye  bağlanması elma şekeri gibi verildi ve gösterildi. 

1979-80 den sonra Suriye Devleti, FKÖ, Lübnan ilerici Sosyalist Partisi (Dürzi lider Kemal/ Velid Canbulat) bu yapılanmayı anlayamadı ve PKK’ya destek verdi. 

PKK lideri APO, çeşitli devletler tarafından o kadar yakından takip, kontrol  ve sevk ediliyordu ki, Şam’da Abdullah Öcalan’ın kaldığı binanın üst katında MİT, Ortasında Öcalan ve altında da Suriye istihbaratı Muhabarat elemanları kalıyordu.

Körfez savaşından sonra, ABD’nin kendi elamanı olan PKK aynen kendi elemanı olan, FETÖ, İŞİD gibi ABD  tarafından açıkça ve büyük oyuncu gibi sahaya sürüldü. 

ABD bu dönemde Türkiye’de ve Irak’ta iktidar değiştirtti. 

İşbirlikçi iktidarlarla alana önemli bir süre hakim oldu. 

PKK’nın gerçek sahibi olan ABD, artık ondan sonra PKK konusundaki gerçeği saklamaya gerek duymadı. 

Çünkü bir aralar, özellikle Çin ve Rusya toparlanmadan önce kendini dünyanın tek hakimi olarak gördü. 

Güçlüyüm ve istediğimi yaparım moduna girdi. 

PKK’nın da kim olduğunu ve rolünü artık saklamaya da gerek görmedi. 

Ve sonunda ve resmen de PKK benim bu bölgedeki kara gücümdür diye dünyaya ilan etti. 

ABD ve gladiosu bu sırada Türk devleti içinde bu olayı görüp, buna karşı çıkan kemalist kanattan, Orgeneral Eşref Bitlis’i katletti diğerlerini de tasfiye etti. Ergenekon ve Balyoz vs gibi kumpaslar bu tasfiyeler için  üretildi. 

Sivildeki Kemalistleri, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu, Muammer Aksoy vb gibileri de bunun için katletti. 

Kontrgerilla Türk Milletinin bu konuda uyanmasını bu şekilde bir süre profesyonelce köreltti. 

Geçmişte Türkiye,İran, Irak, Lübnan ve Suriye’de Komünist, Sosyalist, İlerici ve Devrimcileri kendine ABD tarafından verilen misyonu doğrultusunda katleden PKK, son 30 yıldır da, Türk Askeri, MİT görevlisi, polisi, köylüsü, işçisi, iş adamı vs. Suriye ve Irak, İran köylüsü, Askeri, İstihbarat görevlisi katletti.

Bu vahim güne gelinmesinde, bu konudaki sorumlu bu durumda sadece ABD midir, derseniz?

Tabii ki hayır.

Bunun sorumlusu sadece ABD değildir. ABD bugüne kadar hep kendi emperyalist emelleri doğrultusunda hareket etti ve şimdi de ediyor. 

Bunların diğer sorumluları ise, bizzat ABD’ye hizmet eden ve göbekten bağımlı ve 1976’dan sonra gelen Türkiye’de ki hükümetler, görevdeki resmi bürokratlar, Suriye’deki hükümetler ve bürokratlardır.

Ve PKK’yı bölgede ben de kullanıyorum diye alanda koruyan İran'daki Ayetullahlar, hükümet ve görevdeki bürokratlardır. 

PKK hiç bir zaman söylendiği gibi Marksist-Leninist bir devrimci hareket veya parti olmadı. PKK liderliğine o gün konjonktürel olarak öyle görünme rolü verildiği için ve bir yanıltma operasyonu olarak bu savda hareket etmesi gerekti. Ve PKK onu yaptı.

Zaten PKK daha sonra da ABD stratejilerine uygun olarak gerçek kimliğini ortaya koydu. 

Sol söylemlerden vazgeçti. 

Bayrağı ve diğer sembollerini değiştirdi. 

Gerçek bir aparat ve manivela kimliğine açıkça kavuştu.

Bunların hepsi ABD planı dahilinde oldu. 

Şu anda da bunun sonucunu görmekteyiz.

Hayatta, özellikle siyasette ve savaşta hiç bir şey tesadüf değildir. 

Eğer bir olay, bir önemli bağlamda tesadüf gibi gözükürse, bilin ki bu onun başından itibaren çok iyi planmış olduğunun göstergesidir. 

PKK başından beri bir ABD icadıydı. 

İyi planlanmıştı. 

Tesadüf bir örgüt değildi.

Hep bölgede bir Kontrgerilla aparatıydı.  

Bu görevine hala, Türkiye içindeki işbirlikçilerle, özellikle Collin Powel ile iki sayfa 9 maddelik gizli anlaşmayı imzalayanlar gibilerle paralel olarak icra etmektedir. 

Geçmişte açılım projesi de bu tesadüf olmayan işbirlikçi planın bir ürünüdür. 

Sonuçları da öyledir.

Yani yine o da tesadüf değildir.

Bugün, Suriye’de açıkça kurulan PKKistana da ABD’nin açıktan yardım etmeside bu yüzden hiç tesadüf değildir. 

Suriye’de PKK’ya ABD tarafından yapılan yardımlar, esasında ABD’nin kendi yavrusuna  resmi bütçesinden yapılan yardımlardanda başka bir şey değildir.

Kısacası, 

Hem Irak’ta Türkmen, Arap, Yurtsever Kürt ve Süryanileri desteklemeyecek hem de Barzanistan’ın kurulmasına her bakımdan yardım edeceksin, 

Suriye'de iç savaş çıkartıp, ABD planları çerçevesinde Suriye’de yerleşim alanlarını insandan boşalttıktan sonra (Kamışlı, Haseki, Deyr El Zor, Rakka bölgesinde) Türkiye’ye 5 milyon Suriyeli’yi alıp, Suriye’de boşaltılan alanlarda PKKistan’ın kurulması için alan yaratacaksın, 

Hemde mülteci olarak gelen insanları geri Suriye’ye göndermek için siyaset ve uygulama yapmayacaksın, onlara Türk vatandaşlığı vereceksin, ondan sonra da dönüp Türk Milletine ben PKK’yı bu yıl yok edeceğim diyeceksin.  

Güldürmeyin. 

Bir kere, Türkiye’de devlet içinde ve siyasi çevrelerdeki Kontrgerilla elemanlarını yani işbirlikçileri yok etmeden asla PKK’yı yok edemezsin.

Çünkü ikisi de aynı örgütün üyesidir: yani Kontrgerilla üyesidir ve ABD’ye bağlıdırlar. 

Suriyeli mültecileri, ABD ve PKK etnik temizlikleriyle kovuldukları alanlara geri döndürmeden de PKK’yı yok edemezsin.

PKK’yı yok etmek ABD Emperyalizmine karşı bölgesel, ilkesel ve Atatürkçü siyaset, taktik ve stratejiden geçer.

Ve  bu stratejide de, öncelikle içerdeki ve bölgedeki ABD işbirlikçilerinin devlet ve siyasetteki Kontrgerilla/ süper NATO/ Gladio kadrolarının temizlenmesinden geçer.

İktidar değişikliğinden geçer.

Atatürk ilke ve devrimlerini samimiyetle savunmaktan ve uygulamaktan geçer.

Emperyalist işbirlikçisi olmamaktan geçer.

Emperyalizme karşı iç cepheyi sağlam tutmaktan ve tam bağımsızlıkçı olmaktan geçer.

Bunun tersine inananlar yine yanılır, aynen 40 senedir yanıldığı gibi.

Son söz PKK,  ABD ve ABD’nin izni dışında kurulduğundan beri, hiç bir adım atmadı.  Atmaz ve kullanılamaz. 

PKK bilindik diğer terör örgütlerinden oluşumu, rolü, kullanılış şekli ve etkisi açısındanda farklıdır. Sahada ki ‘Küçük Amerikadır’.

Ortadoğu’nunda içinde olduğu BOP planının bir beden büyüğü olan, Çin, Rusya, Mekedonya, Fas ve Nijerya’ya kadar olan coğrafya içindeki Büyük Sevr Projesi ( BSP) için, Ortadoğu bölgesi kapsamında  ABD için yaratılmıştır. 

PKK, ABD’nin BSP stratejisi içinde çok önemli bir bölgede, çok önemli bir işlevi  ve doğrudan bir ABD aparatı olduğu için de bugüne kadar ayaktadır.

PKK’yı bölgede ABD dışında kullandık diyenler, hep kullanılır. 

Kullanıldı da. 

Hala da kullanılıyor.

Son 40 yıldır bölgede olan olayları sorgulamak, bunu görmek ve anlamak için yeterlidir.

Fotoğraftaki gazeteci: Avni Özgürel

Önceki ve Sonraki Yazılar