ANDIMIZ VE REŞİT GALİP

Okutulsun...

Mu?

Andımız okunmayınca Türklük bilinci ortadan kalkıyor...

Ahlaksız kitapsız, atalete düşmüş, küçüğe vuran, ataya küfreden...
Gerici... 
Vatan haini falan mı yetişiyor da, bu denli kıyamet kopuyor?

İlkokul beşinci sınıfta okulun abisi olunca, sınıfın çalışkanlarından biri olmam hasebiyle rahmetli hocam Andımızı hep bana okuturdu.

Devamlı "Yassam" derdik...

Yasanın kanun demek olduğunu büyüyünce öğrendim.

"Küçükleri korumanın, büyükleri saymanın" töre...

Bir medeniyet olduğunu ise çok daha ileri yaşlarda öğrendim.

Kimse kimseyi kandırmasın!

Benim oğlum ilkokul üçe gidiyor, ikideyken daha İstiklâl Marşı'nın on kıtasını su gibi okuyordu.

Sizce "Korkma" derken nelerden korkulması gerektiğini biliyor mudur?

Ya da "Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.." derken ölüm bilincine sahip mi ki, şehadetten bihaber olsun!

Niye ha bire İstiklâl Marşı okutuyoruz?

Kılıçdaroğlu ha bire  İstiklâl Marşı okuduğu için mi öyle okuyor?

Onu bunu bırakın, İstiklâl Savaşı sırasında cami cami gezerek vaaz veren Arnavut Akif "Kahraman ırkıma.." derken bırakın sabileri, kaçımız Akif'in muradına mashar olduk?

İsterseniz günde üç öğün andımız, beş vakit İstiklâl Marşı okutun...

Yine köpeklerin patilerini kesecekler...

Yine minibüse aldığı kızı ormana sürükleyecekler...

Yine nitelikli Tosuncuklar çıkacak..

Yine "our boyslar"... İnşaallah olmasın, ama selam duracak...

Her millet saf temiz dimağları vahdete formatlamak ister.

Amerika'da her gün okullarda çocuklara Amerikalılıkları işlenir. Başka kaç ülkede bunlar var, bilmiyorum.

Lakin Balkanlarda neredeyse tüm devletler kimlik bilincini Türk düşmanlığı üstünden inşa ederler.

Ben niye Türklüğümü Yunan veya Ermeni düşmanlığı üstünden geliştirmiyorum da, Andımız'ın bunu gerçekleştirdiği gibi bir iddia ile karşı karşıyayım?

Niye biliyor musunuz?

Çünkü medeniyet gücünüz onaltı devlet, dünya kadar imparatorluk kurmuş.

Tarih sizsiz yazılamıyor. 

Millet-i Takvanız yüksek!

Kısa keselim, Aydın havası olsun...

O kadar şey yazdım, hâlâ Andımız okutulsun mu okutulmasın mı...

Metinde onu arıyorsunuz değil mi?

Merak-ı mucibinizi gidereyim.

İkra edin!

HANGİSİ DAHA TÜRK?

Reşit Galip ilginç biri... 1893 Rodos doğumlu. İtalyanların 12 Ada ve Rodos'u işgalini müteakip kardeşiyle biniyor bir kayığa kürek çeke çeke Marmaris'e, oradan İzmir'e geliyor.

Hem Balkan Savaşı'nda hem Kafkas cephesinde savaşmış. Vatanperver, Atatürk'e posta koyacak kadar da artık cengaver mi desek, pervasız mı o kadarını bilemem. Lakin Gazi adama kızsa da seviyor.

Belgesiz tarih olmaz. Tarihte olanları bugün anlamak istiyorsak da günün siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel şartlarını bilmeden...

Tarihi empati yapmadan anlayamazsınız.

Yıl 1933... TBMM açılışının üstünden oniki sene, Cumhuriyet ilan edileli on yıl...

Harf devrimi yapılalı beş sene geçmiş.

Dr.Reşit Galip Maarif vekili..

Dünyada ingiltere ve Amerika hariç, tüm Avrupa, Asya, Afrika, milliyetçi ve ulusalcı fikirler ile çalkalanıyor.

Ülkeler yarı diktatör veya diktatörlükler ile idare ediliyor. 

İtalya'da Mussolini 1922'de iktidara gelmiş, en güçlü dönemini yaşıyor. Almanya'da Hitler tam bu zamanda iktidara geliyor. Geliş sebebi ise, Birinci Savaş'ta mağlup olup yıkılan Alman İmparatorluğu'nu tekrar ayağa kaldıracağını ve Versay antlaşmasının şartlarını tanımayacağını vaad ediyor. Tüm Almanya etrafında birleşiyor.

Ulusalcı ve milliyetçi fikirler öyle yoğun yaşanıyor ki, neredeyse tüm Avrupa kafatası ölçüyor. 

Baskın Oran'ın hanımı Reşit Galip'in torunu Ferhan Oran'dan öğrendiğimize göre sıkı durun; Türkiye'de de 64 bin kafatası ölçülmüş. Mimar Sinan'ın kafatasının hâlâ kayıp olduğu iddia ediliyor.

Sebep ne? Avrupalı bize "sarı ırk" demiş. Biz de "Break-i Sefal değiliz biz, Dorik-i Sefal" olduğumuzu ispat etmeye kalkmışız.

Sonradan sessiz sedasız ortadan kaldırılan... 

Türklüğü özgün kılacağı, Türk'ü yücelteceği düşünülen " Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi" ortaya atılıyor.

Öyle mübalağa ediliyor ki; Reşit Galip ile Afet İnan bir olmuş, döneminde Tarih metodolojisi  ve Türkçülük hususunda Türkiye'de tarihin babası sayılacak adamı...

 Zeki Velidi Togan'ı harcıyorlar. Atatürk bu hususda gıkını çıkarmıyor.

İşte Andımız bu dönemde ortaya çıkıyor.

"Türküm, doğruyum, çalışkanım...
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak...
Ülküm yükselmek ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun."

İlk metinde "Ne mutlu Türküm diyene" ibaresi yoktu. Bizler söyledik mi, koca okula beşinci sınıfta ben okuttuğum halde emin değilim.

Ben ilkokul ikiye giderken  "Ey bugünümüzü sağlayan ulu Atatürk, açtığın yolda kurduğun ülkede, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime and içerim" şeklinde 1972'de ekleme yapıldı.

Herhalde MSP'den korkulduğundan böyle bir şeye kalkıldı. İrtica teranelerinin temeli o dönemde atıldı.

Ne diyorduk?

Haberiniz var mı bilmiyorum. Geçen The Times'da bir haber yayınlandı.

"Dünya harp tarihini değiştiren tankları icat eden İngilizler, Savunma Bakanı Ben Wallace’ın Türkiye'ye geldiğinde Baykar'a yaptığı ziyaretten  çok etkilendiğini...

Ziyaretin ardından da 220 tankın 70'ini HEK'e ayırarak robotik sistemlere ağırlık verme kararı aldığını açıkladılar.

Baykar ziyareti sonrası İngiliz Bakandan resmi heyete:
"Türk SİHA'larının tankları nasıl oyun dışına çıkardığını görüyorsunuz. Kendinize şu soruyu sormalısınız: "Savaşın geleceği nereye gidiyor?"

"İngiltere yeni sistemlerini inşa ederken insansız platformlara ağırlık vermeli" diyor.

Şimdi esas soru şu: Bağıra bağıra her sabah Türküm demek mi daha etkili...

Yoksa SİHA'nın kuyruğuna ay yıldızı takıp Suriye, Libya, Karabağ semalarında av aramak mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar