Haydar Yalçınoğlu
KIRMIZI - SİYAH - BEYAZ
Kara uyanmış bir İstanbul gününde, gecenin karanlığına bedenini yatırmak zorunda kalmış olan ve kahredesi küresel zulmün esiri olmuş Aksaray ve Lalelide aç, susuz ve umutsuz kalmış Afrikalı kızların şahsında , tüm ezilen ve metalaştırılmış bedenleri satılan insanlar için aşağıdaki şiiri sunuyorum.
Yıllık 800 bin civarında 11- 12 yaşındaki genç bedenin dünya pazarlarında satıldığı sanılıyor.
Siyah insanoğlunu bekleyen yıkımsal geleceği, beyaz umutlarımız, kırmızı bu anı simgler.
Kar yağıyor
beyaz.
Serenegeti’de katledilen
fil yavrusunun dişleri
kadar beyaz.
Adı Unte, derisi siyah
dişleri beyaz.
En azından Çukurova’nın pamuk kozası kadar,
Afyon’un haşhaş kozası kadar beyaz.
Kar yağıyor lapa lapa
Yağıyor kandil ışığına
isi siyah, katran karası
yazıyorum,
ben yalnızım.
Gecenin karanlık bir saatidir
Umutlarım beyaz.
Kandilin ışığı kızıl kırmızı;
bir elma şekerininki kadar en az,
ya da gün batımında güneşinki kadar
bir yaz.
Nepal Şerpaları’nın yanakları kadar
en iyisi Petesburg’da üşümüş selvi boylu kızların
Limel Kate ile
rujlanmış dudakları kadar kırmızı.
Ne yazıyorum;
dumanı katran karası kandilin
dumanı sim siyah
gecenin zifiri karanığı
karakış
kar yağıyor kandil ışığına
lapa lapa da, pamuk gibi beyaz.
Oysa hayallerim kırmızı, kızıl kırmızı
geleceğimiz siyah- sim siyah
umutları hala beyaz
özgür günler göreceğiz,
mutlaka bir yaz.
Ben yalnızım
gece yarısı
Komşunun zatürre çocuğu
ağlıyor beşiğinde.
Kundağı beyaz.
Kar yağıyor,
gecenin saat üçünde
bir köşede ambulanslar
uykulu gözlerini oguşturan
tombul hemşireler
felçli teyzeyi taşıyor
hakkın rahmetine.
Birden polis sirenleri.
Simsiyah yüzleri
bembeyaz karlar üstünde.
karda siyah yüzleri,
yani Kampalalı orospuları kovalıyorlar.
Dişleri beyaz, yanakları siyah.
Adını biliyorum
karanlıkta tanıyorum
Mebo Natulinda Mbabazi
dişleri beyaz, yanakları siyah
derken polis sirenleri kırmızı,
dönüyor dehşetli bir gecede,
siyahın ve beyazın içinde,
Birden bire
bir kurşun çınlaması
yankısı kandilinkinden kırmızı
Bir fecir vakti
düşüyor yere Mbabazi
düşüyor karanlığın ve beyazın içine.
Bir kan sızıyor
kıpkırmızı.
Kırmızı- siyah ve beyaz
Oysa kampalada
buluşacaktık bu yaz.
Bir de çocuğun vardı
dans edip
hap seni beklerdi
dişleri süt beyaz
Buluşacaktık üçümüz bu yaz.