Haydar Yalçınoğlu

Haydar Yalçınoğlu

KAYNAKLARIN LANETİ - VEKALET SAVAŞLARI

VI- ORTA DOĞUDA DEVLET VE DEMOKRASİ VE VEKALET SAVAŞLARI:

1- “ Haham Yahuda söze şöyle başladı : Bu insanların ( Romalıların) eserleri de ne güze pazarlar, köprüler, hamamlar yapmışlar. Haham Yose sessiz kaldı. Haham Simeon bar – Yobai yanıtladı: Tüm yaptıklarını kendi gereksinimleri için yaptılar. Fahişelerini yerleştirmek için pazar yerleri, kendilerini güzelleştirmek için hamamlar, vergi toplamak için köprüler yaptılar. Dinden dönmüş birinin oğlu olan Yehuda gitti ve konuşmaları yetkililere aktardı ve yetkililer şuna karar verdiler:

Bizi öven Yehuda övülsün ( ödüllendirilsin)

Sessiz kalan Yose Seforise sürgün edilsin

Bizi suçlayan Simeon idam edilsin”

(Babylonion, Talmud, cilt: 1 sh. 166 dan aktaran Bernard lewis, “ Ortadoğu” sh: 41, arkadaş, 2003)

Bu durum Ortadoğu ülkelerinde hiç değişmemiştir. Halen de böyle devam etmektedir. Mısır'dan İran'a, Suriye'den Arabistan'a, Mağrip'ten Levant'a. Bizden olanı ödüllendir, karşı çıkanı ise tekfir et.

Burada eksik olan tek şey hukukun-adaletin kendisidir. Eşit yurttaşlık ilkesi ve özgürlük. Oysa biz biliyoruz ki, adalet olmadan özgürlük olmaz ve özgür olmadıkça adalet insanca yaşanamaz.

Oysa hukuk tarafsız, bağımsız, genel, objektif ve soyut normları ile şu dört şeyi teminat altına almalıdır: eşitlik, özgürlük, güvenlik ve adalet.

Büyük Hekim İmam Gazali İslam tarihinde yönetimlerin soysuzlaşmasını şu şekilde ifade etmektedir.

Küfür ile imanın mahiyetini,

hakikatlerini, tariflerini

hak ile delaletin sırlarını,

kalpleri mal ve makam sevgisi ile kirlenmiş, paslanmış olan kimseler idrak edemezler.

Kıbleleri maddi menfaat,

yöntemleri benlik,

arzuları makam ve şehvet,

ibadetleri zenginlere hizmet,

zikirleri vesvese ve desise,

hazineleri kurnazlık,

düşünceleri meşrep ve menfaatlerinin gerektirdiği şekilde hilebazlık

ilahları heva-heves; mabutları amirleri olan kimselerin

hakikate ulaşmaları mümkün değildir. (“İslamda Müsamaha”, Marifet yay. 1990.)

Bu bakımdan İslam coğrafyasının egemenleri ‘‘Medeniyet’’, ‘‘Sosyal adalet’’, ‘‘Demokrasi’’ ve ‘‘Özgürlük’’ kavramlarını kullanmışlarsa, aslında ‘‘Cehalet’’, ‘‘Sömürü’’, ‘‘Despotizm’’ ve ‘‘Esaret’’i kast etmiş , istemiş ve gerçekleştirmişlerdir.

2- Ebu Hanife ile başlayan dört büyük hukuk okulunun olanca çabasına rağmen, İslam halifeleri de olan kralların iradesi, işlem ve eylemleri asla kısıtlanamamış, sınırlanamamış ve denetlenememiştir. (Yasanın kralın nefyi olması, onu - idareyi - denetleyip, sınırlayabilmesi demektir). Çoğunluğun- bugün milli irade denilen- ve yürütmenin keyfi iradesinin karşısında ne vardır: Tarih ve evrensel insanlık idesinin damıtılmış özsuyu olan hukuk ve adalet.

Karamazof Kardeşler'deki bir sahne söyledir: Büyük Engizisyon İsa'yı yargılar iken, İsa'ya “İnanç ve özgürlük bir arada olur“ dedin “ne yaptın sen” der. Evet, Ortadoğu da denilen her iki tek yumurta ikizinden birinin piç olarak doğduğu bu lanetli coğrafyada, hem inanç, hem de özgürlük bir arada olmaz, olamaz!

Evet, tüm dinlerin teorik metafizik özü SEVGİ + VİCDAN üzerine kurulu olduğu iddia edilir iken; İslamiyet buna ek olarak ADALET düşüncesine dayanmasına rağmen ve olanca çabasına karşın bu coğrafyada kralların, şahların, hidivlerin, sultanların, imparatorların ve ilh iradesini sınırlamayı - denetlemeyi- ve sadakat yerine liyakata dayalı eşit yurttaşlık ilişkisini başaramadı ve Ortadoğu'nun coğrafyası tarihini belirlemeye devam etti.

3- 21. yüzyılda dahi demokrasi ve haklar algısı enstrümantalist ve makyevelisttir. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran: "demokrasi istiyoruz" diyen öğrenciye "Geç onu! Dişiniz tutunca canavar olursunuz, dişleriniz sökülünce demokrat ve insan hakları savunucusu." yanıtını verdi. Aslında bu diyalog her iki tarafın da insan hakları ve demokrasiden ne anladığını açıkça özetler. İktidara gelinceye kadar demokrat, sonra devletin ele geçirilip, iktidarın konsolidesi sonucu bir hizbin dünya görüşünün hukuka, devlete, topluma ve eğitime şırınga edilerek dizayn edilmesi. Bunun “ kanlı mı olacağını, kansız mı olacağını” zaman gösterecektir ( Necmettin Erbakan, Grup konuşması).

Önceki ve Sonraki Yazılar