Haydar Yalçınoğlu

Haydar Yalçınoğlu

PUTİN'E AÇIK MEKTUP -1

PUTİN VERSUS WİLLAM JAMES SİDİS

Rusya'da 23.01. 2021 tarihli gösterilerde resmi rakamlara göre 3000 kişi gözaltına alındı. Bugüne kadar sessiz bir yanardağ gibi sukûnetin hakim olduğu ülke birden bire patladı.

Olay üzerine bir hukuk tarihçisi ve teorisyeni olarak bu açık mektubu kaleme alma zarureti hasıl oldu.

Belki hiçbir etki yaratmayacaktır, fakat buradan tarihsel bir sorumluluk ile bu olayın olası sonuçlarını hatırlatmayı görev sayarım.

Bay Putin sizin " Sonuçlar ve Olasılıklar" risalesini iyi bilmeniz gerekir. Bu Troçky'e aittir ve 1905 yenilgisi üzerine, hemen hemen 1917 de bir ihtilal olacağını öngörmüş idi. Çünkü otokrasinin " baskı ve zulüm" ile daha fazla yaşayamayacağını çok iyi biliyor idi.

Zaten tıpkı yine iyi bilmen gereken Dostoyesky'nin " ÖLÜLER EVİNDEN ANILAR" eserinde söylediği gibi " en iyi insanlar bile sırf alışkanlık yüzünden vahşi bir hayvana dönüşebilir", "zorbalık ise önce alışkanlık haline , sonra da bir hastalığa dönüşür".

Hukuk denilen şeyin kendisini koruyacak bir öz savunma gücü yoktur, ve zalimler tarafından uyulmadığı sürece, sadece ölüler evinden anılar olarak kalırlar. Oysa bir nebze Aristo okuyan bir olarak bilmeniz gerekir ki, hukuk ancak "onun önünde diz çöken yöneticilerin " ve " özgürlüklerin" teminat altına alınması ile mümkündür. Başka türlü bir medeniyet tasavvuru olamaz ve toplumlar ve devletler uzun süreli yaşayamazlar.

Bay Putin şurasını muhakkah surette biliniz ki, hukuk insanlığın 5000 yıllık şaryosu üzerinde ilerleyen "evrensel İNSANLIK İDESİ" olarak vardır. Bu ide çok latif bir tözdür ( subtle substance) ve asla nobran, delikanlı, keyfiyetçi, oportünist ve makyavelist yöneticilerin elinde yaşayamaz.

İşte binlerce yıllık kanlı mücadelelerden sonra bu 5000 yıllık naive idenin vardığı en önemli nokta ve "tekil- bireyin" haklarına dokunulamayacağı; bu hakkın objesinin her türlü totaliteye ( devlet- kurum- organizasyon- aile- mezhep- tariket ve ilh) karşı olduğudur.

Ve bunun çağdaş ve en somut ifadesi ise " düşünce özgürlüğü" olmuştur. Fİkir özgürlüğü istediğini yazmak ve ifade etmek ilken , DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ bir rejimi ve/ veya sistemi ve/veya hukûmeti değiştirmek için kendi fikirleri doğrultusunda eylem yapmayı da içerir. BUNA ÖZGÜRLÜK DİYORUZ. Bu kavram mutlaka özümsenmelidir. Tüm otokratik , despotik, monarşist ve faşist rejimler ise özgürlük eylemlerini " DIŞ GÜÇLERİN AJANI" , "İŞBİRLİKÇİSİ" olmakla suçlarlar. İşte Pinoche'den Franko'ya, Evren'den Sisi'ye kadar anlıyoruz ki, nerede " düşünde özgürlüğü" hainlik olarak suçlanıyor ise orada esasen baskı- ve zulüm vardır.

sayın Putin insanların doğuştan gelen vazgeçilmez, devredilemez ve dokunulmaz olan düşünce özgürlüğüne dokunmayın. Bunun olası sonuçlarının çok ağır olacağını hatırlatırım.

İki sonucu hatırlatayım; birincisi ülke gelecekte bir kara delik gibi kendi üstüne çökecektir, ikincisi ise kozmik evrenin kalıntısı olan bir ülke devredeceğinizdir.

Neden mi?

HUGUENOTLAR:

Fransa Kralı IV. Louis Fransa'daki Hugeunotlara aşırı baskı uygulamaya başladı. Çeşitli katliamlar oldu. Bu Hugeunotlar zanaatkar, doktor, mühendis, hukukçu ve bilim adamı idiler. İngiltere İmparatoru bunlara sınırlarını açtı, benim ülkem sizin ülkenizdir dedi.

Süreç söyle işledi, bu gurup sayesinde zenginleşen ve teknik üstünlüğü ele geçiren İngiltere bir müddet sonra Fransız ve İspanyol donamasını denize gömerek dünya imparatorluğunu ele geçirdi.

Bay Putin hatırlatırım ki, bir ülkenin kalkınmasının en önemli dört unsuru vardır. Birincisi yeterli insan stoku, ikincisi yüksek teknoloji, üçüncüsü kritik enerji kaynakları, dördüncüsü de MUTLAK OLARAK iyi belirlenmiş hukuki alt yapıdır.

Bunlarla özgürlüklerin kısıtlanmasının bağıntısı nedir ki denilebilir. bağıtı açıktır, baskıcı toplumlarda yaratıcı insan stoku, başka ülkelere göç ederler ve bir müddet sonra yaratıcı tüm üretici güçleriniz kaybedersiniz.

Hoş bir yurtseverlik duygusu ile gitmeyenlerin durumu daha da kötüdür. Zeki insanlar korkaktır sayın bay. Korku ise zamanla insanda ENDİŞE yaratır. Korkan ve endişeli bir beyin zamanla tüm yaratıcılık özelliğini, soyut ve kavramsal düşünmeyi, analitik uslamlamayı kaybeder. beyin korteksi küçülür. Ambivelansi hakim olur.

Bir toplumun endişe ve korkuya sevk edilmesi önce duraksaması ve sonra da gerilemesine neden olur.

İktidarda kalmak isteyen aptal liderlerin sürekli başvurdukları "dış güçler" paranoyası bunun en temel göstergesidir.

Bay Putin, baskı altında Almanya'dan kaçmak zorunda kalan bilim adamlarını, Atom bombası olarak Almanya'ya geri dönüşlerini de hatırlatırım Bunun için Kimberley Cornish'in " Linz Yahudisi" isimli eserini şiddetle öneririm.

Bu toprakların Şirazlı Sadi'nin şu ölümsüz sözünü de bir kremlinin üzerine bir yere asınız. "

"Bütün âlem, bütün insanlar bir beden gibidir. ...... yemin olsun ki bir uçtan bir uca yeryüzünün iktidarı, yere bir damla kan akıtmaya değmez",ŞİRAZLI ŞADİ.

Sayın bay size Paris Komünü'nün özgürlük savunucusu Louise MİCHEL'in savunmasını hatırlatırım.: "Tüm varlığımla toplumsal devrime aidim ve bütün davranışlarımın sorumluluğunu kabul ediyorum. Yaptıklarımı bilerek ve isteyerek yaptım. Tek isteğim yoldaşlarımın öldürüldüğü Satory Meydanına gönderilmemdir. Beni de toplumunuzdan eksiltin. Zaten sizden bunu yapmanız isteniyor. Cumhuriyet savcısının hakkı var. Mademki özgürlük için çarpan her yüreğe bir parça kurşun nasip oluyor ben de hakkımı isterim. Eğer yaşamama izin verirseniz intikam diye haykırmaktan usanmayacağım."

Evet tıpkı Michel'in dediği gibi bundan sonra ölenleri bari emekçilerin Çar tarafından öldürülen emekçilerin gömüldüğü Fidler Okulunun bahçesine gömün bari , halen bir plaza yapılması ise yerine tabi.

Devamla WİLLAM JAMES SİDİS'i anlatacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar