İsmail Aydoğmuş
HİKMET ERGÜN’E AĞIT “GARDAŞ AĞLARIM”
Bugün burada sizlere paylaşacağım ağıt yazanı da yaşayanı da candan arkadaşım ve akrabam olan Ergün Ailesi’nin bir acısıdır. Hikmet Ergün’ün elim bir kaza sonucu hakka yürümesi ve ağabeyi Cevdet Ergün ozanımızın yaktığı ağıttır.
Ağıta konu olan değerli arkadaşım Hikmet Ergün çok candan, içten, yiğit bir delikanlıydı. Kasabada kendini sevdirmiş, sözüne güvenilen biriydi. Çok atletik ve sportmen yapılıydı. Divriği de 1991 yılının baharında yaşanan bir iş kazasında hayatını kaybetti. Ruhu şad olsun.
Hikmet Ergün 1955 yılında Sivas’ın Divriği İlçesi İmamoğlu Mahallesinde doğdu. Zöhre Ergün ve Ahmet Ergün’ün dört oğlunun üçüncüsü olarak dünyaya geldi.
Cumhuriyet İlkokulu’nda okudu. Okumaya yatkın olmadığını anlayan ailesi, onu terzi çıraklığına verdi. Askere kadar o zamanın gözde mesleği olan terzilikle uğraştı.
Ulaştırma olarak Mardin ve Çorlu’da askerlik yaptı. Askerlik dönüşü komşusu Ahmet Yolay’ın kızı Fatma ile evlendi. Divriği Demir Çelik Madenleri’nde açılan imtihana katılarak madende “Güvenlikçi” olarak göreve başladı. Genç yaşta Nurdane, Deniz, Abdul, Ahmet ve Can isminde biri kız beş çocuğu oldu.
Olay günü Hikmet Ergün, Demir Madeninin çıkarıldı tepelerden biri olan “A Kafa”da maden sahasında görevdeydi. Maden dağın zirvesinde çıkarılıyor, Yemekhane ise dağın eteğinde idi. Vardiyada çalışan işçiler yemek saatinde araçla yemeğe inerlerdi.
O gün yine yemek paydosunda araçlara binerek 20-30 kişilik grup halinde güle oynaya Yemekhane ’ye iniyorlardı. Seyir halindeyken aracın boşalan freniyle rampa aşağı, hızla, kontrolsüz inmeye başlar. Şoför ve içindekiler paniklerler. Çünkü, aşağısı uçurumdur. Heyecan ve bağrışmalar başlar. Bu arada bazı işçiler aracın kapısını açarak atlarlar.
Hikmet Ergün ise atletik yapısına güvenir, atlar. Az zarar görmek için takla atar. Öyle de olur. Ama heyhat, ne yazık ki kenara park etmiş bir başka aracın tamponuna kafasını çarpar. Ağır yaralanır.
Araç da az ileride elektrik direğine takılarak uçurumun ucunda durur.
Kanlar içinde ağır yaralı olan Hikmet Ergün arkadaşlarının yardımıyla ambulansa alınarak hastaneye yetiştirilmeye çalışılır.
Durumu kötüdür. ”Sivas’a daha teşekkülü olan hastaneye yetiştirirsek hayatını kurtarabiliriz” diye düşünürler. Bu arada olay Divriği de duyulmuş herkesin eli yüreğindedir. İstanbul da bulunan Divriği’nin eski berberlerinden İstanbul Beyoğlu’nda kuaförlük yapan ağabeyi Cevdet Ergün ve küçük kardeşi Hasan Ergün de haberi duyurulmuştur.
Ambulansla yapılan yolculuk Kangala varmadan sona erir. Çünkü artık Hikmet ruhunu teslim etmiştir. Mecburen geri Divriği’ye dönülür. Bu arada olay Divriği de büyük üzüntü yaratmıştır. Beş çocuğun babasız kaldığı haberi duyanları daha da sarsmıştır. Cenazesi Divriği’ye getirilir. O zamanlar ulaşım da zor şartlarda yapılıyordu. Defin için abisi ve kardeşinin İstanbul’dan gelmeleri zaman alacağı için
Teyzesinin oğlu Ahmet Özpolat “Cenaze Beklemez” diyerek sorumluluğu alır, abisi Cevdet’le olan hukuku ve samimiyetine dayanarak, cenazesi bir sene önce vefat eden babasının mezarı yanına, Kurdeşen Mezarlığı’nda toprağa sırlanır.
Cevdet Ergün evin büyük oğludur. Kardeşi Hasan’la birlikte merhum kardeşi Hikmet’in mezarını ziyaret eder. Aynı zamanda şiirler yazan Cevdet Ergün olay üzerin duygulanarak duygularını dile getirdiği bu ağıtı yazar.
GARDAŞ AĞLARIM
Öğlen kuşluğun da akşam vaktinde
Kara haber geldi gardaş ağlarım
Kırdın kanat kolum ciğer yaktın da
Yürek dayanır mı gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
Şurada bir yiğit ölmüş dediler
Sanki uyuyor bak gülmüş dediler
Ölümünü sanki bilmiş dediler
Eşin dostun gelmiş gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
İki araç tozu dumana katar
Zalim şoför gazlar havalar atar
Düşünmezler nice yuvalar batar
Çatarım feleğe gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
İki kamyon gelip durmuş yan yana
Birinin tamponu boyanmış kana
Oğullar mı hesap sorurlar ona
Hesap soramadım gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
Arkadaşlar gelmiş urban soyarlar
Tabutun içine kanlı koyarlar
Acı haber gider hemen duyarlar
Uzak yetişemem gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
Savcılar polisler yaram açıyor
Dostlar dayanamaz geri kaçıyor
Zalim felek hep te yiğit seçiyor
Yiğit ölmüş derler gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
Baba yok anası nerede hani
Yavruların ağlar görmesem seni
Defnetmişler niye beklemez beni
Minnet yok feleğe gardaş ağlarım
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
Yaşı otuz beşti gençliği yarı
Yavrular çırpınır ediyor zarı
Örtmeyin üstünü göreyim bari
Yetişemedim off gardaş ağlarım.
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
CEVDET’im yiğide yakışmaz ölüm
Sararıp da soldu bümbülük gülüm
Yapılır mı başka sevene zulüm
Deli gibi gezer gardaş ağlarım.
Ağlarım ağlarım kara bağlarım
CEVDET ERGÜN
Derleyen: İsmail Aydoğmuş
Derlemecinin Notu: Olay sonrası gerek maden işletmesi, gerekse akrabaları, sevenleri Hikmet Ergün’ün kaybının yerini doldurmak için çaba sarf ederler. Aile açılan mahkemeyi kazanır, Hikmet Ergün’ün büyük oğlu madende işe alınır. Yine de hiç bir şey onun yerini dolduramaz. Geri getirmez. Saygıyla anıyoruz.
Kaynak Kişi: CEVDET ERGÜN, Halk ozanı PERVASIZ
Cevdet Ergün 1952 de Divriği İmamoğlu Mahallesinde doğdu. Babası Eğin’li oğulları denilen sülaleden Ahmet Ergün, annesi Zöhre hanımdı. Cevdet beş kardeşin 2. Olarak dünyaya geldi. Ağabeyi Muzaffer’i bir hastalık sonucu 20 yaşında 1967de kaybetti. 6 yaşındaki Sezai isimli kardeşi de zatürreden hayatını kaybetti. Hikmet isimli kardeşi ise Divriği Demir Çelik Madenleri’nde çalışırken genç yaşta trafik kazasında vefat etti. Bu arada kendisi kaza necisinde ayağından sakatlandı. Çok sayıda acıyla küçük yaşlarda karşılaştı. İlkokulu Cumhuriyet Okulu’nda okudu. Nuri Demirağ Orta Okulu’na devam etti. Bu arada ortaokuldan sonra kasabanın berberlerinden Fehmi Yazıcı’nın yanında berber olarak yetişti. Divriği Yukarı Çarşı’da ve İstanbul’un Beyoğlu semtinde kuaförlük yaptı. Bu meslekten emekli oldu.
Şiire küçük yaşlarda merak salan Cevdet Ergün sazı da kendi çabalarıyla öğrenip çalmaya başladı. Yaşadığı acılardan dolayı uzun süre bu yönünü gizli tuttu.
2008 yılında İstanbul da Divriği Hüseyin Gazi Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneği kurucu başkanları içerisinde yer aldı. Halen derneğin başkanıdır.
Şiirleri, lirik aşk, gurbette özlem, sılaya hasret, memleket sevdası, sosyal konular üzerinedir.. Mahlas olarak “Cevdet” Cevdetim, Kul Cevdet gibi tapşırmalar kullanmıştır. Yöneticiliğini yaptığı Düşler Dünyası Kültür Sanat Topluluğu’nda sunuculuğu sırasında Ozan İradi İsmail Aydoğmuş’tan “Pervasız” mahlasın aldı.
Şiirlerinden biri Mustafa Tarakçı’nın yayınladığı “Divriği Internet Gazetesi’nde ödüle layık görüldü.
Çoğunluğu bestelenmiş olan şiirleri çeşitli antoloji ve dergilerde yayınlanmaktadır.
Şiirlerinin bir kısmı; İsmail Aydoğmuş’un çıkardığı Şairlerin Ozanların Düşler Dünyası kitabında, Aşık Sinemi’nin çıkardığı 2020 Halk Şiiri Antolojisinde, Adil Ali Atalay’ın Korona Covit 19 Şiirleri Kitabı’nda bulunmaktadır. Bir çok eseri müzik olarak okunan, bir çok TV programına konuk olan Cevdet Ergün MESAM üyesidir.
Derleyen: İsmail Aydoğmuş