Haydar Yalçınoğlu

Haydar Yalçınoğlu

PUTİNE AÇIK MEKTUP -4

 POTOSİNİN LANETİ.

her sahtekarın içinde bir idealizmin

yaşadığının canlı kanıtı olan insanların

yaşadığı lanetli coğrafya Ortadoğu

ve Mezapotamya. makyaveli'in çırak bile

olamadığı usta Nizamı- Mülk'ün siyasetnamesinin

coğrafyası

HAZİNEYİ OLUŞTURAN ALTINDIR. Bu dünyada her istediğini yapabilir altına sahip olan altın sayesinde ruhları cennete göndermek bile mümkündür”. C. Colomb.

1492 yılında birbiri ile sürekli savaşan ve rakip olan Aragon Kralı Ferdinand II ile Castilla Kraliçesi İzebella evlenip (1479) ülkelerini bir bayrak altında birleştirdikten sonra, iç çalkantılar, baba-oğul Ebul Hasan ile Ebul Abdullah arasındaki seks skandalları ve tüm ihtişamı ile parıldayan El Hamra saray entrikaları sarsılan Granada'yı feth ettiler.

150.000 Yahudi sürüldü ve Papa 6. Borgia Engizisyon finansörü Kraliçe İzebelleyı “dünya Kraliçesi” ilan etti ve Tanrının yer yüzündeki krallığının genişlemesi için aynı yıl Colomb Amerikanın muazzam altın ve gümüş zenginliğine uzanıyordu.

İyi eğitilmiş 200 savaşçı, yırtıcı köpekler ve az sayıda atlı süvari “ hazineyi oluşturan altın” yağması için yeterli idi.

Daha sonraları Kızılderililere, bilmedikleri bir dilde onları Hristiyanlığa davet eden şöyle rekrimento okunurdu. “reddettiğiniz taktirde derim ki, Tanrı'nın da yardımıyla , var gücümüzle üzerinize saldıracağız, ..sizleri boyunduruk altına lacağız, ...sizi, çocuklarınızı ve kadınlarınızı köle haline getirip satacağız,..mallarınız alacağız ve size elimizden gelen her türlü kötülüğü yapacağız” (E.Galeano, “Latin Amerka'nın Kesik Damarları “ 1971, sh: 23) (1)

Sonra ne oldu: Din adına yürütülen kutsal bir savaş ile birlikte İspanyol ve Portekiz fatihleri tüm Latin Amerika'yı yağmaladılar. Altın ve Gümüş dağları bu krallıklara taşındı. Büyük bir altın stokuna sahip olan bu ülkelerde bir şey olmadı : ÜRETİM.

Hazır zenginliği bulan bu iki sömürgeci ülke, üretmek yerine dışarıdan üretim metalarını satına almaya başladı ve bu durum Alman, İngiliz ve Hollanda kapitalizmini doğurdu. Sürecin sonunda tüm zenginlik Almanların eline geçmiş idi bile.

(Bir parantez içerisinde bu durumu izah etmem izin verin: İspanyol fetihlerinin Potosi (2) örneğinde görüldüğü üzere engin gümüş ve altın dağların yağmalayıp, ispanya'ya taşımaya başlamalarından sonra İspanya limanlarına yılda yaklaşık 1000 gemi yanaşırdı..İspanya'ya ipek Belçika'dan, şapka Paris ve Lonra'dan, elmas Seylan'dan, Çorap Napoli'den, Kristal takımları Venedik'ten, halı İran'dan, Kokular Arabistan'dan, Porselen Çin'den, Nakışlı Kumaşlar Hollanda ve İngiltre'den, Silahlar Milano'dan, dantelallar Lille'den, dibalar (3) Floransa'dan, kanavalar (4) Bürüksel'den gelmekte idi. Buna karşın Latin Amerika'dan her geçen gün daha fazla altın ve gümüş yağmasına ihtiyaç vardı.

Dahası bu altın ve gümüşler ile sayısız kilise ve manastır, malikaneler yapıldı, lüks eğlenceler ve tantanalı karnavallar düzenlendi.

Öyle ki, Osuna Granddükü Rus Çarı ile alay etmek için üç yüz uşağına kürk giydiriyor idi.

İspanya kralı Şarl Kent bir sanayi etkinliğine başlayan kimsenin soyluluk ünvanını iptal ettiğinden dolayı, ve Kastiya Burjuvasini de bir savaşta yok edip YAĞMALADIĞINDAN dolayı, zaten kimse üretime el atmayı da düşünmemekteydi.

1550 lerde Sevilla'da 16.000 dokuma tezgahı var iken 40 yıl sonra bu sayı 400 e inmiş, ülkedeki koyun sayısı 7 milyondan 2 milyona düşmüş, Üniversite öğrenci sayısı da yarı yarıya azalmış iken; manastır sayısı 2-3 kat artarak 9000 e ulaşmış, rahip sayısı da bir kaç kat artarak 200.000 i aşmış idi. Dilenci oranındaki artış da bir kaç kat idi. Bu konuda A. Gunder Frank, Ernst Mandel ve E Galeano'nun çok kıymetli çalışmaları durumu aydınlatmıştır.

Bu arada Kilise ve yerel kaynakların yağmalanmasında aracılık eden yerli işbirlikçiler ve ENCOMMENDAROLAR (5) yerli topraklarının büyük bölümünü faiz karşılığı ipotek altına almış idi. Yine de , Latin Amerika'da sanatın , estetiğin, mimarinin, şiirin, müziğin ve kutsal değerlerin gelişmesini sağlayanların bu encommendarolar olduğunu ve bunların kutsala olan hayranlıklarının hayır severlikleri ile atbaşı gittiğini kabul etmemiz gerekmektedir.

Maddi otorite ile manevi otorite ayrılmaz biçimde ve eşgüdüm içerisinde aynı kaynaktan beslenmekte idi: köle emeği ve ticareti.

Bu nedenle bugünkü Hristiyanlığı ayakta tutan, biz nevi özelleştirme diyebileceğimiz, Kızılderililerin köleleştirme kararnameleri ile bu imtiyazı ellerinde tutan hür müteşebbislerin girişimleridir.

Latin Amerika'da uluvviyet, uhuddiyet, maneviyat gelişir iken; Avrupa ticari kapitalizminin de sanayi kapitalizmine geçiş için yeterli sermaye birikimini bu imtiyaz hakları ve kilisenin rekrimentoları sayesinde sağladığını aşikardır.)

Neyse, durum anlaşıldığında ise iş tarihsel fırsat çoktan kaçırılmış idi.

Mevcut ve kritik hammadde ve zenginlik stokunu elinde bulunduran bu iki ülkenin üretim yapmamasının tek nedeni ellerinde büyük bir zenginliğin bulunması değil, üretim yapmak istese bile yapamayacak olmasından kaynaklanmaktadır.

Tıpkı şimdi Rusya, İran, Arabistan ve Irak..vb de olduğu gibi büyük hammadde kaynaklarını elinde bulunduran ülkelerin paralarının çok kıymetli olması sonucu, yapılan üretiminin rekabet gücünün sıfır olmasından kaynaklanır.

Buna kaynakların laneti VEYE POTOSİNİN LANETİ diyebiliriz.

Yukarıda kanlı boğazlaşmayı anlattığımız coğrafyalarda ne vardır. Zengin kaynaklar: peki ne yoktur: üretim.

Bay Putin, daha önce bir ülkenin zenginleşmesi ve insanlarının refah içinde yaşaması için dört koşul saymış idim.

hatırlanırsa bunlar; kritik enerji kaynakları, yeterli insan stoku, yülsek teknoloji ve hukuki alt yapı idi.

Eğer özgürlüklere ve en temel insan haklarına ket vurursanız, birincisi kalifiye insan stokunuz kaybolacaktır ve var olanlarda sınırsız özgürlük ortamında ancak bilimsel yaratımda bulunabileceklerinden dolayı, baskı ve zulüm ile bu süreç kesilecektir. Dolaysı ile yüksek teknoloji üretilemeyecektir.

Tüm Ortadoğu ülkeleri gibi elinizdeki kritik enerji kaynakları size POTOSİNİM LANETİ olarak geri dönecektir ve üretimi durduracaktır.

TÜM YARATIM VE ÜRETİM SÜRECİNİN TEMELİNDE ( yüksek teknoljik, bilimsel ilerleme, kalifiye insan stoku) ülkenin hukuki alt yapısının sağlam bir temele ve insan haklarının mutlak teminata alınmış olamasına bağlıdır.

Bay Putin eğer ülkenizin gelecek kuşaklarının refah ve mutlu olması ve bir daha 1990'ların o unutulmaz sefaletini yaşamaması ve büyük Rusya ananın selameti için işte saydığım özgürlükleri bastırıp, 3000 kişiyi tutuklamayın.

Değilse çok ihtiyaç duyulan Bir Dirac'ınız varsa bile Danimarka'ya göç etmiş olacaktır.

Yarın Sidsi'in haklar bildirinin çevirisi ile seriye son vereceğim.

1- İlerleyen işgal sürecinde, Kızılderili Şef Hautey, kabul etmediği taktirde ateşe atılacağını bildirdikten sonra, kendisini Hristiyanlığa davet eden rahibe, Hristiyan olunca ne olacağını sorduğunda, rahip cennete gideceğini söyler. Şef Orada İspanyol olup olmadığını sorar. Peder iyilerinden muhakkak bulunacağını belirtince “ Bir İspanyola rastlama ihtimali var ise ateşe atılmasının daha iyi olacağını” söyleyerek, teklifi reddeder ve ateşe atılır.

2-  Potosi: Bugünkü Bolivya'da gümüş dağlarının bulunduğu yer.

3-  Diba: altın ve gümüş işlemeli ipek kumaş

4-  Kanava: örgülü kanaviçe kumaşı

5- ENCOMMENDARO: 17. yüzyıldan itibaren kraldan Kızılderileri köleleştirme lisansı almış kimseler. 

Önceki ve Sonraki Yazılar