Haydar Yalçınoğlu

Haydar Yalçınoğlu

AŞK VE EPİSTEMOLOJİ İLE AMPRİOKRİTİSİZM

"Ne efsunakar imişsin ey didar-ı hürriyet

Esir-i aşkın olduk

gerçi kurtulduk esaretten."

Namık KEMAL

Bilindiği kadarı ile insan düşüncesinin hakikati tam olarak kavrayacağını ileri süren tek düşünce tasavvuf ve/veya batıni düşüncedir.

Zira, bu düşünceye göre Tanrı " Hakikat- ül hakikatin bilgisidir". Bu tanımlama Sadreddin Konevi'ye aittir. Konevi Endülüs'ten kalkıp gelip Malatya'ya yerleşen İbn-i Arabi'nin evlatlığıdır. 13 yaşından beri Arabi'nin yanında onu takip etmiştir. Oluşa göre Konevi'nin babası Malatya valisidir. Ölümü üzerine annesi Arabi ile evlenmiştir.

Malatya'da O'na kaloriferli bir ev verilmiş ise de; onu hiçbir şeyi olamadığını söyleyen bir hamala hediye etmiştir.

Konevi'nin ölümü 1274'tür. Mevlana'nın gassallığını yaptığı söylenir.

Bir düşünün 1236 Kösedağ savaşı'nda yenilip dağılan Anadolu Selçuklu devleti ve devletsiz kalan bir cografya.

Ne muhteşem, bu arada baskı ve otoritenin olmadığı, devletin cebir kudreti olan ordu ve mahkemelerin kimseyi tehdit etmediği bir dönemde Arabi, Konevi, Hacı- Bektaşı- veli, Yunus Emre, Ahi Evran, Mevlana hepsi bu özgür topraklarda.

Anadolu'nun birlik ve dirliğini sağlamışlar DOSTÇA- AHBABÇA- KARDEŞÇE VE KISMİ EŞİTLİKÇİ bir toplum modeli örgütlemişlerdir.

İşte birinci önermem şudur: Özgürlük olmadan sınırsız yaratım ve bilimsel/ metafizik / felsefi gelişme olmaz. Bu kesindir çünkü baskı ve şiddet ihtimali bile insan beyninin kimyasını bozar. Bu bir bardak suya bir damla mürekkep damlatılmasına benzer. Sonra kaygı ve tedirginlik artar, sonra da düşünen beyinler kendi içine çekilerek büzülür, tüm kişilikler kendi üzerlerine dürülürler. Yaratıcılık ise ölür. İşte Kıta Avrupası'nı yükselten bu özgürlük ortamıdır.

Bu kişiler halen bu coğrafyanın tek birleştirici hamurudurlar. BUNA HEGEMONYA Diyoruz.

İkinci önermem şudur; demek ki devlet olmadan ve hatta onun öncülü olarak toplumsal organizma olunabilir ve bir dirlik ve işlik düzeni (Ahi teşkilatları gibi) kurulabilir.

Çünkü süreç şöyledir. Önce bir toprak parçası, onun üzerinde karmaşık, dinamik, çelişik, kaotik, mütecanis , mürekkep ve organik bir toplum gövdesi. Bütün ilişkilerin birbirine destek verdiği bir organizmadır toplum. Bu toplum üzerinde bir devlet ve devlet siaseti olarak rejimler (Laik, teokrat..vb) ve onun üzerinde de siyasal egemenlik biçimleri (Demokrasi, faşizm , otokrasi..vb).

Salt devlet ve onun cebir kudreti olan ordu, polis ve mahkemeler aracığı ile sürdürülen hakimiyet ise egemenliktir.

EGEMENLİK MANEN VE MADDEN BİR KUVVETE TEKEBÜL EDEN KEYFİYETTİR.

(Keyfiyeti kahve keyfi değil de nitelik olarak okuyunuz. Hiçbir egemen size keyifli kahve içirtmez ki!)

Üçüncü önerme : Salt egemenliğe dayalı olan ve hegemonya kuramamış olan rejimler sondan başa çözülür ve en son toplum olma özelliğini de kaybeder. Toplumsal örüntüler ve yapış tarzları çözülür (Halen toplumsal birliğimiz için Hacı Bektaş ve Mevlana'ya dayanan egemenlerin çaresizliğinden bunu rahatça anlayabilirsiniz).

ŞU HALDE PİŞTİ OYNARKEN ASI SONA SAKLAMA ALIŞKANLIĞIMIZ DIŞINDA ORTAK BİR YANIMIZ KALMADIĞI VEÇHİLE NE HALDE OLDUĞUNUZU KOLAYCA TAHMİN EDEBİLRİSİNİZ.

Zira, hegemonya kültürel, ideolojik ve sanatsaldır ki, bunu sadece sistemin muhalifleri üretebilir. Bunun içinde tek şart lazım gelir: ÖZGÜRLÜK.

Kemalistlerin meşruiyetini sağlayan tüm kültür üreticilerinin (Nazım'dan A. Nesin'e ) muhalif ve sosyalist kökenli olması bunu açıkça imler.

Dördüncü önerme: HEGEMONYA BİR REJİME MEŞRUİYET SAĞLAR.

HEGEMONYA ARAÇLARI SADECE SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK KOŞULALRINDA ÜRETİLEBİLEN ZİHİNSEL , KÜLTÜREL.VE ENTELLEKTÜEL YARATIMLARDIR.

Bütün bu anlatımlarla Konevi, Aşk ve ampriokritisizin ne alakası var diyeceksiniz.

Onu da ahir ömrüm elverir ise yarın anlatırım.

Beşinci önerme; ne kadar sapkın olsa da (teosufizmin kaderi böyle anılır) hakikat ancak ÖZGÜRLÜK ŞARTLARINDA kavranır. İşte tasavvufun aşk öğretisi böyledir. Kesin ve mutlak hakikatin kavranmasını ileri sürer. O nednle aşk insanı özgür kılar.

Yalnız -hakikat ile gerçekliğin ayrı kavramlar olduğunu da hatırlatayım. Konevi kim, epistemoloji ne nedir amprio , ne olacak bizim yevmiyeler. (Bu son cümlenin orijinali

Rasim Öztekin'in Ferhan Şensoy'a söylediği ünlü cümleden aşırmadır. Şöyle der Rasim " Aristo kim, Platon kim ne olacak bizim yevmiyeler! saygı ile)

Önceki ve Sonraki Yazılar